17 yılda 14 seçim yaşayınca iki şey oluyor: Biri yoruluyoruz. Sahada seçmen ya da partilerde gözüken budur.
İkincisi tecrübe kazanıyoruz. Bende ikisi de oldu sanırım!
Hem seçim yorgunuyum herkes gibi, hem de 14 seçimi yakından izlemiş, içinde yer almış ve sürekli notlar tutmuş biri olarak piştim sanırım. Yaşım ilerledi demek istemiyorum tabi!
Bu nedenle olsa gerek, sahada gördüklerimiz, kampanyaların seyri, adayların tutumları, konuşmaları izlerken olayın nereye doğru seyrettiğini aşağı yukarı kestirebiliyoruz.
Yine de itiraf edeyim, bu seçimdeki kadar öngörülmezlik, kararsızlık ve karmaşa diğer seçimlerde pek görmedim şahsen.
Seçimlerin tamamlanmasına 17 gün kaldı. Kararsız seçmendeki belirsizlik bu aşamadan sonra azalacak ve bir karara dönüşecek. Benim iddiam o ki, sandık başında karar verecek ya da değiştirecek çok seçmen olacak bu sefer.
CHP içinden bir yönetici de çıkıp, son düzlükte böyle riskli işler yapmayın, düzeyinizi koruyun demiyor. Hatta Edremit’teki açık mikrofon krizine sebep olanları önce disipline gönderdik dediler, sonra yanlışlık oldu, disipline başkası gönderildi dendi. Nereden baksanız tutarsızlık.
CHP İstanbul adayı Ekrem İmamoğlu bunu bildiğinden olsa gerek, parti yöneticilerine ‘bu seçimde en önemli mesele hata yapmamaktır’ demişti (dün yayınladığım röportaj).
İstanbul’da her iki adayla da konuşan ve çalışmalarını izleyen biri olarak, burada seçimin sağlıklı, düzeyli ve olması gereken gibi gittiğini düşünüyorum. Her iki aday da İstanbul’a odaklanmış, genel siyaset havasından uzak, yerel politika konuşuyor, başka tartışmalara da girmiyor. Mesela İstiklal Caddesi’ndeki ezanın ıslıklanması iddialarına ikisi de hiç girmedi.
Ancak genel siyasetin ve özellikle Ankara’daki seçim ortamının aynı olduğunu söyleyemem. İstiklal Caddesi’ndeki ezanın ıslıklanma olayını iyice araştırmadan ve doğrusunu öğrenmeden en yüksek perdeden bu olaya tepki göstermek doğru mu? Zira AK Parti’yi savunan gazeteciler, yazarlar ve kanaat önderleri bile bu olayın iddia edildiği gibi ezanı protesto olmadığını ısrarla yazdılar, söylediler. Hal böyleyken, buradan siyaseten bir argüman çıkartıp, bunu da son düzlükte Cumhurbaşkanı’nın kampanyasının bir parçası yapmak doğru olmadı.
Yine Ankara’da Mansur Yavaş ile sahtekarlıktan sabıkalı bir kişi arasındaki karmaşık ve mahkeme süreci devam eden bir tartışmaya AK Parti sözcüsü düzeyinde müdahil olmayı da tartışmalı bir durum olarak görüyorum. Hele hele Mansur Yavaş hakkında apar topar dava açılması, onu mağdur durumuna sokacak bir riski bile barındırıyor. Oradaki tartışma kafaları karıştırır ama Cumhur İttifakı’na yarar mı bilemiyorum.
Tüm bunlardan bağımsız olarak şunu söylemeliyim:
Bu seçimde, ittifaklar meselesi yüzünden neden daha iyi olduğunu değil de, diğerlerinin neden kötü olduğunu anlatmaya odaklanmış gibi bir hava esiyor.
Hatırlayınız, CHP 2002-2009 yılları arasındaki tüm seçimlerinde AK Parti’nin ‘Atatürk, laiklik, rejim düşmanı’ olduğunu iddia ettiği kampanyalar yapmıştı. ‘AK Parti ne kadar kötü’ dediği ve insanları korkuttuğu her seçimi kaybetti CHP. Ve daha önemlisi inandırıcılığını yitirdi.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.