Ekonominin durumu ve gidişatına dair sağlıklı bir fikir edinmek isteyenlere Hazine ve Maliye Bakanı Lütfi Elvan’ın önceki akşam Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen organizasyonda yaptığı konuşmayı açıp izlemelerini, yahut konuşma metnini bulup okumalarını tavsiye ederim.
(Bu arada muhalif basında Lütfi Elvan’ın istifa ettiği yönündeki iddiaların haber değil de temenni cümlelerinden oluştuğu dün İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un net yalanlamasıyla kesinleşmiş oldu.)
Malum, ekonomide birbirine nazire yaparcasına yukarı doğru ilerleyen bir takım rakamlar var.
Bir tarafta özellikle dar/sabit gelirlilerin hayat şartlarını ciddi anlamda zorlamaya başlayan enflasyon ve hayat pahalılığı;
Diğer tarafta rekorlar kıran ihracat ve dünya genelinde çok az ülkenin ulaşabildiği büyüme rakamları.
Önce bardağın dolu tarafına bakalım.
Bakan Elvan’ın konuşmasından yola çıkarak şu verileri paylaşalım:
Elvan’ın konuşmasında büyüme/cari açık ilişkisi bakımından ilk defa karşımıza çıkan ve içinden geçtiğimiz süreçte olup bitenleri anlamlandırmamıza yardımcı olacak önemli bir bilgi var.
Şöyle ki;
Büyümenin yüksek olduğu dönemlerde cari açığımız yükselirken, düşük olduğu dönemlerde cari açık düşük oluyor, hatta bazen cari fazla veriyoruz.
Bu yıl, bu döngünün ilk defa pozitif yönde kırıldığı, yüksek büyüme ile düşük cari açığı aynı anda yakalayabildiğimiz bir yıl oldu:
Yüzde 9 büyümeye karşılık, (belki daha da yüksek olacak) yüzde 2 cari açık.
Hazine ve Maliye Bakanı, büyüme/cari açık ilişkisine dair bu yeni durumu 4 madde halinde gerekçelendiriyor.
Bakan Elvan aynı konuşmasında, Merkez Bankası’nın faiz düşürme kararlarından sonra akıllara düşen bir takım ‘yeni sorulara’ da cevap veriyor.
-Örneğin Hükümetin, ihracatı desteklemek için yüksek döviz kuru hedeflediğine ilişkin yorumları reddetmesi, bunun doğru bir yorum olmadığını belirtmesi.
Ekonominin performansına bardağın dolu tarafından bakıldığında ikinci bir önemli başlık olarak maliye ve bütçe politikalarında elde edilen başarı öne çıkıyor.
Dünyada bütçe açıklarının çift haneli rakamlara ulaştığı, borçluluk seviyelerinin üç haneli rakamları bulduğu bir ortamda Türkiye, pozitif yönde ayrıştı.
2021 yılı bütçesinde bütçe açığı yüzde 4,3 olarak öngörülürken, bu yılı yüzde 3,5’un altında bir açıkla kapatacağız.
Yani hedeflenenin daha iyisini yakalamışız.
Üstelik, vergi indirimleri ve fiyat ayarlamalarıyla hükümetin 125 liralık kamu gelirinden vazgeçmesine rağmen bu performansın yakalanması gerçekten büyük başarı.
Ayrıca, doğalgaz ve elektrikte verilen destekler bu rakama dahil değilmiş.
Bakan Elvan bu bağlamda dikkat çekici bir rakam veriyor.
Aktaralım:
Kışa girerken, doğalgaz ve elektrik fiyatlarının alıp başını gittiği bir ortamda, hükümetin vatandaş lehine ciddi bir fedakârlık sergilediğini herkesin görmesi lazım.
Şimdi gelelim zurnanın zırt dediği yere!
Yani enflasyon ve hayat pahalılığı meselesine.
Burada da yukarıda kurduğumuz cümleyi tersine çevirerek kullanalım:
Hükümetin, dar/sabit gelirli milyonların enflasyon karşısında yaşadığı zorlukları görüp, doğru politikalarla desteklemesi büyük önem taşıyor. Böyle dönemlerin en büyük risklerinden biri, gelir adaletsizliğinin büyümesi, orta sınıfın zayıflaması, zenginin zenginleşmesi, fakirin fakirleşmesidir.
Fakirleşme duygusunu telafi etmenin yolu ise güçlü desteklerle bu kesimlerin kollanmasıyla mümkün olabilir.
Bu anlamda asgari ücret için yapılacak çalışma ciddi bir sınav olacak.
Hükümetin düşük ücretlileri gözetmesi, özel sektörün de ekonomik canlılığın arttığı bu ortamda, elde ettikleri kazançları çalışanlarıyla hakkaniyete uygun şekilde paylaşması lazım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.