Bundan bir, bir buçuk yıl kadar önce, adı bende mahfuz bir CHP Genel Başkan Yardımcısı’na “Kemal Kılıçdaroğlu aday olacak mı?” diye sorduğumda aldığım cevabı oldukça samimi ve ilginç bulmuştum. Şöyle demişti: “Kemal Bey öyle bir siyasi hırsa kapılmış durumda ki bedeli ve sonuçları ne olursa olsun aday olacak.”
“Bedeli ve sonuçları” kısmında bir duralım. Aslında Kemal Kılıçdaroğlu’nun adaylığı için ödediği bedelleri öyle komplo teorilerine, dış güçlere falan müracaat etmeden rahatlıkla sıralayabiliriz. En önemlisi, CHP’nin seneler içerisinde biriktirdiği bütün politik reflekslerden vazgeçti Kılıçdaroğlu aday olabilmek için. Birbirine hiç ama hiç benzemeyen 7 partiyi bana kalırsa Cumhuriyet tarihinin en saçma politik zemininde buluşturmayı başardı ki bu bile başlı başına o siyasi hırsın bir göstergesi.
CHP listelerinde Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinin sayıları neredeyse 75’i bulan adaylarını gördüğümde o siyasi hırsın neleri göze aldırabildiğine dair bir aydınlanma yaşamadım değil. Sadullah Ergin’inden İdris Şahin’ine, Aliye Kavaf’ından Selçuk Özdağ’ına kadar AK Parti’nin “insan kaynağı” bakımından ıskartaya çıkardığı ne kadar isim varsa onlarla başkan olmayı hayal eden bir vizyon Kılıçdaroğlu vizyonu.
Tabii, Uğur Dündar’ın ve bazı başka CHP’li gazetecilerin bilhassa Sadullah Ergin üzerinden yürüttükleri “kabul etmiyoruz, istemiyoruz” vaveylası ise aşırı komik. Komik, zira “tuvalet terliğine bile oy veririz” diyerek açık çek verdiğiniz, adaylığını açıkladığı güne kadar “aday olmasın kampanyası” yürütmenize rağmen aday olur olmaz “işte kurtarıcımız” demeye başladığınız biri size Sadullah Ergin’i de icbar edebilir, İYİ Parti ile birlikte HDP’yi de. Nasıl diyeyim, tıpış tıpış gidip güya demokratik hakkınızı kullanacak, Sadullah’a da, Selçuk’a, bilmem kime de basacaksınız oyları. Ne yani, “tuvalet terliği” kadar bile itibarları yok mu bu isimlerin de sinirlenmiş numarası yapıyorsunuz?
Esasen, CHP açısından meseleleri bu denli karmaşık hale getiren süreç bir yandan Kılıçdaroğlu’nun siyasi hırsı tabii de aynı hırsın iki fazlası CHP seçmeninde de olunca ortaya çıktı aslında Cumhuriyet tarihinin gördüğü en tuhaf ittifak. CHP seçmeni, pek azı hariç, “yahu biz bunlarla ittifak yapıp memleketi yönetmeye talip olacağımıza bulunduğumuz politik pozisyonu netleştirelim” demedi, diyemedi. Bir yandan Erdoğan nefreti, diğer yandan bir türlü ulaşılamayan iktidar falan derken CHP seçmeni de her şeye ikna olabilen ve neredeyse hiçbir siyasi doğrusu kalmayan bir kitleye dönüştü. Açık konuşmak gerekirse bunu çok ama çok üzücü buluyorum.
Bedel buydu ve Kemal Kılıçdaroğlu da bu bedeli hem ödüyor hem de seçmenine ödetiyor hâlihazırda. Peki ya sonuçlar?
İşin sonuçlar kısmını da bundan 4-5 ay önce AK Parti’nin güçlü isimlerinden biriyle konuşmuştum. Hatırlayalım bundan 4-5 ay önceki havayı. CHP ve meydana getirdiği amorf ittifak seçimi silip süpürerek kazanıyordu. Erdoğan’ın ve AK Parti’nin hiç ama hiç şansı yoktu. Zaten anketlerde ittifakın oyları çok yüksek çıkıyordu falan filan.
O isim bana demişti ki “Bu seçimi Tayyip Bey rahatlıkla kazanır. Zaten bence bu seçim iktidarın el değiştirmesi seçiminden ziyade muhalefetin yeniden dizayn olacağı bir seçim olarak gerçekleşecek. CHP, İYİ Parti ve diğer muhalif partiler başka bir faza yeni aktörlerle geçebileceklerini fark edecekler bu seçimde.”
Büyük oranda katılıyorum bu tespite ama bence bu konuşmayı yaptığımız günden bu yana hem CHP hem de İYİ Parti için işler epeyce değişti.
İYİ Parti “barajın altında kalır mı kalmaz mı?” noktasına çok büyük bir hızla ilerledi. Akşener, bir ay kadar kısa bir sürede bütün siyasi geçmişini rulet masasına basan bir kumarbaz performansı gösterdi. Artık onun için işler çok zordan biraz daha zor. İYİ Parti’de büyük bir dönüşüm beklenir seçim sonrası.
Fakat CHP ve Kemal Kılıçdaroğlu için işlerin öyle olacağını zannetmem. Kılıçdaroğlu’nun bilmem kaçıncı yenilgisinden sonra bile CHP’yi elde tutabilmesi için gereken mazereti Akşener altın tepside sundu ona. Bir şekilde yoluna devam edecektir. Hiç olmadı, son zamanlarda CHP trolleri vesilesiyle denemesini yaptıkları “Alevi” vurgusunu biraz daha artırıp mağduriyet algısıyla karışık bir kampanya yürütecekler ve “terliğe ikna olmaya hazır” CHP kitlesine “yine en iyisi Kemal Bey” cümlesini yerleştireceklerdir.
Tayyip Bey’in kazanması durumunda CHP dışındaki hemen her muhalif partide çeşitli dalgalanmalar olacaktır ama CHP’de bir dalgalanma beklemek sahra çölünde vaha aramaya benzeyecektir.
Ne derler bilirsiniz: “Dinamizmin olmadığı yerde çürüme kaçınılmazdır.”
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.