Hastasıyım şu buluverdiğimiz kolay kolay çözümlerin. Siyasilere bilgisayar oyunu oynattığımızda gençlere ulaşmış, insanlara en basit politik düzlemden laf soktuğumuzda rahatlamış, youtubedan bir playlist dinleme kabiliyet ve becerimiz var diye dini konuların hepsinde uzman olmuş oluyoruz.
Bu kolaycılığın son zamanlarda beni sinirden deliye döndüren örneği ise “aile elden gidiyor” mızmızlanması. Ağzını açan, İstanbul Sözleşmesi, aile hukukunu düzenleyen yasalar falan üzerinden “aile elden gidiyor” diye sloganı patlatıyor. Çözümü de bulmuş durumdalar. Daha doğrusu ayılıp bayıldıkları Ehli Sünnet müdafileri, Sünniliğin yıkılmaz kaleleri bazı isimlerin son derece arkaik, hatta primitif bir takım önerilerini çözüm zannediyorlar.
Hastayım ben bu Sünniliğin yıkılmaz kalelerine. Bunlar “hocam sosyal medya konusunda fetvalarınız nedir?” diye sorduğunuzda “efendim, Müslüman gerçek hayatta nasıl davranıyorsa sosyal medyada da öyle davranmalıdır” dediklerinde çözümü önerdiklerini zanneden adamlar. Bu kafa konforu herkeşe lazım. Doğru yazdım: Herkeşe.
Fakat yalan yok. Bu civanperçemleri, bu serdengeçtiler şahane çözümler buluyorlar aile meselesine. Yalnız küçük bir sorun var. Onların “çözüm” diye buldukları şeylerin cari olabilmesi için en geç 15. yüzyılda yaşamamız, yaşadığımız şehrin maksimum 10 bin kişi olması ve şahane bir ekonomik düzey gerekiyor.
Hay Allah. Bunlar yok ama elimizde. 2020’de, asgarisi 1 milyon insanın yaşadığı şehirlerde ve aç bilaç geçiriyoruz hayatımızı. Fakat olsundur. Sünniliğin yıkılmaz kalelerinden iyi bilecek halimiz yoktur meseleyi. Dolayısıyla “ağrımayan yerimize yazdıkları ilaçları” yutmaktan başka çaremiz yok.
Unutmadan söyleyeyim. Bunları yazdım diye “modernist”, “tarihselci” vesaire ilan ederler beni, konforlarına gram zarar gelmeden devam ederler hayatlarına.
Bu Sünniliğin yıkılmaz kalelerini uyandırayım. O sizi destekleyen zengin işadamlarının ve benzerlerinin yarattığı korkunç kapitalist düzen var ya. Hah. O kapitalist düzen yüzünden insanlar tek maaşla geçinemiyor. Karı-koca çalışmak zorunda kalıyorlar. Hal böyle olunca “aile hukuku” baştan aşağı değişmek zorunda kalıyor. Eşit sorumluluk eşit hak demek çünkü... Sense buna hiç kafa yormadan, bu korkunç zulüm düzenini eleştirmeyi “çok riskli” bularak “aile elden gidiyor” sloganı atıyor ve görevini yapmış insanların huzuruyla siperinde mayışıyorsun. Sıkıştığımız ve sürekli yumruk yediğimiz köşe orası. Çıksana o köşeden.
Çıkamazsın. Çıkamazsın çünkü çıkarsan “kral çıplak” demen gerekir. Sen onu diyemezsin. Çünkü aslında sadece siniksin.
Haydi başka yerden devam edelim konuşmaya. Kaç yaşında tutuşturuyorsun oğlunun kızının eline cep telefonunu? Akşamları “flamingo sürüsü” gibi herkesin kafasını gömdüğü ekrandan başınızı kaldırıp “sohbet” ediyor musunuz hanenizde?
Hayır hayır. Açıktan verme cevabı. Kendine ver. İçinden.
Bak iki soru daha sorayım: Eve gerçekten uğruyor musun? Kızını, oğlunu sen mi yetiştiriyorsun yoksa o aptal ekranlar mı?
“Aile elden gidiyor” diyorsun da hacım, sen kendi ailenin “elden gitmemesi” için yaptığın listeyi harfiyen uyguluyor musun yoksa sıkıştığında “ne yapayım bizim kızı ikna edemedim” cümlesini dolaşıma sokup kafalıyor musun kitleyi?
Basit bir önermem var benim: Sen eve uğrarsan aile elden gitmez.
Senin bu basitlikte, anlaşılır, okuduğumuzda ya da dinlediğimizde bizi ikna edecek argümanın nedir? “Aile elden gidiyor” dışında bir şey olsun lütfen.
Ağzını dayadığın marpuçtan başını kaldır, konferanslarına katılan insanların kellelerini saydığın parmağını bana doğrult ve söyle: Önerin nedir?
Sessizlik mi? Ben de tam öyle düşünmüştüm. O halde gölge etme de kendi sosyolojimizin dertlerine gerçekten kafa yormaya başla.
Kib. Aeo.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.