İnsani kalkınma

03:084/03/2023, Cumartesi
G: 4/03/2023, Cumartesi
İsmail Kılıçarslan

13-14 milyon insanı doğrudan etkileyen büyük bir felaket yaşadık. Henüz, depremde yakınlarını kaybeden insanlarımızın çoğu yas tutacak aşamaya bile gelemediler. Bir süre daha depremden etkilenen kentlerimizde ağır bir yas havasının hakim olacağını söylemek sanırım yanlış olmaz.Esasen, böylesine büyük afetlerin ardından toplumların iki büyük kalkınma hamlesi yapması beklenir. İlki, şüphe yok ki, fiziki kalkınma hamlesi. Evler, dükkanlar, yollar, fabrikalar derken şehirlerimizin devasa şantiyelere


13-14 milyon insanı doğrudan etkileyen büyük bir felaket yaşadık. Henüz, depremde yakınlarını kaybeden insanlarımızın çoğu yas tutacak aşamaya bile gelemediler. Bir süre daha depremden etkilenen kentlerimizde ağır bir yas havasının hakim olacağını söylemek sanırım yanlış olmaz.

Esasen, böylesine büyük afetlerin ardından toplumların iki büyük kalkınma hamlesi yapması beklenir. İlki, şüphe yok ki, fiziki kalkınma hamlesi. Evler, dükkanlar, yollar, fabrikalar derken şehirlerimizin devasa şantiyelere dönüşecek önümüzdeki günlerde.

İkinci beklenti ise en az birincisi kadar önemli, hatta bence ondan da önemli olmak üzere “insani kalkınma hamlesi” başlatmaktır. Yas sürecini sağlıklı şekilde atlatmaktan tutun da nitelikli insan kaynağımızı ilgili şehirde tutmaya, istihdam alanları planlamaktan psikolojik desteklere, çocukların okul düzenini sapasağlam kurmaktan kadınlarımızın vakitlerini nitelikli işlerle doldurmaya değin bir dizi işten söz ediyoruz aslında.

Bu büyük travmanın etkisinin sadece fiziki kalkınma ile giderilmesi söz konusu bile değildir.

Örneği, iyi bildiğim bir şehirden, Kahramanmaraş’tan vereyim. Maraş’ta halihazırda 27 çadır kent var. Çadır kentler hızla konteyner şehirlere, konteyner şehirler de hızla kalıcı konutlara dönüşecek. Cumhurbaşkanımızın bu dönüşüm için verdiği tarih bir yıl. Bu fiziki kalkınma planlamasına paralel olarak mutlak surette bir “insanı kalkınma planlaması” da yapılmalı. Üç aylık, 6 aylık, 1 yıllık ve 3 yıllık olmak üzere toplam 4 planlamayla bir yol haritası pekala hızla oluşturulabilir ve işler şansa bırakılmadan yönetilebilir.

“İşler şansa bırakılmadan” dediğim yeri açıklayayım. Depremin ilk günlerindeki seferberlik hayatın doğal akışı içerisinde önce yavaşlayacak ardından da sönümlenecek elbette. Hem ayrıca malumdur ki “taşıma su ile değirmen dönmez” denilmiştir. Gerekirse devlet imkanlarıyla, ağırlıklı olarak da yerel yönetimler, STK’lar ve üniversitelerin sağlıklı işbirlikleriyle, haritası belli, kaynağı belli, finansman yönetimi belli bir yol haritasından söz etmemiz gerekiyor.

Yine Kahramanmaraş örneğinden ilerleyelim. Rakamlar net değil ama 450 bin kişi olan Kahramanmaraş merkez nüfusunun aşağı yukarı 200 bin kişi düştüğünü ön görebiliriz. Bu 200 bin insanın şehre geri dönüşünü sağlamak, Türkiye’nin en güçlü şehir ekonomilerinden birinin üreten Kahramanmaraş için hayati önemde. Altın sektörü, mutfak ürünleri sektörü, tekstil sektörü gibi güçlü sektörlerin şehirden çekilmesi demek, fiziki iyileşme sağlansa bile psikolojik iyileşmenin bir daha kolay kolay sağlanamayacağı anlamına gelir. Bu, elde var bir.

27 çadır kent dedik. Bu şu anlama geliyor “insani kalkınma” açısından. 27 mobil kütüphane, 27 geçici kreş, 27 kadın emeği üretim atölyesi, 27 geçici gençlik merkezi, en az 5 geçici engelli yaşam merkezi lazım şehre.

Bakınız bunlar “olmazsa olmaz” olarak görmemiz gereken “insani kalkınma ihtiyaç listesi.”

Geçici çocuk oyun alanlarından açık hava sahnelerine bir dünya daha “insani kalkınma alanı”na ihtiyaç var şehirlerimizde.

Diğer yandan hem Diyanet İşleri Başkanlığı’mıza, hem Alevi-Bektaşi Kültür ve Cemevi Başkanlığı’mıza hem de bilhassa Hatay’ı hesaba katarak Türkiye’deki Hıristiyan temsilcilere “manevi danışmanlık” hususunda olağanüstü ihtiyaç olduğunu da söylemek lazım. İmamlar, vaizler, hocalar, dedeler, babalar ve rahipler var güçleriyle depremin oluşturduğu manevi enkazı kaldıracak bir “arama kurtarma çalışması”na start vermeliler.

Önümüz Ramazan. Bu mübarek ay bilhassa gönüllerin onarılması, yalnızlıkların paylaşılması, oluşan manevi boşlukların doldurulması için muazzam bir fırsat sunuyor bize.

Bütün bunları yapamamamız için hiçbir neden yok elimizde. Onu da açıklıkla ifade etmiş olayım. Yeter ki insani kalkınmanın, ekmek yemek, su içmek, barınmak kadar önemli olduğunu hesaba katalım ve yeter ki bu kalkınma planlamasını devlete bırakmak yerine “şehirlerimizin insan kaynağı”na bırakalım. Böylelikle insani kalkınmayla uğraşmak da bizatihi insani kalkınmaya dahil olabilsin.

#Deprem
#Kahramanmaraş
#İnsani kalkınma ihtiyaç listesi