Öylesine zor, öylesine karmaşık ve öylesine duygusal boyutları yüksek bir konu ki, üzerinde konuşmak bile başlı başına sıkıntılı…
Konunun çetrefilli olduğunu tartışma programlarından bile anlayabilirsiniz. Önceki akşam tvnet’te yeni başlayan ‘Karşı Karşıya’ programında, Faruk Aksoy’un konu hakkındaki sorularını cevaplarken, programa katılanların halinden anladım bunu. Hepimiz zorlandık. Ama hepimiz bir şey demek zorunda kaldık. Bir kısmımız istediği halde ‘af çıkmasın’ diyemedi.
Mesele hassas. Zira söz konusu olan hapishanede ömür tüketen “kader mahkumları”. MHP’nin teklifini sunarken kullandığı bu kavram, herkes için duygusal bir yere dokunuyor. Yaklaşık 180 bin mahkumun etkileneceği, ailesini ve akrabalarını da hesaba katarsanız, milyondan fazla kişiyi ilgilendiren bir tartışma bu.
Yerel seçimlere 6 ay kala, hiçbir siyasi partinin af konusuna rahat rahat ‘hayır’ demesini beklemiyorum. Belki HDP devlete karşı işlenen suçlar ve terör kapsam dışında kaldığı için buna hayır diyebilir.
Ancak konu Meclis’e geldikten sonra, milyonlarca insanın gözü meclise çevrildiğinde, hiçbir siyasinin konuya bigane kalamayacağı aşikar.
Öte yandan MHP’nin teklifinin öylece kalmayacağı da kesin. Af kapsamı, gelen toplumsal talepler ve baskılar sonucunda genişleyecektir. Bizim tvnet’teki tartışma programında bile, ‘yeniden yargılanma maddesi eklenmeli’ diyerek, Mehmet Metiner kapsamı bir tık genişletti bile!
‘Rahşan affı’ diye nam salan 2000 yılındaki af konusu da böyle olmuştu. Kapsam o kadar genişledi, teklif öylesine değişti ki, sonunda Rahşan Ecevit, ‘bu benim affım değil’ demek durumunda kaldı.
Şimdi kimilerinin “Çakıcı affı” dediği bu af teklifi de böyle kalmayacak ve değişecektir eminim.
Sanırım ortaya atıldıktan sonra önüne geçilemez etkileri olan konulardan biridir af. Tıpkı erken seçim, bedelli askerlik gibi. Önünde sonunda gerçekleşir.
MHP uzun süreden beri af teklif ediyor, AK Parti ise görmezden geliyordu. ‘Gündemimizde yok’ denmesine rağmen, meclise gelen bu teklife bundan sonra sessiz kalamayacak.
Erdoğan geçtiğimiz gün Amerika’ya giderken af konusunda şu açıklamayı yaptı:
“Af konusu, eğer bir suç devlete karşı işleniyorsa, devletin bunu af yetkisi olabilir. Fakat şahıslara karşı işleniyorsa, bunun af yetkisi devlette değildir. Bunu affedebilecek merci, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir. Biz o yetkiyi devlet olarak kendimize alamayız… Bu teklif gönderildiğinde, arkadaşlar bakarlar, üzerinde çalışırlar. Atılacak adım varsa atılır.”
Erdoğan’ın af konusundaki yaklaşımını hem tutarlı, hem de sağlıklı buluyorum. Devlet kişilere karşı işlenmiş suçları affedemez.
Lakin yine de yüzbinleri, hatta milyondan fazla insanı etkileyen bu konuda AK Parti’nin çok fazla direnç gösterilebileceğini de zannetmiyorum. Bir siyasi partinin, seçim arifesinde af konusuna hayır demesi ne kadar mümkün, göreceğiz.
MHP çözülmesi zor bir düğüm attı.
‘Kader mahkumları’ diye söze başladığınızda sanırım herkes bir insanın hapislerde çürümesine gönlü razı olmaz. Ancak af konusu öyle duygusal yaklaşılacak bir konu değildir.
‘Belki de uyuşturucu satıcıları, hırsızlar, sahtekarlar, adam yaralayanlar, potansiyel katiller, topluma zarar veren insanlar serbest bırakılacak. Yüzbinlerce insan hapisteki mahkumların verdiği zarardan etkilendi, hayatları karardı. Hukuk, bu suçluların toplum içinde bulunmasının tehlikeli ve zararlı olduğunu düşündüğünden onları tecrit etti ve hapse koydu. Şimdi onları neden serbest bırakacağız? Onları serbest bırakan irade neden diğerlerini bırakmıyor?’…
Bakın bu cümleleri kurduğunuzda o duygusal hava değişiyor bir anda. Demek ki farklı bakış açılarına, karşıt görüşlere ve seslere ihtiyaç var.
Öte yandan affın suçu teşvik eden, suçluya cesaret veren ve suç oranını arttıran etkilerini de tartışmak lazım. Birini öldüren için, “bir süre yatar. Zaten on senede bir af çıkıyor onunla kurtulur” diye herkesin bilinç altında yatan bir gerçek vardır. Bu, suçu teşvik eden bir bilinç altıdır.
Bu konuyu sağlam tartışmak lazım. Sosyal etkisini, suç eğilimli insanlardaki psikolojik etkisini, mağdurların üzerinde yaratacağı travmayı, gelecek kuşaklara yansımasını ve adalet kavramında yaratacağı etkileri çok ama çok iyi analiz etmeliyiz.
Duygusal olamayız. Siyasiler belki bu konuda rahat konuşamaz. En azından konunun uzmanları meseleyi cesurca ve adil biçimde tartışmalı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.