İnanmak, hava-su gibi bir ihtiyaç insan için. Bir şeye inanmak, ona sığınmak, onunla huzur bulmak istiyoruz hepimiz. Bu nedenle insan hep bir arayış içindedir. Aradığını bulduğunu düşündüğünde de kendini adamaya hazırdır.
FETÖ, Adnan Oktar, Ahmet Hulusi vb. kült yapıların ilgi görmesinin sebebi, insanın inanma ihtiyacından gelir. Bu kötü niyetli yapılar da, insanların masum inanç arayışını sömürüyor, art niyetleri için kullanıyorlar.
Bu örgütlerin kirli ilişkilerini fark etmiş, oradan kaçmaya çalışan yüzlerce insanın anlattıkları; her şeyin inanç boşluğuna düşmüş, bu dünyada huzur arayan insanların temiz duygularının sömürülmesiyle başladığını gösteriyor.
İnanmak ve huzuru bulmak için çabalayan bu insanların suçu var mı?
YENİ MAĞDURİYETLER DOĞMAMASI İÇİN DİKKAT
Sanırım FETÖ davalarında en çok tartışılan konulardan biri budur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın FETÖ için, ‘üstü ihanet, ortası ticaret, tabanı ibadetle meşgul bir yapı’ dediğini hatırlayalım.
Gerçekten yapının kirli ilişkilerinden bihaber, sadece eğitim ve ibadetle meşgul bir cemaat olduğunu zanneden binlerce insan vardı. Bu amaçla yardım ettiler, o yapıda yer aldılar. Ama sonra, korkunç bir örgüte hizmet ettikleri ortaya çıktı.
Bunu ayırmak, masumlarla suçluları ayırt etmek adaletin görevidir. Ancak örgüt öylesine korkunç, öylesine profesyonel ve öylesine acımasız ki, inancı peşinde huzur arayan insanların masumiyetini bile kendi kötü emelleri için kirletti ve kullandı.
İbadetle meşgul olan bu insanları başından itibaren ayırmayı başarabilseydik, sanırım bu kadar mağduriyet oluşmazdı.
Adnan Oktar, Ahmet Hulusi gibi yapılarda da benzer durum ortaya çıkacaktır. Bu yüzden adaletin ve emniyetin çok dikkatli davranması gerekir. Suçu ve suçluyu iyi tarif edip, hukuki delilleri sağlam, adaletli yargı süreçleri başlatmalıyız. Aksi takdirde mağduriyetler doğmasına neden olabiliriz.
Unutmayalım her mağduriyet, devlete ve ülkeye karşı hasım bireyler oluşmasına neden olur.
Bu kült örgütlerin içinde yer alan insanların hiç mi suçu yok?
Bence var. Kriminal işlere bulaşmış müritleri kastediyorum. Onlar hak ettikleri cezası alsınlar.
Bir de diğerleri var. Bu insanların kriminal bir suçtan öte, akılını, bilgisini, vicdanını kullanmamalarından kaynaklanan bir suçu olabilir.
İnsan, bir eve kamera yerleştirmeye, bir kadını ya da erkeği tuzağa düşürmeye, şantaj yapmaya, casusluk yapmaya ya da benzer bir kriminal suç işlemeye teşvik edilmişse oradan nasıl olur da kaçmaz?
Herkesin sorduğu sorulardan biridir bu.
Cevabı, koşulsuz inanmakta gizlidir. Koşulsuz, sorgusuz sualsiz, bilgiye ve akla dayanmayan, şüphe etmeyen inanç, insanı her yere sürükleyebilir.
Zaten bu tür yapılarda soru sormaya, sorgulamaya, şüphe etmeye başlayan kişi, hemen dışlanır, örgütten atılır. Soru sormak, şüphe etmek, itiraz etmek bu tür yapıların en sevmediği şeylerdir.
Eğer organizasyon şeması olan, hiyerarşik ilişki biçimi olan bir yapı içinde bulunuyorsanız, bunu test edin. Soru sorun, şüphelerinizi söyleyin, itiraz edin ve karşılaştığınız muameleyi görün. Eğer bunlar normal karşılanıyor, açıklamalar yapılıyorsa, sağlıklı tartışma ortamları oluşuyorsa, orada kalmaya devam edin. Aksi oluyorsa, o yapıdan hemen uzaklaşın…
Kötü niyetli örgütlerin, yapıların, cemaatlerin ayıklanmasını hepimiz istiyoruz. Burada çok ince bir çizginin, çok hassas bir dengenin, çok duyarlı sinir uçlarının olduğunu unutmayalım.
Meselemiz kriminal bir mesele değildir sadece. Güvenlik temelli bakış açılarıyla bu sorunlarımızı çözemeyeceğimizi daha önceki tecrübelerde gördük. Türkiye’nin sosyal dokusu bu konulara çok duyarlıdır.
ACİL SOSYAL POLİTİKALAR ÜRETMELİYİZ
Mesele ilahiyatın, sosyolojinin ve psikolojinin alanıdır aynı zamanda.
Her zaman söylediğimi bir kez daha söylüyorum:
Terörle mücadele edeceksek, güvenliğin haricinde bir sosyal politikamız olması gerekir.
Suça bulaşmış FETÖ, Adnan Oktar gibi kült yapılarla mücadele edeceksek, bir sosyal politikamızın olması gerekir. Kriminal suçlara bulaşmasa da bu potansiyeli taşıyan yapılarla mücadele edeceksek, bir sosyal politikamızın olması gerekir.
Aksi takdirde hem bu yapıları çözemezsiniz, hem geç kalırsınız, hem de binlerce insanın mağdur olmasına neden olursunuz.
Geçmiş hükümetlerde, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın politika ürettiğine şahit olmadık. İnşallah yeni devlet sisteminde toplumsal sorunlarımızla ilgili politikalar üretilir de, hepimiz bu mücadeleye destek veririz.
Yoksa kendini tekrar eden sorunlarla boğuşur dururuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.