Ankara’nın Afganistan yaklaşımı: Sakin ve rasyonel bir politika ile ilerlemek

04:0018/08/2021, среда
G: 18/08/2021, среда
Mehmet Acet

1999 yılında genç bir savaş muhabiri olarak görev yaptığım Kosova’da, insani trajedilerin türlü türlüsüne çıplak gözle şahitlik etmiştim.Gittiğimiz köylerde, öldürülen insanların cesetlerinin yarım yamalak gömüldüğü toplu mezarlarla karşılaştık.Çok daha kötülerini de gördük.Sırp milisler, Arnavut köylerinde katliam yaparken, sonradan gelecekler görsün diye, insanların hangi yöntemlerle öldürülebileceğine dair ders vermek istemişlerdi sanki!Okuyucular için +18 yaş sınırı koyamayacağım için, burada

1999 yılında genç bir savaş muhabiri olarak görev yaptığım Kosova’da, insani trajedilerin türlü türlüsüne çıplak gözle şahitlik etmiştim.

Gittiğimiz köylerde, öldürülen insanların cesetlerinin yarım yamalak gömüldüğü toplu mezarlarla karşılaştık.

Çok daha kötülerini de gördük.

Sırp milisler, Arnavut köylerinde katliam yaparken, sonradan gelecekler görsün diye, insanların hangi yöntemlerle öldürülebileceğine dair ders vermek istemişlerdi sanki!

Okuyucular için +18 yaş sınırı koyamayacağım için, burada durayım, daha fazla detay vermeyeyim en iyisi.

Miloseviç’in teslim bayrağını çekmesi ve savaşın bitmesinden sonra, Hollandalı ve Macaristan’dan iki gazeteci ile bir sabah erkenden Priştine’ye doğru yola koyulduk.

Kente yaklaştığımızda, kasaları ev eşyalarıyla doldurulmuş onlarca traktörü yolda dizili halde ilerlerken bulduk.

Bu defa kaybeden tarafın ‘
sivilleri
’ göç yolundaydı.

O yaşımda daha neler görecektim acaba?

Kâbil Havaalanı’nda Taliban’ın şehri devralmasından sonra yaşanan o trajik görüntüler, 22 yıl önce Kosova’da gördüklerimi hatırlattı bana.

O yüzden yazdım ama herhangi bir karşılaştırma yapma niyetiyle değil.

Sadece, savaş ve kaos ortamlarının nasıl felaketler ürettiğini düşünmek için bir karşılaştırma yapılabilir belki.

ABD BİLEREK Mİ BÖYLE DAVRANDI?

ABD Başkanı Joe Biden ve Dışişleri Bakanı Antony Blinken’in açıklamalarına bakalım.

İkisi de, Afganistan’dan neden çekildiklerini, ya da çekilmek zorunda kaldıklarını aynı argümanla anlatıyorlar.

Biden:
“ABD askerleri, Afgan askerlerinin savaşmaktan imtina ettiği bir savaşta ne savaşmalı ne de ölmeli. Afganlara gereken her şeyi verdik fakat gelecekleri için savaşma azmini veremeyiz. Geçmişte yaptığımız hataları tekrar etmeyeceğim.”
Blinken:
“20 yıl yatırım yapıp, 300 bin kişilik bir güç olarak kurduğumuz, donattığımız, Hava Kuvvetleri desteği verdiğimiz Afgan ordusu, ülkeyi koruma kabiliyetinin olmadığını gösterdi. Ve bu beklediğimizden çok daha hızlı oldu.”

Bu buz gibi açıklamalar hem itiraf içeriyor, hem de Amerikalıların arkada bıraktıkları utancın gerekçesini.

Bir mantık kurgusu ile bu açıklamalara baktığınızda, ABD makamlarının ülkeden çekiliş nedenlerinin daha iyi anlaşılması için bu olup bitenlere göz yumdukları sonucu çıkmaz mı?

Biden ve Blinken’in şu yukarıdaki cümlelerini Türkçe›ye biraz daha tercüme etseniz,
“Afganlara ‘ne haliniz varsa görün’ dedik”
biçiminde bir çeviri yapabilirsiniz.

Amerika’nın 20 yıllık savaşta, 2 trilyon dolardan fazla para harcadığı tahmin ediliyor.

2 bin 442 askerin öldüğü, 20 bin 666 kişinin yaralandığı bir bilançodan söz ediyoruz.

Sonuç?

Kocaman bir hiç.

Belki de bunun öfkesiyle böyle davranıyorlardır.

İKTİDAR DOĞRU OLANI YAPIYOR. SAKİN VE RASYONEL POLİTİKAYA İHTİYAÇ VAR

Afganistan’ın yeni sahibinin belli olmasından sonra, birçok ülke Kâbil’deki elçiliklerini kapattı.

Aralarında Türkiye’nin de bulunduğu bazı ülkeler ise, temsilciliklerini açık tutmaya devam ediyor.

Dün, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Ürdün’den yaptığı açıklamalar, meselenin Türkiye’yi ilgilendiren kısmına dair bir tür
‘son durum raporu’
gibiydi.

Taliban dahil tüm taraflarla diyaloğu sürdürdüklerini dile getiren Çavuşoğlu, ’Şu anda ülkenin bir sakinleşmesi lazım. Şu ana kadar Taliban’ın verdiği mesajları da olumlu karşıladığımızı söylemek isteriz. Biz Türkiye olarak kardeş Afganistan›ın ekonomik kalkınmasını, istikrarını, barışını ve huzurunu desteklemeye devam edeceğiz’ dedi.

Hatırlayalım, geçen hafta Kanal D - CNN Türk ortak yayınında Cumhurbaşkanı Erdoğan da Taliban yönetimiyle kendisinin de görüşebileceğini açıklamıştı.

Bu sakin ve rasyonel politikanın, hem Afganistan’daki askeri ve sivil Türk varlığının güvenlik ve selameti, hem Afganistan halkının Türkiye’ye dönük teveccühünün koruması, hem de bu ülkeden Türkiye’ye yönelecek düzensiz göçleri önleme anlamında en ideal politika olduğu ortada.

Afganistan özelinde bir başlığımız daha var.

Birkaç aydır ABD ile yürütülen Kâbil Havaalanı’nın güvenliğinin Türkiye tarafından sağlanmasına dair müzakereler.

Son gelişmeler, bu konuyla ilgili planların da suya düşmüş olabileceğine işaret ediyor.

Açıklama yok, ama Reuters’ın geçtiği ismi açıklanmayan Türk yetkililere dayandırılan bir haber var.

Haberde Türk makamlarına atfen iki şey söyleniyor:

-“Havalimanındaki kaos nedeniyle Türk ordusunun Kabil Havalimanı’nın kontrolünü ele alma planları otomatik olarak durduruldu.”
-“Ancak Taliban’ın teknik destek talep etmesi halinde
Türkiye, güvenlik ve teknik destek sunabilir.”
#Ankara
#Afganistan
#Reuters
#Türkiye
#ABD
#Joe Biden
#Antony Blinken