Klasik konferans modellerinin devrini tamamladığını düşünenleriniz var mı?
Ben şahsen artık klasik konferans şeklinin artık ömrünü tamamladığını ve bu konuda değişikliğe gidilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Özellikle belediyeler, vakıflar, dernekler, üniversiteler, kültür kurumları bu konuda ne düşünüyor acaba?
Sanırım benim gibi düşünmüyorlar ki, yoğun olarak klasik konferanslar düzenlemeye devam ediyorlar.
Kasım ve Aralık ayında yoğun olarak katıldığım tüm konferanslarda, bu fikrimi etkinliği düzenleyenlere ısrarla söylüyorum.
İnsanlar eskiden olduğu gibi artık konferanslara ilgi göstermiyor. Bu yüzden bir değişikliğe gitmek gerek.
Bunun birkaç istisnası var tabi. Çok popüler olmuş kişiler, yurt dışından gelen çok önemli isimler ve çok değerli bilim adamlarına olan ilgi kısmen de olsa devam ediyor.
Onun haricinde gazeteci, yazar, akademisyen, aydın, şair gibi kişilerin katıldığı konferanslar, eskisi gibi insanların ilgisini çekmiyor.
Bunun en önemli sebebi dijital devrimle birlikte değişen iletişim biçimidir.
İnsanlar zaten sosyal medya aracılığı ile konferans veren isimleri takip ediyor, yazılarını okuyor, düşüncelerini öğreniyor, ekranlardan izliyor. Konferansa gelerek bundan farklı nasıl bir fayda elde edebilir? Belki kişisel olarak tanışmak ya da yakından görmek istemiş olabilir ki, bunun da çok azınlık olduğu aşikâr.
Özellikle belediyeler için söylüyorum, kültür etkinliği adıyla düzenledikleri konferansların bir ekonomik rant kapısı olmaya başlaması da ayrı bir tartışma konusu.
Ne yazık ki, belediyeler bu tür etkinliklerini ihaleyle birilerine veriyor ve bu nedenle artık “kültür müteahhitleri” oluştu.
Devlet kurumlarının ya da belediyelerin kültür ihalelerini almak için, tıpkı inşaat işlerinde olduğu gibi, piyasayı takip eden insanlar var. Bunlar alt yapı ya da bina yapımı gibi, bu kültür etkinliklerini ‘ucuza kapatmak’, sonra da kar etmek için de ‘ucuza mal etmek’ için uğraşıyor. Bu yüzden konferanslar bu alanda en kullanışlı araç olmaya başladı.
Bunu ayrıca tartışmak gerekir.
Daha geniş açıdan bakalım. Konferans düzenleyen herkes için bu modeli tartışmak ve sonra da dönüştürmek gerektiğinden bahsediyorum.
Geniş kitleleri hedef alan, fiziki olarak insanları konferans mekanına davet eden model yerine, yeni bir tarz önerim var.
Sosyal medya ve klasik modelin karışımı “dijital konferans” modeli.
Herkesi konferans salonuna çağırmak, büyük salonlar tutmak, masraf yapmak yerine, davet usulü, konuya ilgi duyan, uzman olan, az sayıda kişi bir mekanda konferansçıyla buluşturulmalı. Bu toplantı artık çok basitleşen teknik cihazlarla (akıllı telefonlar gibi) sosyal medyadan canlı olarak verilmeli. Böylece insanlar sıcak evini bırakıp, trafikle uğraşıp, soğukta konferans salonuna geleceğine, oturduğu yerden, bulunduğu mekandan konferansı izleyebilir.
Konferansçıyla, konuya ilgi duyan izleyiciler arasında daha nitelikli soru cevap-fikir alışverişi gerçekleşeceğinden, konferans daha da zenginleşir. Ayrıca konferansı dijital olarak canlı izleyen herkese, yine aynı uygulama üzerinden soru sorma imkanı da sağlanabiliyor. Bu interaktif iletişim aracılığı ile gelen sorularla konferans istenilen verimliliğe ulaşır.
Bu modeli uygulayan vakıflar var. Örneğin İstanbul’da Mavera Vakfı. Konferans salonuna gelen kişi sayısı yüz kişiyi geçmezken, canlı olarak izleyenlerin sayısı bazen üç bin kişiyi bulabiliyor.
Bu konferansların, birkaç kamera (ya da telefon) ile daha zengin görsellikle dijital ortamda canlı yayınlanması için programlar var. Bu sayede hem izleyiciler, hem konferansçı ekrana yansıtılabiliyor, konuşmaları duyulabiliyor.
Dijital konferanslar aynı zamanda kaydedilip, daha sonra yine internet üzerinden izlenmeye devam edilebiliyor.
Bu modelin dünyadaki en önemli örneği ‘TED Talks’ olarak bilinen modeldir. Son derece yaygın ve etkili olan bu projeyi çok başarılı buluyorum. Sadece Twitter takipçisi bile 11 milyon olan TED, dünyanın en yaygın konferanslar dizisidir.
Önümüzdeki dönem, belediye başkanı olacak adaylarımızın, belediyelerde klasik konferans modelini değiştirerek, artık “dijital konferans” modeline geçmesini öneririm. Bu sayede hem konferansların ranta dönüştüğü, ‘müteahhitlerinin’ türediği eleştirilerinden kurtulur, hem de belediye çalışanları zorla konferansa götürülmemiş olur.
Kültür ve Turizm Bakanlığımız da, turizmin sorunları gibi bu alanla da ilgilense ve öncülük yapsa çok faydalı olur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.