Gelecek yılların, içinde bulunduğumuz coğrafya için daha iyi olacağına dair umutlarımız her geçen gün daha da azalıyor. Savaşların, terörün, sefaletin, cehaletin ve parçalanmanın duracağını, her şeyin düzeleceğini söylemek çok isterdim.
Lakin gelişmeler, yapılanlar, devletlerin tutumları durumun daha iyiye gitmeyeceğini gösteriyor bize. Keşke öyle olmasa diyorum ama sanırım zor bir yıl geçireceğiz.
Beni böyle karamsar gibi gözüken düşüncelere sevk eden son gelişmeleri sizinle paylaşayım.
Kuşkusuz her şeyi daha da kötü hale getirecek olan gelişme, İran’a uygulanan, son yılların en büyük ve en acımasız yaptırımıdır. Bir ülkenin ekonomisini çökertecek, dünya ile ilişkisini kesecek ve ciddi hasarlar verecek boyutta büyük, kapsamlı ve geniş alana yayılmış bir yaptırımdır bu. Zaten kötü durumda olan İran ekonomisinin buna dayanması mümkün değil. İran halkı için zor bir durum.
Yaptırımların geniş bir alanı etkisi altına almasının en önemli nedeni, ABD’nin, İran’la ticaret yapan herkese yaptırım uygulayacağı tehdididir. Yaptırımları açıklayan Pompeo’nun kullandığı cümleler, ses tonu ve tehdit dozu yüksek tutumu, ABD’nin İran’a yaptırım değil de savaş açtığını, onunla ilişkiye geçen ülkeleri de düşman gibi gördüğünü gösteriyor bize.
Bu yaptırımda sadece 8 ülke kapsam dışı bırakıldı. O da 6 aylığına. Bu ülkelere, 6 ay içinde daha önce yaptığı ticaret anlaşmalarını bitirmesi için süre verilmiş oldu. Sonra onlar da bu katı ve acımasız yaptırımlara uymak zorunda kalacak.
Avrupa, Rusya, Çin her ne kadar yaptırımlardan üzüntü duyduklarını söyleseler de, İran’la ticaret yapan şirketlerini tek tek geri çekiyor. Gizli kapaklı ne kadar ticaret yapabilecekler bilemiyorum. İran 6 ay boyunca petrol ve doğal gaz satacak bu 8 ülkeye ama parasını nasıl alacak onu da kestirtmek zor. Merkez bankası dahil 50 banka, 700’den fazla şirketi yasaklandı.
ABD orman kanununu dahi geride bırakan mafya usulüyle, İran’ı ve İran halkını cezalandırmasına, dünyadan ciddi bir itiraz gelmedi. Retorik icabı yapılan açıklamaların bir anlamı yok tabi. Kimse dünyanın en büyük ekonomisi ve ordusunu karşısına almak istemiyor.
İran’ın çekeceği sıkıntı, onun tesirinde kalan ülkeleri de etkileyecek kuşkusuz. İran’ın yayılmacı politikaları sonucunda adeta kaotik bir düzen yaşayan Irak, Suriye, Lübnan ve Yemen, önümüzdeki günlerde daha kötü günler yaşayacak.
Ekonomik olarak İran’dan yardım alamayan bu ülkelerin zaten felç olan ekonomilerinin iflas edeceğini, bununla beraber istikrarsızlık ve kaotik ortamın da zirveye ulaşacağını söylemek yanlış olmaz sanırım.
Böyle bir durumda, ortaya çıkacak kaostan ve boşluktan faydalanmak isteyecek ülkeler, Ortadoğu’da fiziki sınırları ve iktidarları değiştirecek müdahalelerde bulunabilir. İsrail’in Gazze, Ramalah, Suriye’de; Suudi Arabistan’ın Yemen, Suriye, Irak’ta ortaya çıkacak boşluğu doldurmak ya da kaosu fırsata çevirmek için bir atak yapması muhtemel.
Bu ülkelere, ABD’nin sınırsız destek vereceğini söylememe gerek yok sanırım.
Bunlara bir de PKK/YPG’yi eklemek gerek. Her ne kadar ABD bazı PKK liderlerinin başına para ödülü koysa da, bunun göstermelik bir hamle olduğunu herkes biliyor.
Bence daha kötü senaryo var bu hamlenin arkasında.
PKK’yı tasfiye edip, YPG’yi meşrulaştırmak isteyen ABD’nin, uzun vadeli olarak Suriye’de kalacağını ve bir harita değişikliği niyetini koruduğunu görüyoruz burada. Önümüzdeki yıl ortaya çıkacak kaosta YPG’nin de aktive olacağını, ya butik bir devlet ilanı ya da fiili işgal girişimiyle Suriye’yi, belki de Irak’ın kuzeyini parçalama girişiminde bulunacağını düşünüyorum. ABD bunun için yeterli silah, Suud bol miktarda para, İsrail de istihbarat verdi zaten.
Bu durumda en çok sıkışacak ülke Türkiye olacaktır. Her ne kadar acem oyunlarıyla bizi canımızdan bezdirse de İran’ın toplumsal bir kaosa, iç çatışmaya ve büyük bir ekonomik çöküntüye uğramasından yana değiliz. Yaptığı hataları burnundan fitil fitil getirilmesini isteriz ama bunun emperyalist bir ülke eliyle olmasına da razı değiliz tabi.
İran bir girdaba sürüklenirken, beraberinde büyük bir vakum oluşturarak kendisiyle beraber başka ülkeleri de içine çekmesi, Ortadoğu için çok uzun yıllar sürecek ciddi ve bulaşıcı bir istikrarsızlık demektir.
Bölgenin tek ayakta kalan ülkesi olan Türkiye’nin, bu vakumdan ne kadar az zararla çıkacağını tahmin etmek güç. Ancak 2019 yılının bizim için de zor geçeceği kesin.
Krizleri fırsatlara çevirecek manevralar ve stratejiler üretebilirsek, bölge haklarını da koastan kurtaracak bir durum yaratabilir miyiz? Bunu da tartışalım.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.