Geride bıraktığımız hafta, ekonomiyle ilgili önemli bir takım verilerin açıklandığı bir hafta oldu.
2021 yılı toplamında yüzde 11’in üzerine çıkan büyüme performansıyla dünyada en hızlı büyüyen ülkeler arasında yer aldık.
2022 yılının ilk çeyrek rakamları, geçen yıl yakalanan ivmenin devam edip etmediğini göstermesi bakımından önem taşıyordu.
İlk çeyrekte yakalanan yüzde 7,3’lük büyüme oranı ile dünyada 6’ıncı, Avrupa’da 3’üncü olduk.
Bir başka sevindirici husus, büyüme kompozisyonunun da gayet sağlıklı olması.
7,3’lük büyümenin yüzde 47’si dış talep yani, ihracat üzerinden geldi.
Hafta içi açıklanan rakamlara göre, Mayıs ayında yüzde 15,22’lik artışla (19 milyar dolar) tüm zamanların en iyi aylık performansı sergilendi.
Ve dün, bardağın boş tarafında olup da, ekonominin negatif yönünü temsil eden enflasyon rakamları açıklandı.
Buna göre aylık bazda yüzde 2,98, yıllık olarak yüzde 73,50’ye yükselmiş olan bir enflasyonla karşı karşıyayız.
Şimdi de bu verilerin, su işleri iyi bilen bir isim tarafından yorumlanmasına sıra geldi.
Kendisi aynı zamanda ekonomiye dair bu türden verileri, objektif, soğukkanlı ve gerçekçi bir şekilde konuşabileceğiniz bir isim.
Cevdet Yılmaz’la yaptığım telefon görüşmesinde kendisine önce büyüme rakamlarını sordum.
Bu enflasyon ortamında büyüme öyle gelmiş, böyle gelmiş ne fark eder diye düşünenler için, önemli bir bilgiyi paylaşalım.
Bu ne demek?
Cevdet Yılmaz’ın izahatıyla şu demek:
-Peki, bu rakamlar halkımız için ne anlama geliyor?
Büyüme rakamının iyi gelmesi, bütçede gelirlerin artmış olması anlamına geliyor.
Bu da sabit ve dar gelirlilerin enflasyona karşı kollanması anlamında önem taşıyor.
Malum, Temmuz ayında emekli ve çalışanların gelirlerini artırmaya dönük olarak bir takım çalışmalar yürütülüyor.
Cevdet Yılmaz’a, ekonomideki büyümenin sabit ve dar gelirlilerin enflasyona ezdirilmemesi yönünde katkısı ne olur diye sordum, şöyle bir cevap aldım:
Cevdet bey, ekonomide en yakıcı sorunumuz olan enflasyonla ilgili olaraksa ihtiyatlı bir dil kullanıyor.
Yılsonu için şu anki şartlarda ilerlenmesi halinde yüzde 55-60 bandında bir enflasyonla karşı karşıya olabileceğimiz yönünde bir tahminde bulunuyor.
Örneğin inşallah olmaz ama kurda yeni bir atak karşımıza çıkarsa, bunun enflasyonu artırıcı yönde bir etki üretmesi kaçınılmaz.
Yılmaz’ın işaret ettiği gibi döviz kurlarında yüzde 10 oranında bir artış, enflasyonda üç, dört puanlık artışa sebebiyet veriyor.
Yılmaz, yükselen enerji maliyetleri ve cari açığın finansmanı meselesinde ise, kötümser bir yerde durmuyor.
Türkiye’nin gerek kamu borcu, gerek toplam dış borcunun abartılacak düzeyde olmadığını, borçlanma maliyetleri biraz artsa da, bunun sürdürülemez noktada olduğu anlamına gelmediğini söylüyor.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.