Sene ’96 ya da ’97 olabilir. Benimle tanıştığı gün Kartal’da bir eve gitmiştik. Lise öğrencileri vardı. Şahane çocuklardı. “Bunlara Sezai Karakoç’u, Zarifoğlu’nu anlat” demişti. Ben 20 yaşında, bıyıklarının terlemesi tamamlanmamış bir şairdim. Asım ise Asım’dı işte. Bizim Asım. Asım Gültekin. Onu ilk tanıdığımda hangi derdin peşindeyse, vefatının 20 gün öncesinde konuştuğumuzda da aynı derdin peşindeydi.
Bizim İslâmcı gelenekte “abi”lik isimli bir müessese vardır. Bakmayın siz FETÖ denen alçak terör örgütünün bu güzelim müessesenin adını kirlettiğine. Aslında, “insan yetiştirme bakımından” olağanüstü bir müessesedir. Sözgelimi Duran Boz’a sorsanız size “Nuri abi”yi anlatacaktır. Kendisini okumaya nasıl başlattığını, yazmaya nasıl teşvik ettiğini, çıkardığı dergide nasıl görevlendirdiğini, ilişkilerini nasıl açıverdiğini, kitabını nasıl bastığını. Mustafa Çelik’e sorsanız size “Cahit abi”yi anlatacaktır. Aynı gelişim sırasıyla üstelik.
“Abi”ler, birer “insan yetiştirme fabrikası” olarak benim sonuna yetiştiğim bir olgu idi. ’90’lar boyunca son derece net şekilde hissettim “abi”lik müessesesini. Fakat bir farkla… Benim “tek bir abim” olmadı hiç. Her çiçekten bal almaya meyyal karakterim vesilesiyle pek çok abinin rahle-i tedrisinden geçtim ve bunun için de kendimi çok şanslı hissettim hep. Bu şansın en önemli yanı ise şuydu: Neye taraf neye karşı olacağımı da, kendimi nasıl ve nereden geliştirebileceğimi de, mesleki yol haritamı da abilere borçluyum.
2000’lerle birlikte “abi”lik, sosyolojik değişimimize yenildi diyebilirim. İnsan yetiştirme işi tek tek abilerden çıktı, çoğunun neye yaradığını bilemediğimiz -istisnalar elbette kaideyi güçlendirir- STK’lara kaldı. Edebiyat dergileri çevresindeki abiler birer ikişer çekildiler hayatımızdan. Yeni abiler de yetişmedi. Şeyhlik taslayan ya da tıpatıp kendisine benzeyen insanlar oluşturmayı “narsist bir bozukluk” olarak değil de “çok önemli bir hamle” olarak değerlendiren insanları saymazsak “abi”lik tarihe karıştı.
Asım, tam da bunun istisnası idi işte. Onlarca, yüzlerce “okumaya-yazmaya meraklı” gencin önünü hem bir iş makinesi çalışkanlığıyla hem de bir mühendis inceliğiyle açmaya vakfetmişti kendini Asım. Düzenlediği etkinlik, konferans v.d sayısı bini rahatlıkla geçmiştir. İlgilendiği gençlerin her birini edebiyat, kültür, sanat alanlarındaki yeteneklerine göre destekledi ömrü boyunca. Bunu, ani ölümünün ardından onu hayırla anan, sevgiyle hatırlayan binlerce genç insanın şahitliğinden rahatlıkla anlıyoruz.
Bu yanıyla Asım’ı rahatlıkla “efsane abiler” silsilesinin son halkasına ekleyebiliriz.
Diğer yandan şunu da konuşmak lazım belki… Bilhassa “İslâmcılığı dergiler üzerinden ilerletme” geleneğinin en önemli sahiplenicisi de bizim Asım’dı. O bakımdan çıkmasına vesile olduğu ya da destek verdiği dergilerin sayısı dahi belirsizdir.
Politik duruşunu da, İslâmcı reflekslerini de hiç ama hiç değiştirmedi. Bu da onu “istikamet sahibi” bir insan yaptı.
Bir de şu. Bir kavgaya girecekseniz, kendinizi bir mücadelenin ortasına atacaksanız güvenebileceğiniz isimler listesinin en başına rahatlıkla Asım’ı yazabilirdiniz. Bütün gövdesiyle sizin yanınızda olmanın bir yolunu her zaman bulurdu çünkü Asım.
En son bizim Yusuf Genç’e “Hacı abi, bu bizim İslâmî ezgilerin tarihsel serüvenini anlatan bir yazı dizisi mi yapsak Cins’te?” mesajı atmış. Yusuf da derhal kabul etmiş tabii. “Eylülde başlayalım” diye sözleşmişler.
En son bizim Osman Özsoy’la konuşmuşlar. Osman, “İsmail Kılıçarslan’la konuştum. O da aynı fikirde. Dergi fuarı bu sene Fatih’e yakışır abi. Yeniden Sirkeci Gar’ına taşıyalım mı fuarı?” demiş, Asım da kabul etmiş. Kaderin cilvesine bak ki bu yıl fuarı Asım’la değil, Asım’ın adına yapmak varmış. Cins’te o diziyi Asım’la değil, Asım’ı yâd ederek oluşturmak varmış.
Asım, ah! Allah rahmet eylesin sana güzel yaşıtım, güzel arkadaşım. Fatihalar, Yasinler yoldaşın; cennet, yurdun olsun.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.