Tarihi yapanlar ve yazanlar… Yeni sistemin yeni ekibi

Meslek hayatımın en önemli belgesellerinden birini yapacaktım. İlk Meclis’in tarihini anlatacaktık. Prof. İsmail Kara belgeselin danışmanıydı. Buluştuk. Kronolojik bir anlatımla kurgu oluşturmaya karar verdik.

İsmail Kara Hoca belgesel bölümlerini sıralarken, bana birkaç tarih saydı. ‘Bu tarihlere göre belgeseli bölümlendirelim’ dedi.

‘Neden bu tarihler?’ diye sordum. ‘Çünkü bunlar Cumhuriyet tarihinin başka yöne aktığı tarihlerdir’ dedi.

İlk belgeselimdi ve tarih konusunda okumalarım perişan düzeydeydi. O dönüm noktası tarihilerin önemini anlamamıştım. Utandım ve üzüldüm.

O gün İsmail Kara’nın bana sıraladığı tarihlerler şöyleydi:

23 Nisan 1920, İlk Meclis’in açılışı.

29 Ekim 1923, Cumhuriyetin ilanı.

1925 Takriri Sükun Kanunu ve tek parti rejiminin başlaması.

1946 Çok partili rejime geçiş.

1950 Milli Şef döneminin sonu ve Demokrat Parti iktidarı.

Bu tarihleri sonradan ezberledim, tüm detaylarını öğrendim. Bunlar Cumhuriyetimizin seyrini, karakterini, şeklini ve milletin kaderini etkileyen tarihlerdi.

Bu tarihlerden sonra, diğer dönüm noktaları da şunlar oldu:

27 Mayıs 1960 ihtilali.

12 Eylül 1980 ihtilali.

1983 Özal iktidarının başlaması.

28 Şubat 1997 post modern darbe.

2 Kasım 2002 AK Parti iktidarı.

15 Temmuz 2016 FETÖ darbesi.

Tüm tarihlerin oluşum şeklini, serüvenini, sonucunu ve etkisini iyi incelemeden Türkiye’yi ve bugünü anlayamayız.

Bugün yaşadığımız her şeyde bu o günlerin etkisi vardır.

Yıllar sonra, benim gibi bir belgeselci, tarihi anlatan bir çalışma yaparsa, tüm bunlara yeni bir tarih ekleyecek:

9 Temmuz 2018, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçiş.

Dün, bu tarihî dönüm noktasına Külliye’de şahitlik ederken, bunları düşündüm.

Yıllar sonra, gelecek kuşaklar, tarihçiler, siyaset bilimciler bu tarihi hep hatırlayacak, yazacak ve atıf yapacaklar.

Tarihin yapıldığı anlar işte böyle anlardır. Ve hepimiz bu tarihi anın şahitleriyiz.

Belki şimdi çok hissetmiyoruz ne kadar önemli bir an olduğunu. Belki, bunun kaderimizi nasıl etkileyeceğini kestiremiyoruz.

Lakin gelecekte, bu tarih sandığımızdan çok daha fazla etkili, tesirli, önemli olacak. Tıpkı 1946 yılında çok partili sisteme geçen ülkede, oy kullananların o an bunun etkisini hissetmemesi gibi.

Bizler şahitleri olarak heyecanlıyız. Bir de bu tarihi yapan ve Cumhuriyet tarihinde devlete hayati bir dönüşüm yaptıran Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı düşünün… Eminim o daha heyecanlıdır.

Tarihi Erdoğan yapıyor, millet yaşıyor, biz de yazıyoruz.

‘Keşke’ dememek için, bu hayati dönüşümü sağlıklı yapmak, çocuklarımıza, torunlarımıza daha güzel bir devlet, daha güzel bir sistem, daha güzel bir ülke bırakmak bizim elimizde şimdi.

Sorumluluğun büyüklüğü beni ürkütüyor aslında. Eminim Cumhurbaşkanı da bu sorumluluğun ağırlığını omuzlarında hissediyordur.

Bugün, Türkiye için yeni bir sayfa açılırken, Erdoğan gibi omuzlarında büyük sorumluluk hissedecek bir liste daha açıklandı. Yeni bakanlar kurulu, kritik kurumların yöneticileri ve idareciler…

Onlar da tarih yapan ekibe dahil oldular. Ve gelecekte, yeni Türkiye, yeni Cumhuriyet sistemi yazılırken, bu isimler de hep anılacak, yazılacak.

Bir şey daha olacak:

Öylesine köklü bir değişim ve dönüşüm ki yaşadığımız, hata yaptıklarında, yanlış yaptıklarında, aynı zamanda bu ekip tarihte eleştirilecek, icraatları sorgulanacaktır.

Lakin temennimiz ve duamız, geçmişte yapılan tarihi hatalardan ders alacak olan bu ekibin yanlış yapmadan, yepyeni güzel bir sistem inşa etmeleridir.

Dua etmeliyiz, zira 80 milyon vatandaşımızın geleceği, bu ekibe emanet ediliyor. Ve tüm İslâm âleminin, bizim ülkemizi örnek aldığını da unutmayalım.

Yeni sistemin yeni ekibine Allah güç, kuvvet versin.

Rabbim bu ülkeye, bu millete ve İslâm âlemine zeval vermesin.