Suriyeli sığınmacılar meselesi ufak bir olay olduğu anda ısıtılıp ısıtılıp gündem konusu yapılıyor.
Bu dediğim bir olsa, zil takıp oynayacaklar, bayram edecekler.
Hollanda’daki, Fransa’daki, İsveç’teki ırkçılara, pervasızlığın dibine vuran faşistlere benziyorlar.
Evet tamı tamına onlara benziyorlar.
Sanki yüzbinlerce insanı katleden bir tiranın yanından yöresinden kaçıp gelen insanlara alicenaplık gösterip sahip çıkmış olmak, ayıplanması gereken bir hareket imiş gibi bir hava yaydılar memlekete.
Mesele ekonomi meselesi ise, ben iddia ediyorum;
Suriyeli sığınmacılar, yük olmaktan daha çok yük alıyorlar.
Büyük bölümü emek yoğun işlerde çalışıp üretime katkıda bulunuyorlar.
Bir kısmı ticaret yapıyor.
Benim bazı tanıdıklarım var, milyonlarca liralık ihracat yapıp, Türkiye’nin ekonomisine katkıda bulunuyorlar.
Ankara’da Siteler esnafına sorsanız, onlar gittiği takdirde kepenk indirmek zorunda kalacaklarını söyleyeceklerdir.
Bunları geçelim, şu meşhur sorulardan bazıları üzerinde duralım.
“Suriye’de savaş bitti, bu gelenler artık ülkelerine dönsünler” diyenlere şöyle bir örnek vermek isterim:
İdlib’in kuzeyinde, Türkiye sınırının güneyinde 1,5 milyon Suriyelinin büyük bölümü bu kışı da bez çadırların içinde, çamur çaylak içinde geçirmek zorunda kaldılar.
Bunlar bizim topraklarımızda olan insanlar değil.
Suriye topraklarındalar, ama evlerine dönmüyorlar, dönemiyorlar.
Niye dönemiyorlar?
Madem savaş bitti, Suriye güvenli hale geldi.
Bu insanlar ne diye, bez çadırlarda bin bir zorluğa dayanmak zorunda kalıyorlar?
Gitsinler ya, savaşın bittiği yerlere!
Gidemiyorlar ama.
Niçin gidemiyorlar?
Birinci sebep can korkusu nedeniyle gidemiyorlar.
Giderlerse başlarına çok kötü şeyler gelecek diye korktukları için gidemiyorlar.
Zaten başlarına çok kötü şeyler geldiği için kaçıp geldiler oralara.
Tekrar edeyim:
Ülkemizdeki Suriyeliler bir tek Türkiye’nin askeri operasyon yaparak kurtardığı bölgelere dönüş yapıyorlar.
Geri dönüş şartları bir tek o bölgelerde oluştuğu için bu böyle.
Ki, 490 bin Suriyelinin bu bölgelere dönmüş olması, şartların oluşması halinde güvenli ve gönüllü bir şekilde başka yerlere de dönüşlerin mümkün olabileceğini gösteriyor.
Bir şey daha:
Esed yanlıları, savaş korkusundan değil aç kalma korkusundan geliyorlar.
Çünkü rejimin kontrolü altında olan yerlerde gerçek anlamda bir açlık sorunu peydah olmuş durumda ve o bölgedeki insanlar, can güvenliğinden emin oldukları halde evlerini terk edip göç etmek zorunda kalıyorlar.
Geçen ay, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, iyiliksever insanların kulaklarında çınlamaya devam eden bir açıklaması olmuştu.
Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde “Uluslararası İyilik Ödülleri” programında şöyle demişti:
“Ana muhalefetin başındaki ve yanındakiler ‘Biz seçimi kazandığımızda mültecileri ülkelerine göndereceğiz’ diyorlar. Biz göndermeyeceğiz. Biz ev sahipliğine devam edeceğiz.”
Erdoğan’ın hafta içi yaptığı açıklamaları, kendisinin bu yaklaşımından vazgeçtiği şeklinde yorumlayanlar oldu.
“Kuzey Suriye’deki briket evlerin bitmesiyle birlikte oraya dönüşü sağlayacağız ve kendileri de oraya gönüllü olarak dönecektir.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.