Bir ülke düşünün, halkların gönlünde yıkılmaz bir taht kursun. Fas’tan Malezya’ya, tüm İslam ülkelerini tek tek gezin. Sokaklarında karşılaştığınız herhangi birine Türkiye’den geldiğinizi söyleyin. Yüzlerde bir tebessüm görür, kalpten bir sıcaklık hissedersiniz. Buna defalarca şahit oldum.
Son şahit olduğum yer, hayatımda gördüğüm zor yerlerden biri, ülkemden çok uzaktaydı. Orayı anlatacağım size.
Ya herkesten önce ya da herkesten sonra haber sahasına gitmeyi tercih ederim genelde. Bana göre iyi bir gazeteci herkesin baktığı yere bakmaz. Başka açılar bulur.
Geçen hafta Afrin operasyonunun yapılacağı sahayı görmek için Kilis’e ve sınır bölgesine gitmiştim. Suriye tarafındaki yoğun güvenlik riski nedeniyle karşıya geçemedim. Ancak şu anda Afrin’de operasyon yapan birliklerimizin kalması için yapılan yeni askeri alanları, yolları ve hazırlıkları görme fırsatım oldu.
Kilis’e, IŞİD’in roket attığı zamanlarda gitmiştim en son. O günden bu yana çok sakin ve canlı buldum şehri. Şimdi yeniden roket stresini yaşamaya başladı.
Sınır bölgesinden döner dönmez, hemen Bangladeş’e, Arakan’lı mültecilerin kaldığı kampa geldim. Bu yazıyı, tüm ruh dünyamı altüst eden mülteci kamplarının olduğu Cox’s-Bazar şehrinden yazıyorum. Herkesin unuttuğu bir zamanda, gözlerin başka tarafa çevrildiği bir zamanda geldim buraya.
Tüm bunlar olurken, İslam dünyasının her yanında gördüğüm Türkiye hayranlığını, 6 bin km uzaklıktaki bu ülkede ve insanlığın en utanç verici kamplarında, o masum ve mazlum insanların yüzünde bir kez daha gördüm.
Bu her ülkeye, her millete nasip olmayacak bir ayrıcalıktır. Bugün operasyon başlattığımız Afrin bölgesinde bile, iddia ediyorum, halkın büyük çoğunluğu Türkiye sevgisiyle doldur.
Ancak gittiğim tüm ülkelerde gördüğüm başka bir gerçek daha vardır. Halkının hayran olduğu çoğu ülkede üç kesim Türkiye’ye karşı bazen mesafelidir, bazen hasımdır, bazen sevmez.
Her ülke yönetimi, hasım gördüğü ülke aleyhine kendi medyasında muhakkak yayın yaptırır, bürokrasi ve diplomasi zorluğu çıkarır.
Bu yüzden Türkiye, halkların gönlündeki sevgisini kaybetmemek için, onlara doğrudan kendisini anlatabileceği iletişim kanallarına, medya araçlarına sahip olmalıdır.
Bangladeş’in fakirliğini biliyordum ama Arakan mültecileri gibi kötü şartlarda yaşayanların bu kadar çok olduğunu bilmiyordum doğrusu. Başkent Dakka’da, minicik çocukların kaldığı bir yetimhaneyi gezerken, buranın teneke evlerden oluşmuş, suyu, yolu, elektriği olmayan devasa bir kamp olduğunu zannettim. Ancak kalanlar Arakanlı değildi, orası da kamp değil, normal mahalle diye biliniyordu.
O teneke evlerde yaşayanlardan daha iyi durumda olanlar 80 dolar asgari ücret alıyorlar Bangladeş’te. İslam dünyası içinde en fakir ve en zor şartlarda olan ülkelerden biri burası. Marmara bölgesi büyüklüğündeki bir ülkede, 180 milyon insan sıkışmış vaziyette yaşamak zorunda. Trafik lambası olmayan bir ulaşım, olmayan altyapı, dağılmış üstyapı, temizlik, eğitim sorunlarını varın siz düşünün.
Bu yüzden Arakanlı mülteciler konusunda bazen çıkarttıkları sorunlara karşı Bangladeş’e daha toleranslı davranmak gerekir. Kendi halkı Arakanlılar kadar aç ve sefilken, nasıl bir milyon insanın yükünü daha çeksinler?
Dakka’dan Cox’s-Bazar şehrine, yani mülteci kamplarının olduğu yere geldiğimizde şaşkınlığım çok arttı.
Yarın bu kampları anlatacağım size.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.