Erdoğan’dan ekonomi ve 2022 mesajları

04:0019/01/2022, Çarşamba
G: 19/01/2022, Çarşamba
Mehmet Acet

Arnavutluk’a 1998 yılı içerisinde genç bir muhabir olarak kısa aralıklarla iki defa haber/dosya çalışması için gitmiştim.Bir gidişimizde dağların arasından geçip Kosova sınırına ulaşmış, sınırı geçmiş, savaşın devam ettiği bir ortamda Sırp tanklarının bombaladığı kasabalardan, şehirlerden kaçıp gelen insanların yorgun, sefil hallerini görüntülemiştik.İkincisinde de aynı yıl yine olağan dışı bir ortamı; Arnavutluk’un kendi içindeki karışıklıkları, isyan ve iç savaş görüntülerini izlemek üzere Tiran’a

Arnavutluk’a 1998 yılı içerisinde genç bir muhabir olarak kısa aralıklarla iki defa haber/dosya çalışması için gitmiştim.

Bir gidişimizde dağların arasından geçip Kosova sınırına ulaşmış, sınırı geçmiş, savaşın devam ettiği bir ortamda Sırp tanklarının bombaladığı kasabalardan, şehirlerden kaçıp gelen insanların yorgun, sefil hallerini görüntülemiştik.

İkincisinde de aynı yıl yine olağan dışı bir ortamı; Arnavutluk’un kendi içindeki karışıklıkları, isyan ve iç savaş görüntülerini izlemek üzere Tiran’a seyahat etmiştim.

O günlerde isyan hareketinin lideri Sali Berişa ile yaptığım röportajla, söylemesi ayıp, dönemin büyük büyük savaş muhabiri abilerimizi atlatıp kendilerini biraz da kıskandırmıştık.

Arnavutluk, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra uzun yıllar dünyaya kapalı bir rejimle yönetilen, Enver Hoca isimli, ismi ile müsemma olmayan, komünist ve zorba bir diktatörün baskısı altında yaşadı.

24 yıl önce gittiğimde, ülkenin her tarafında ve toprak üstünde olmak üzere bunker adı verilen, betondan yapılmış küçük sığınaklar dikkatimi çekmişti.

Avrupa’nın en militan komünist ülkesi olduğu yıllarda, soğuk savaşın en trajikomik hikâyelerinden birini resmediyordu bu sığınaklar.

Enver Hoca, ülkenin dört bir köşesine bu sığınaklardan 750 bin tane yaptırmış, halkı sanal korkularla baskılarken, ülkenin kaynaklarını da böyle saçma sapan işlerle tüketmişti.

Sonuç?

Böylesi paranoyaların halkı sefalete sürükleme dışında, başka bir sonucu olabilir mi?

Arnavutluk’a tekrar tekrar gitmek istememe rağmen, bu fırsatı elde etmek için yaklaşık bir çeyrek asır beklememiz lazımmış.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın günü birlik gezisini izlemek üzere Tiran’a ulaştığımızda, benim bıraktığım döneme göre elbette çok daha iyi seviyede olan bir ülke karşımızda bulduk.

Ama yine de fakir insanları, ihtiyaçları çok olan bir ülke Arnavutluk.

EDİ RAMA’NIN İLGİSİ

2,01’lik boyuyla dünyanın görev başındaki en uzun boylu lideri olan Arnavutluk Başbakanı Edi Rama, Tiran’a ayak bastığı andan itibaren Erdoğan’a çok yakın alâka gösterdi.

Erdoğan’ın bizimle yapacağı sohbet, gezinin son bölümünde Tiran’dan hareketin hemen öncesine ayarlanmıştı.

Havaalanında küçük bir odada yapacağımız mülakat için Erdoğan yanımıza geldiğinde Edi Rama, başka bir köşede işimizin bitmesini bekledi.

45 dakikalık sohbetimizde Erdoğan önemli mesajlar verdi, dikkat çekici açıklamalar yaptı.

Biz Arnavutluk’a gitmeden önce Karadeniz’de keşfedilen doğalgazı Türkiye’ye getirecek boru hatlarına ait ilk ‘boruların’ Filyos Limanı’na ulaştığı haberi gelmişti.

KARADENİZ’DEN YENİ KEŞİFLER İÇİN UMUTLU BEKLEYİŞ

Erdoğan’a o süreç nasıl ilerliyor diye sordum.

Şu detayları verdi:

“Boru hattı yapımında kullanılacak borular gelmeye başladı. Boruların tamamının yaklaşık 10 ayrı seferde limana gelmesi planlanıyor. Her bir boru yaklaşık 12 metre uzunluğunda. Boru hattını deniz tabanına yerleştirme işlemi yaklaşık 5 ay sürecek. 2022 yılı içerisinde tüm kuyularda üretim öncesi tamamlama operasyonları yapılacak. İnşallah 2023’e biz bu işi yetiştireceğiz.”

Araya girip, “Yeni bir müjde gelir mi” diye sordum.

Umutlu konuştu, doğalgaz keşfinin ne anlama geldiğini ekonomik değeriyle ilişkilendirerek, “Bekliyoruz. İnşallah. Bütün hayalimiz, Bakanlığın yaptığı çalışmalar, arkadaşların verdikleri bilgiler, özellikle sismik araştırma gemilerimizin bize verdiği raporlar, hep bu istikamette. Zaten bu işi şöyle başarıyla neticelendirdiğimiz zaman, ekonomik performans nedir ne değildir diye soranlara inşallah biz oradan gereken cevabı verme imkânını yakalamış olacağız” dedi.

“ENFLASYON, KUR, FAİZ: KADEMELİ
BİR ŞEKİLDE İNECEK”

Erdoğan’ın açıklamalarında ekonomiye dair verdiği mesajlar ayrıca dikkat çekiciydi.

Enflasyon, faiz, kurlara dair umutlu konuştu.

“Yavaş yavaş, kademeli bir şekilde, aceleci olmadan kur da düşecek, faiz de aynı şekilde düşecek ve 2022 bizim en parlak yılımız olacak inşallah. 2023’e de zaten böyle gireceğiz. Bu enflasyonun da düşüşünü getirir, enflasyon düşecek.”

Bu sözlerin bir başka çağrışımı daha var.

2022’ye dönük plan ve beklentilerini bu şekilde ifade etmesi, Erdoğan’ın zihninde bir erken seçim düşüncesinin olmadığına delâlet ediyor.

Bu sözleri, seçimlerin vaktinde yapılacağına dair bir işaret olarak yorumlamak mümkün.

#Arnavutluk
#Edi Rama
#Enver Hoca