Seyahat etmenin en verimli yanlarından biri sana kendi kendine yeterli olma fırsatı vermesi. Artık her adımda birilerine bağımlıyız çünkü. Kablo bozuldu ustayı çağır. Pantolon paçaları kısalacak terziye ver. Tez yazılacak parayla satın al. Çocuk bakılacak nitelikli bakıcıya ver. Vesaire.
Fakat bu küresel tüketimle doğru orantılı giden bağımlılık sektörleri öylesine tatminsiz ki bizzat arz yaratarak bize talep ettiriyor velev ki konu eğitim veya sağlık olsun. Gittiğiniz doktor misal sizi diğer doktorlara da sağlık taraması ve tedbir adına her yönlendirdiğinde prim alabiliyor hiç çekinmeden.
İşte böyle bir kibar sömürü döneminde tek başınıza seyyah olabiliyorsanız hayatın görünmez dehlizlerine dalacak bir özgürlüğünüz var demektir. Tek kişilik valiz. Bütün dünyanız!
***
Evet seyahat etmek manevi yolculuğunuzun bir merhalesi olmaya başladıkça eşyaya doğaya tanımadığınız kişilere, kimsenin görmediği şekilde bakabilir veya olmadık bağlantıları kendi maharetinizle kimseye bağımlı kalmadan kurabilirsiniz. Arz ve talep ihtiyacınızı kendiniz yönetebilirsiniz.
Bir keresinde baharın ilk günlerinde Batı Şeria’dan altı bin yıllık Eriha şehrine gidiyorduk. Boz tepeler, susuz vadiler, taş, sarp kayalar geçtik, derken palmiyelerin gölgesinde serinlerken mevsimin en taze meyvelerini bulunca susuzluğumuzu gidermek acılı çileli toprakta bir kıymet bilmeye, bir ibadete dönüşmüştü.
Taşın, ağacın şükrünü eda etmenin çile ile, sabır ve gayret ile ilişkisini kurmak uçsuz bucaksız yollarda daha kolay oluyor. Bir kere de Güneydoğu’da sınır köylerinden birinde boz tepelerin ıssızlığında rüzgâra yoldaşlık ederken gidip de dönmemenin, kimsesizliğin, yetimliğin sırrına daldıkça sapsarı doğanın ortasında masmavi bir testinin susuz yolcuları beklediği su kuyusunu görünce evet hararetin giderilmesinin somuttan soyuta binbir yöntemi olduğunu fark etmiştim.
***
Herhangi bir paket turla değil, münferit olarak seyahat ediyorsanız, vaktin size nasıl emanet verildiğini algılamanız da kolaylaşıyor. Uçakla hedef noktasına varıp hızla çift yönlü yollarda tatmin arıyorsanız içinizde açılmayan kapılar pencereler kalakalıyor. Halbuki usul usul bir beldeden diğerine hareket halindeyken hiçbir şeyin sabit olmadığını, O’nun her an bir şanda olduğunu, sizden tecelli eden değişim ve dönüşümün kesintisizliğini fark ediveriyorsunuz.
Amasya’da kalacak bir yer bulup zar zor kendimizi odaya attığımız bir günü hatırlarım. İki aydır yoldaydık. Odalar, pansiyonlar, yollar, iklim ve bitki örtüsü, sular, kıyafetler, ifadeler durmadan değişiyordu.
Değişimin içinden geçerken, soluk soluğa, bizzat biziz bu değişimin merkezi diyesiyken kaldığımız mekânın bahçesinde bir kır düğününe rastgeldik. Öylesine yorgunduk, insandan insana gezdiğimiz bir uzun yolculukta kendi içimizden derin sular çekiyor, kaynağa yaklaşıyorduk.
Gelinle damat birbirine evet derken, muhabbetle bakarken ve az ilerde nikâh masasında tebrikleri kabul ederken, bizler kendi içimizdeki gerçeğin nefsinden ruhuna bir buluşma gerçekleştiriyorduk. Tevafuk olmuştu sanki! İçimizin yansıması dışımızdaki olaylarda zuhur etmişti!
Dakikalar uzadı, uzadı. Baktık bakıştık. Bulduk buluştuk. Kendimize doğru, birbirimize doğru. Gelin ile damat misali hemhal olduk her şeyle. Düğünde kızlar oğlanlar Anadolu’nun her yöresinden ezgilerle oynarken, biz yönsüzlüğü tavaf etmiştik kendi bestelerimizde.
***
Seyyahlığın vakit ile olan muhayyer ilişkisi aslında celalli cemalli bir ilişki. Çerçevesi çizilmemiş bir özgürlüğün değerini nasıl bilemezsek, içimizdeki sırrı da seyahat ettiğimiz yollarda, gönülden gönüle gezindiğimiz yüzlerde, işittiğimiz dillerde tabir ettikçe ancak gerçeğimize yaklaşıyoruz.
Yol boyunca otoban kenarlarında ot satan oğlanların, karpuz kavun satan, yöresel ürünlerini pazarlayan köylülerin hayal dünyasında gezinirken, kendimizi bir enginar tarlasında bulmuştuk. Gel abla kendin seç demişti, tarladan tabağa! Yıllar önceydi. Bir anda hayatını anlatmış, kızını oğlunu evlendirmiş, torununu doğurmuştu!
Yolculukta olmak size merkez ile çevre arasındaki kopukluğun bir yanılgı olduğunu capcanlı olarak gösteriyor. Çünkü ulaştığınız her yer merkez oluyor. Hatta daha da net söyleyelim. Yolun kendisi oluyor merkez. Şeyler arasındaki mesafe bir açılıyor bir kapanıyor ve derken her şey ile her şey arasındaki kopmaz bağı görmeye başlıyorsunuz.
Gözünüz kulağınız elleriniz başkalarının önyargı peşin hüküm veya algı operasyonlarının güdümünde olmadan ve hiçbir uzvunuzu rehin bırakmadan dünyanın görünmez bağlantılarını kuruyorsunuz. Hatta olduğu gibi bakabiliyorsunuz olup bitene.
***
Yollarda bir de dinlenme istasyonları vardır. Mola yerleri. Hayatın bütün akışıyla devam ettiğini belki de en çok bu mola verdiğiniz mekânlarda fark edersiniz. Mesela bir ayakkabı boyacısı vardır, her seferinde onu görür, uzaktan selamlaşır ve belli belirsiz konuşur gibi oluruz. Emniyet duygumu arttırır, farklı zamanlarda hep aynı yerde duraklamak, bir tür devam ediştir. Çift yönlü gidiş geliş yollarda artık insanlar aşinadır, dönüşüme birlikte şahit olursunuz.
Evet, yeryüzünde seyahat ederken muhteşem bir seyirci olursunuz aynı zamanda. Pasif değil son derece aktif bir izleyicisinizdir. Bir tür canlı belge gibi tanıklık edersiniz insanların ve eşyanın iç yüzüne.
Seyahat hali odur ki şahit olduklarınızın derin anlamları açılır kalbinizde. Bir keresinde iç savaştan mustarip Mogadişu’da açılışı yapılacak sahra hastanesinin önünde su dökmesi için bir kadına testi verilmişti. Hemen karşısındaydım. Kadın hırsla suyu kumlara döküyordu. Maksat kumların havaya kalkmamasıydı, yani canlı yayın çekimi esnasında ekranda dumanlı bir görüntü olmamasıydı.
Birden kadının hırsının içine girdim. Ve fark ettim ki, çocuğuna verecek su bulamayan, hastalıktan sefaletten evlatlarını yaşadığı kamptaki toprağa gömmek zorunda kalan bu kadıncağıza dünyanın en ağır yükü verilmişti. Kaynağı heba ediyordu. Suyu, nimeti, hayatı, yok pahasına döküyordu.
Kıdemli bir seyyah oldukça zuhurata tabi olmanın inceliklerine vakıf olursunuz. Olaylar ve kişiler sizi yönettiğini sanırlar fakat asıl olarak sizin bakışınızda şekillenmektedir âlem. Neye itaat ettiğinizi rotanız belirledikçe, gereksiz bütün bağımlılıklardan azade tutar yolculuk sizi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.