1976 yılında Ankara’da doğdu. Lisans eğitimi dahilinde ilahiyat ve iletişim okudu ancak tamamlamadı. Hece, Yedi İklim, Kaknüs, Kırkayak, Fayrap, Kırklar ve İtibar dergilerinde şiirleri yayınlandı. Portakal Turta Bir de Kirpi, Ablam Uzak Ülkede ve Amerika Sen Busun isimli şiir kitapları, Başka Masallar isimli “büyüklere masallar” kitabı yayınlandı. Kanal 7'de metin yazarlığı, çeşitli radyo ve televizyonlarda programcılık, senaryo yazarlığı, belgesel ve televizyon filmleri yönetmenliği yaptı.
76, 77, 81, 82, 86, 90, 91, 94, 96, 99, 102, 103, 105, 106, 108, 109, 112, 113, 114, 115, 116, 117, 120, 122, 123, 124, 125, 134, 135, 141, 148, 151, 153, 154, 170, 176, 181, 183, 215, 220.
Bugün size bir suçludan bahsedeceğim. Ama öncesinde bu suçlunun Türk Ceza Kanunu’nda yazılı hangi suçlardan yargılanması gerektiğini madde numaraları halinde yazdım ki meselenin ne denli ciddi olduğu anlaşılsın.
Bu maddelerin içerdiği suçları yazacak olsam bir yazının sınırları içerisinde kalamam. Dolayısıyla hiç olmazsa bazılarından haber vereyim size.
Bir kere bu suçlu bir katil. Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence ve eziyet suçlamalarıyla yargılanmalı. Ama ne hikmetse yargılanmıyor.
Dahası var. Tehdit ve cebir kullanarak cinsel saldırı, taciz ve çocuk istismarı yaptığı da kayıtlara geçmiş durumda.
Aynı zamanda bu suçlu bir hırsız. Hakkı olmayan yere tecavüzden yağmaya, mala zarar vermekten özel hayatın gizliliğini ihlale kadar kabarık bir dosyası olan bir hırsız üstelik.
Bu suçlunun durumu ile ilgili olarak insanı delirten yer ise şurası. Bu katil, tecavüzcü-tacizci hırsız aramızda elini kolunu sallayarak dolaşmaya devam ediyor. Hukuki makamlar ve merciler, bu aşağılık suçluyu suçlarından dolayı yargılamak için hiçbir şey yapmıyor.
Bu, burada bir dursun.
Bir anlığına gözünüzü kapatın ve bu suçlunun mahallenizde yaşadığını hayal edin. Sokaklarda dolaştığını, her Allah’ın günü mahallenizin insanlarına, çocuklarına, evlerine, hatta ne bileyim, mahallenin camisine, okuluna, sağlık ocağına tebelleş olduğunu düşünün.
Dahası, polisin, emniyetin, sair kolluk güçlerinin, içişleri ya da adalet bakanlığının bu suçlunun işlediği suçları bilmesine rağmen hiçbir şekilde, hiçbir şartta bu suçluya dokunmadığını kurun zihninizde.
Eli artırayım. Mahallenin kendilerini sorumlu hisseden gençleri toplanıp bu suçluyu cezalandırmanın bir yolunu arıyor olsun ama müracaat ettikleri her bir kapı yüzlerine kapansın, denedikleri her sokak çıkmaz olsun.
Şimdi size bu suçlunun adını açıklayayım: İsrail.
İsrail’in 1917’den bu yana katlettiği, 2023 yılına gelindiğinde ise işi soykırıma döktüğü insanlar ise dünya isimli mahallenin insanları. Komşularımız.
Bu yazıya ilham veren Avukat Feyza Nur Osmic kardeşimizin “İsrail bir insan olsa onu hangi suçlardan yargılamamız gerekir?” sorusundan hareket ederek bulduğu suç sayısı kabaca elli dört.
Yani şu: Bir insan olsa (Türk Ceza Kanunu’nda idam cezası olmadığı için) en hafif cezası sekiz bin falan kez ağırlaştırılmış müebbet olacak İsrail, 136 gündür elini kolunu sallaya sallaya, üstelik başına hiçbir şey gelmeyeceğinden yüzde yüz emin bir şekilde dünya isimli bu mahallenin Filistin isimli semtinin Gazze isimli sokağında 30 bini aşkın insan katletti!
Meseleyi buradan ve bu şekilde düşünüp kurguladığımızda, yani İsrail’i durdurulması gereken bir suçlu insan olarak hayal ettiğimizde birkaç şey birden netleşiyor.
Mahallenin güçlü abileri o suçluyu durdurmak için hiçbir şey yapmaz, hatta o suçluyu suçlarını işlerken korurken mahallenin “bir şey yapmalı” diyen ama hiçbir şey yapmayan bazı başka abilerinin de varlığı netleşiyor mesela.
Suçlu, mahallenin bir yerinde elini kolunu sallaya sallaya dolaşırken evinin lambalarını söndürüp kapısını sürgüleyerek bu suçlunun kendisine tebelleş olmayacağını düşünen bazılarının komikliği netleşiyor mesela.
Dünyanın Gazze sokağına çok yakın başka sokaklarda sayısı bir milyona yaklaşan insanı katleden bir başka suçlunun, bu diğer suçluya “bak oğlum, bitiririm seni” diyerek ısırmayacak köpek gibi havladığı ayan beyan netleşiyor mesela.
Bütün bu olan biteni görüp, olan bitene dayanamayan ve “hiç olmazsa bu suçlunun suçluluğunu haykırayım dünyaya” diyenin, “hiç olmazsa bu suçlunun kontrolündeki ürünleri almayayım da haraç vererek işini kolaylaştırmayayım” diyenin samimiyeti de netleşiyor mesela.
Bu samimi gayretlere karşı “bu işler böyle olmaz” diyerek klavye delikanlılığından öteye geçemeyen bazı satılmışların, bazı kandırılmışların sakilliği de netleşiyor mesela.
Bütün bu netleşmeler arasında Gazze ölüyor. Gazze ile birlikte “insanlığın ortak değeri” diyebileceğimiz her şey ölüyor.
Dolayısıyla bu bir ihbar yazısıdır. Ya adına dünya dediğimiz mahalle yıkılıp, yok olup gidecek yahut İsrail isimli suçluyu cehennemin dibine yollamanın bir yolunu bulacak dünya mahallesinin sakinleri. Bunun başka bir
yolu kalmadı.
Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.
İsmail bey ağzınıza yüreğinize sağlık yani ihbarınızı Allah kabul ettik ama bu Avrupa devletlerinin atanmışlarını ne yapacağız adamlar Avrupa'nın atanmış Avrupa'nın çıkar ve menfaatlarından başka bir şey düşünemiyorlar ne halklarının çıkarını ne devletlerinin çıkardığını düşünüyorlar �slam ülkeleri dersen onu keza gelişmemiş Hakan almamış teknolojisi olmayan bir ülkeler ne yapacağız biz böyle kime dur diyeceğiz nasıl dur diyeceğiz bu katil Amerika'ya dünyanın eşkiyası
//
Bir ‘Aşağılık Ülkeler Piramidi’ çizecek olursak tepede tek gözlü yahudi ABD, hemen altında İngiltere, Fransa, Almanya, sonra diğer batı ülkeleri ve ardından Asya’daki büyük ve küçük melunlar gelir. Küfür tek millet olduğu için o piramide ‘Küfür Piramidi’ de diyebiliriz, daha kısaca ‘Piramid’ diyelim bu yapıya. Küffar demiyorum, çünkü tarih boyunca küffar ile olan mücadelemizde bazı insânî ilkelerin küffarın tüm namertliğine rağmen yer yer devam ettiğini görebiliyorduk. Şimdi ise küffarın tüm insânî ahlâki ilkelerden feragat ettiğine şahidiz. Belki böyle ilkeleri hiç tanımıyorlar ve biz onlardan bilmedikleri bir şey bekliyoruz. Bu ilkesizlik özelliğini taşıyan, tek millet, tek devlet olan küffara başka isim vermek gerek. Yukarıdaki anlamıyla, yani küffarın kendi içerisinde hiyerarşik bir yapıya sahip olması ve ortak özellikleri ilkesizlik olması hasebiyle, bu yapıya ‘Piramid’ demek uygun olur. Firavunları çağrıştırması açısından da isabetlidir. İyi ve kötü, batıl ile hakkın ayrımı açısından da yeni isme ihtiyaç var. Küffarın arka planında hrıstiyanlık ve yahudilik bulunurken, bükünki küffarın arkaplanında insânî ve dîni düşünceden berî olan bir değersizlik ve ilkesizlik yer almıştır. Küffarı bu yönden yeniden tanımlamamız gerekiyor. Dolayısıyla yeniden isimlendirilmelidir. İnsanoğlunun kötüye ve bâtıla tâbi olmuş kısmının bir simgesi olarak da ‘Piramid’ müsaittir. İşte bu Piramid, fırsat kollayıp İslam toprağı olan Filistin’de ileride yeni bir haçlı devletine dönüştürüp büyütmek istediği bir üs kurdu. Kurup işlettiği bu üs, İsrail isimli devasa bir terör kampıdır. Piramit, artık yeterince hazırlık yaptığına ve güç biriktirdiğine inanarak İsrail terör üssüne bir kaç ay önce büyük taarruzun ilk aşamasını başlatmak üzere emir verdi. Kamp içinde rehine tutulan tüm Filistinlileri oradan sürülmelerini, gitmeyenlerin öldürülmesine dair emir verdi. Bundan sonra karşılaştığımız vahşet, 80 yıl evvel Alman devletinin gaz odalarıyla sergilediği yeni tür sınırsız vahşeti hatırlatıyor. Piramid’in şimdi Gazze’de bize karşı başlattığı vahşetin ileride, tarihte küffarın insanlara uyguladığı vahşetin ötesinde, çok farklı boyutta olacağına dair bir işaretidir. Piramid, yaklaşık 10 yıldan beri bilgisayar, internet ve akıllı telefon vasıtasıyla bizden yoğun miktarda veri topluyor. Bu verilerin analizi, şimdi Filistin’de olduğu gibi, Piramidin en ileri hamlelerine karşı bile Müslüman topluluklarından herhangi bir engel teşkil edebilecek fiilî mukavemetin gelmeyeceğini gösterdi. Yani yolunun açık olduğunu öğrendi. Piramid, bizim şu anki mantıksız yakınmalar sarmalında bocalamaktan öteye gidemeyeceğimizden emin oldu ve Hamas’ın saldırısı vesilesiyle harekete geçti. Ama belli ki, bir vesile yada bahaneye de ihtiyacı yoktu. Sebepsiz yere bugünden yarına aynı saldırıyı, aynı vahşeti sergileseydi, bizim tepkimiz şimdikinden farklı olmayacaktı. Neden olmadı ve olmayacak da? Bunun cevabını bilenler bilmeyenlere söylesin.
👍Süper Anlattın Kardeşşş , Kalemine Sağlık ...
Evet, İsrail yıkılamıyorsa Dünya yıkılsın. Artık tahammül edecek vicdanımız kalmadı.
Allah hepimizi bu sebeple hesaba çekecek Bu cinayetler,tecavüzler,gasplar,yağmalar işlenirken sen ne yapıyordun diye. .Herkes kendi cezabını hazırlasın yüce mahkemeye.
Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.
Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.