Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Almanya gezisi sırasında, Alman Cumhurbaşkanı şöyle bir açıklama yaptı: “Bu ziyaret normalleşmenin bir ifadesi değil. Bundan çok uzağız. Ama bu ziyaret bir başlangıç olabilir”.
Buna rağmen Türkiye-Almaya ilişkilerinde bayram ilan edenler, sıcak, sımsıcak karşılama diyerek her şeyin normale döndüğünü söyleyenler ve eski günlere kavuştuğumuzu ima edenler çok oldu medyada.
E böyle olunca, kriz yaşadığımız günlerde atılan zehir zemberek manşetlerle, şimdi atılan güllük gülistanlık manşetleri yan yana getirip, çelişkiyi göze sokmaya çalışan çok oldu.
Ziyaret öncesi ve sonrası Alman medyası da ilişkilerimiz sanki krizin zirvesindeymiş gibi, yerden yere vurmaya devam etti bizi. Onlarınki de tam mendeburluk.
Almanya seçimleri esnasında iyice kızgınlaşan Alman medyası ve kamuoyu, hala soğumamış. Sanırım Alman Cumhurbaşkanı Steinmeier, biraz da bu yüzden öyle açıklama yapma ihtiyacı hissetti.
Ben şahsen normal karşıladım. Türkiye-Almanya ilişkilerinin bozulması için büyük bir gayret içinde olan çok ekip var: PKK, FETÖ, DHKP-C, o ülkedeki radikal diasporalar, Amerikancılar, Avrasyacılar vs. daha bir sürü grup sayabiliriz.
Hepsi bu ilişkinin yakınlaşmasından rahatsız. Bunların Alman kamuoyunda yarattığı bir etki vardır. Ancak Alman medyasının bu tutumunun da geçer akçe olmadığı, hatalı tutumdan yakında döneceklerini not edeyim. Devlet politikasına rağmen Alman medyası ve kamuoyu bu dozda bir muhalefet sürdüremez Türkiye’ye karşı. Makinenin soğumasını bekleyeceğiz biraz!
Meselemiz bu değil.
Biraz daha dış politikayı okuma şeklimiz üzerine odaklanalım.
En büyük hata, dış politikayı hamasetle okuma hatasıdır. Duygusal olarak bakılan her dış politika ilişkisi, kesinlikle yanlış yorumlanır. Yanlış yorumlanmış her ilişki de sonunda hayal kırıklığı ve hüsran yaratır ki, bu kalıcı hasar demektir.
Her gülümseyene evlilik teklifi yapılmaz dış politikada!
Ülkelerin birbiriyle derinlikli ilişkileri ve sorunları vardır. Bir de dönemsel sorunlar yaşarlar. Örneğin Almanya ile derinlikli ve kuvvetli ilişkilerimiz vardır. Ancak aynı şekilde derinlikli sorunlarımız da vardır. Almanya, Türk diasporasıyla ilişkilerimizi, bölgede aşırı güçlenmemizi sorun eder, biz de onların PKK konusundaki örtülü desteğini ve AB üyeliğimize karşı çıkmasını. Bu sorunlar uzun süreden beri karşılıklı vardır, lakin ipleri koparmaz.
Almanya ya da Türkiye’de seçimler olduğu zamanlarda dönemsel sorunlar peyda olur. Türkiye’deki insan hakları, tutuklu gazeteciler sorunu ya da Almanya’ya FETÖ’den iltica eden kişiler meselesi gibi.
Bu sorunlar yüksek gerilim yaratmış gibi gözükse de aslında dönemseldir. Nitekim Almanya’daki seçimler bittikten sonra karşılıklı yaylım ateşi sona erdi ve geçtiğimiz günlerde resmi davetli olarak Erdoğan ülkeyi ziyaret etti.
Hiçbir zaman Almanya ile ilişkilerimiz, (kulakları çınlasın Ömer Çelik’in tabiridir) ‘Katolik nikahı’ düzeyine gelmez. Sadece Almanya ile değil, hiçbir ülkeyle, asla boşanmanın söz konusu olmadığı Katolik nikahı olmaz.
Hariciyede ilişkiler, mevsimler gibi değişkendir. Bazen yaz olur güneş açar, bazen kış olur kar yağar. Ama hiçbiri kalıcı ve uzun süreli değildir. Değişken, göreceli ve dönemseldir.
Ben tabii medyada tersi yorumları normal karşılıyorum. Bir gün Trump’ı, başka bir gün Putin’i “reis” ilan edenler, bir gün Merkel’i, başka bir gün May’i “korkunç yenge” ilan edenler olabilir. Onların hamasetine diyeceğim yok. Zira her defasında mahcup olmalarına rağmen aldırış etmezler.
Asıl önemli olan politika yapıcılarımızın ya da politikayı etkileyenlerin bu çelişkiye ve komik duruma düşmemeleri. Allah’tan onlar da bu tür insanları çok dikkate almıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Amerika ve Almanya ziyaretlerini bu açıdan okuyunca, Trump ile Erdoğan’ın BM’de ayaküstü tokalaşmasını, “Buzlar eridi” diye yorumlamazsınız. Almanya ziyaretini de “balayı” diye okumazsınız.
Tıpkı Alman Cumhurbaşkanı gibi bakmalıyız biz de: İlişkilerimiz normalleşmedi ama bir başlangıç oldu. Şimdi her ülke kendi çıkarları açısından ilişkileri yeniden ilerletmeye, tamir etmeye devam edecek.
Diğer türlü yarın Almanya’nın FETÖ’cüleri iade edeceğini, Amerika’nın ekonomik yaptırımlarına son vereceğini zannedersiniz. Öyle olmayacak. Biz de öyle davranmayacağız.
Biz ülkemizin çıkarına bakalım. Hamasetle değil, akılla okuyalım durumu.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.