Beni Bursa’nın bir ilçesinden arayan 65 yaşındaki bir abimiz “siz bunları hep yazıp konuşun güzel kardeşim. Gerçi yazıp konuş-manıza bir zeval gelecek diye endişe de etmiyor değilim ama yine de yazıp konuşun” dediğinde bir oturup düşündüm doğrusu.
Abimizin “zeval gelecek diye endişe ediyorum” dediği yeri hepimiz biliyor ama hiçbirimiz cesaret edip de konuşamıyoruz.
Bu, burada bir dursun.
Tam cepheden, adımı sanımı ortaya koyarak eleştirdiğim, hatta bazılarına göre hakaret ettiğim bir devletli, belki 10, belki 15 kişiyi arayarak “bu adama kim jeton atıyor, kimin kullanışlısı bu, bana saldıracak cesareti nereden buluyor?” diye sormuş, aradığı herkesten aynı cevabı almıştı: “Valla İsmail, müstakilen yazıp çiziyor. Boşuna arkasında biri olup olmadığını merak etme çünkü yok.”
Bu da burada bir dursun.
AK Parti’nin yerel seçim hezimetinden sonra ismini vererek “sorumlusun” dediğim bir siyasetçinin danışmanı derhal beni arayıp “kime alan açmaya çalışıyorsun?” diye münasebetsizlik etmiş, ben de “tabii ki kendime alan açmak istiyorum çünkü nefes almayı özledik sayenizde” demiştim.
Bu da burada bir dursun.
Bana kalırsa Türkiye’de yazıp konuşmanın iki yolu var. Biri, hepimizin malumu olacak şekilde “işe yaramak.”
İşe yaramak, son derece risksiz şekilde, son derece ajandalı şekilde bir, birkaç, birçok kişinin kendisine alan açmasına yardım etmek şeklinde gelişiyor. Sözü, kelimenin gerçek anlamıyla yere düşüren bu yaklaşım, sözün sahibini “mutlu” etmekten başkaca bir işlev görmüyor.
Hadi örneğimi biraz tehlikeli şekilde vereyim. Belki hatırlayacaksınız. Geçenlerde polisimizi şehit eden katilin çöp poşetine sarılı vaziyette ve hayvan şube aracıyla taşınmasını “böyle şovlara gerek yok” diyerek karşılamıştım. Sosyal medyada “işe yarar” olduklarına son derece emin olduğum bazı tipler ipe sapa gelmez şekilde saldırdılar bana. Oysa ben, devletin devlet gibi davranması gerektiğini hatırlatmanın ve hukukun hepimize lazım bir nesne olduğunu söylemenin dışında bir şey yapmamıştım. Bizim işe yararlar beni “devlet, millet ve içişleri bakanlığı düşmanı” olmakla suçladılar. Muhtemelen arpalarını verenlere koşup “gördünüz mü nasıl da verdik ağzının payını?” diyerek aferin almışlardır. Tabii bu işe yararlar aferini genellikle nakit olarak alırlar.
Memleketteki İsrail işe yararları da aynı aferin için çalışıyorlar ama bu mezkûrlardan daha akıllı oldukları kesin. “Filistinli diye toprağını satana denir” diyeninden Hamas’ı terörist olmakla suçlayanına, “İsrailli siviller için üzülüyorum” diye kusanından “İsrail, Hamas liderlerini birer birer indiriyor” manşeti atan operasyon çocuklarına kadar bu işe yararlar sadece nakdi garanti almıyorlar, aynı zamanda itibarlarını, ünlerini, şöhretlerini de yönetme sözü alıyorlar.
Örnek çok ama uzatmak gereksiz.
Bir de benim gibi olmaya gayret edenler var. “Kimsenin işine yaramamaya gayret eden”, “kimsenin kullanışlısı olmama” azminde, gördüğünü yazan, yazdığını önemseyen ve yazdıklarının bir fark oluşturmasını bekleyenler yani.
Açık konuşayım. İnsanları jetona alıştıranlar, “teklif usulüyle iş görmeyi” alışkanlık haline getirenler nefret ediyor benden ve benim gibilerden. Çünkü öyle konforlu bir hayat tasarlamışlar ki kendilerine, o konfora zerre zarar gelirse öleceklerini sanıyorlar.
Açık konuşmaya devam edeyim. Her seferinde doğru, isabetli, hakikate temas edecek şekilde yazdığımı elbette söyleyemem. Bu, “ben kibirli bir öküzüm” demek olur. Ancak hiçbir satırımda birinin ajandası, bir diğerinin çıkarı, bir başkasının beklentisi yok. Olmadı ve Allah izin verirse olmayacak da. Zaten “onları” delirten de tam olarak bu.
Söylenmiyor böyle şeyler ama söylemem lazım. Kayyum şirketlerinden aldığı sponsorluklarla “bağımsız olduğunu” zanneden ahmaktan da, CHP Genel Merkezi’nin jetonlu makinelerinden de, “geçenlerde bakan beyle oturduk, ona şunları şunları söyledim” diye kasım kasım kasılandan da, “youtube’da bağımsız yayın yapıyorum” adı altında milyonlarca lirayı indiren ebleh gazeteci eskilerinden de daha hakiki bir adam olmaya gayret ediyorum. Bunun bedelini de bir şekilde seve seve ödüyorum.
65 yaşında bir abinin telefon açıp hayır dua etmesini, 18 yaşında bir gencin “İsmail abi, aynen böyle devam lütfen” demesini alacağım her türlü aferinden daha çok önemsiyorum. O yüzden, Allah kalemime mürekkep ihsan ettikçe böyle ve bu adam olarak yazıp konuşmaya devam edeceğim.
Dosta da düşmana da ilanen duyurulur.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.