Ramazan Bayramı’nı, Ramazan Bayramı’na ayarlı bir sığınmacı provokasyonuyla geçirdik.
Aktörleri, yayılım biçimi ve elbette zamanlaması itibarıyla sığınmacılara dönük bu nefret kampanyasının spontane şekilde gelişmediği, dış istihbarat birimleri tarafından köpürtüldüğü yönünde işin uzmanı olan çevrelerden görüşler de karşımıza çıktı bu arada.
Özellikle son dönemde dış politikada, kritik konularda kritik kararlar alan iktidarı sıkıştırmak için zayıf karnını kollayan doğudan batıdan bir takım ülkeler, aktörler yok mu?
Var elbette.
Bu son provokasyon karşısında hükümetin şeffaf ve etkili bir iletişim yöntemi izlediğini gördük.
Bu sayede, gerçek tablo ve gerçek verilerle, üretilmiş tezviratlar arasındaki fark da net bir şekilde ortaya çıkmış oldu.
Örneğin;
-Suriyelilere sınavsız üniversite hakkının verilmediği gibi teyitli bilgiler ilgili, yetkili isimler tarafından kamuoyu ile paylaşıldı.
Sığınmacılara dönük nefret kampanyasını yayarak kitleleri kışkırtmaya çalışan çevreler, bir gözleriyle de iktidarın nasıl bir refleksle buna cevap vereceğini kontrol ettiler.
İktidarın sığınmacılara sahip çıkma anlamında tereddüt göstermesi halinde, meselenin üstüne üstüne daha fazla gitmeye meyyal bir halleri vardı.
Böyle bir tuzağı ancak, sığınmacılara kararlı bir şekilde sahip çıkılacağı ve nefret iklimine teslim olunmayacağını gösteren bir tutum bozabilirdi.
O kararlılık iyi iletişimle birleşince, atmosfer kışkırtmayı yapanların aleyhine döndü.
Son iki gün içerisinde önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, devamında da MHP lideri Bahçeli’nin sığınmacı provokasyonuna karşı aldığı net tutum bu bakıdan çok değerliydi.
Erdoğan MÜSİAD toplantısında, sığınmacılarla ilgili insani ve vicdani duruşun zirvelerini temsil eden sözler sarf etti.
O sözlerden şöyle bir alıntı yapalım:
Dünkü konuşmasında MHP lideri Bahçeli’nin verdiği mesajlar da önemliydi.
Yatıştırıcı ve kışkırtmalara karşı uyarıcı bir dille konuştu Bahçeli, şunları söyledi:
Türkiye’den Suriye’ye geri dönüş şartları bir tek Türkiye’nin Suriye topraklarında güvenli hale getirdiği topraklar için mümkün hale gelebilmiş durumda.
Eğer gerçekten geri dönebilecek cesaretleri olsa, önce İdlib’in Türkiye sınırına yakın yerlerinde karda kışta, çamurda çaylakta bez çadırlarda kalan yüzbinlerce Suriyeli evlerine dönerlerdi.
Onlar dönemiyorlarsa, demek ki, Esed rejiminin kontrolü altındaki yerlere geri dönüş için şartlar oluşmamış demektir.
Ayrıca, Şam bölgesinin Suriye’nin en güvenli yeri olduğunu düşünenlere o bölgeden can korkusuyla değil de açlık nedeniyle, ciddi anlamda göçler olduğunu hatırlatmak isterim.
Yani Esed’in yanında yöresinde onun himayesinde olanlar bile açlık nedeniyle yaşadıkları toprakları terk edip göç ederken, onun yanından can korkusuyla kaçıp gelenleri geri göndermek ancak sığınmacılara dönük nefret kampanyasını körükleyenlerin vicdanına sığabilir.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.