Ben bu işte refikim Taha Kılınç kadar mahir değilim. Kendi kurbanımı, ne yazık ki, kesemiyorum. O yüzden bu Kurban Bayramı’nda olaylar şöyle gelişti.
Babam bu sene de ortağı tam yediye tamamlayarak Simental dedikleri cinsten güzel bir kurbanlık aldı. Semerkand’ın Kurtköy’de organize ettiği şahane kurban kesim tesisine gittim bayram namazı sonrası. Kurbanımızı bir ayağından bağlayıp vinç sistemiyle havaya kaldırdılar. Biz vekâletlerimizi verdik kasaba. Kasap, tekbirler ve sadece 5 saniye süren bir el çabukluğuyla kesti kurbanımızı. Tüm ortaklar olarak bizi bu sene de Kurban Bayramı’na eriştiren ve malımızın şükrünü ödememizi bize nasip eden Allah’a hamdettik.
“Nereden kaynaklanıyor kurban ibadeti?” sorusu aslına bakarsanız biz Müslümanlar için sadece bir tefekkür meselesidir. Sen de anla diye söyleyeyim: Entelektüel bir merak bahsidir. Fazlası değil. Değil mi ki Efendimiz(sav) kurban kesmiştir ve değil mi ki Rabbimiz bize “Rabbin için namaz kıl ve kurban kes” emrini vermiştir, konu kilittir.
Niçin domuz eti yemiyoruz? Bana ne! Niçin zekât veriyoruz? Bana ne! Değil mi ki emir böyledir, önce niçinini hiç merak etmeden o emre uyarım. Sonra? Sonrası elbette ibadetlerin ve yasakların mantığını kavramaya, onları tefekkür etmeye gayret ederim. Ama iş “canım kurbanda mesele fakirleri sevindirmek, para verip sevindirsek olmaz mı” diyen hırboların saçmalıklarına gelince, işte ona hiç itibar etmem. Çünkü standart bir Müslüman için kurbanda mesele kurban kesmektir.
Söylemeye çalıştığım meselenin özeti şu: Bu bir inanç meselesidir. Hristiyanların ekmek ve şarap ayini gibi, Uzakdoğu dinlerinin meditasyonu gibi, Yahudilerin bar-mitzvaları gibi.
Gelelim meselenin ek yerine: En nihayet, geleneksel vejetaryenlik de, veganlık da birer inanç meselesidir. Budizm, Hinduizm, Judaism, Sih inancı gibi din ve inançlarda çeşitli formları ve kuralları mevcuttur. Sihler mesela “gözü olan hiçbir şey yenmez” diyerek tüm hayvanları yemeyi kendilerine haram kılmışlardır.
Elbette anlamak zorunda değilim ama son derece saygıya değer bulurum bu inançları. Hayvan ve/veya hayvansal gıda yemeyerek neler kaçırdıklarını ballandıra ballandıra anlatmam mesela bir Sih’e.
İkinci Dünya Savaşı’ndan hemen sonra hayatımıza kavramsal olarak da giren vejetaryenlik ve veganlık ise bir inanç meselesi olmaktan çok “yaşam alışkanlığı” olarak temayüz etmiştir modern dünyada.
Doğrusu buna da hiç itirazım yok. Niçin olsun ki? “Et yemeyeceğim” ya da “hayvansal hiçbir gıda tüketmeyeceğim” diyen birine ne diyerek itiraz edebilirim ki?
Fakat son yıllarda bir şey olmaya başladı. O da şu. Artık “veganizm” diye bir ideolojik yönelim var ve doğrusu berbat bir şey.
Veganizm ideolojisine mensup bireyler için veganlık bir yaşam alışkanlığı olmaktan çıkmış durumda. Tıpkı LGBT ideolojisi gibi arsız bir sırnaşıklıkla tek bir hakikat düzlemi oluşturmaya çalışıyorlar. “Normal olan budur, bunun dışında da bir normal yoktur” cümlesindeki arsız sırnaşıklığı kastediyorum evet.
Kurban kesene hakaretin bini bir paraydı bu bayramda. Veganistler, yaptıklarının son derece ayıp bir şey olduğunu hesaba katmaksızın, son derece incitici davrandıklarını hiç düşünmeksizin ağızlarına geleni yazdılar, söylediler kurban kesen Müslümanlara.
Doğrusu bu ya, yazılanları okudukça vegandan çok The Walking Dead dizisinin meşhur kötü adamı Negan’ın zombilerini gördüm karşımda. İnsanların inançlarıyla alay eden, incitmekten korkmayan, toplumu ayrıştırmaktan hiç çekinmeyen, hatta bundan memnuniyet duyan bir zombi topluluğu üstelik.
Bir dakika. “Aslında vejetaryen ya da vegan olmayıp sırf Müslümanlara hakaret etmek için kurban ibadetine ağız dolusu hakaret eden insanlar da var” mı dediniz? Aslında onlar yoklar. Kendi saygısızlıklarında, kendi ahlaksızlıklarında, kendi cehennemlerinde yok olup gitmeye mahkum bir tür onlar.
Veganizm mensupları yine de son tahlilde karşınıza alıp konuşabileceğiniz insanlar. Öyle inanıyorum. Bu ikinci tür ise bir çeşit mundar… Onları ne inancımız gereği biz yeriz, ne de veganlar soflarına koyarlar. Onlar öylece boşlukta kalan, hiç kimseye gram faydası olmayan bir canlı türüdür. Ergenlikleri hiç geçmeyen kötü yetişkinler gibiler.
Tabii bir de “böyle kesin düşer” saikiyle saçma sapan şeyler yazan hakiki ergenler kategorisi var. Onlardan biri mesela “keşke bizim Peygamberimizi de çardağa gerselerdi” yazarak denemiş şansını. Düşmemiş tabii. “Çardak” nedir yahu? Doğrusu bu üçüncü kategoriye karşı oldukça şefkatli olduğumu söyleyebilirim. Ergendir en nihayet, geçer.
Son söz refikim Taha Kılınç’a gelsin: Allah kurban ibadetini makbul etsin kardeşim. Bana da hayvan boğazlamayı öğretir misin?
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.