Bir konudaki yargım değişsin çok istiyorum. İnanın istiyorum. Ama ne yazık ki değişeceği yerde daha da pekişiyor. Daha da kemikleşiyor: Kamalist eğitimin tornasından geçmiş seküler cehalet dünyanın en sert cehaletidir ve sahibine her konuda dilediği gibi konuşma hakkı verir. Gereksiz bir özgüvenle cahil cesaretinin karışıp arşıâlâya çıktığı bu “tutulma” hali kilometrelerce süren bir “zır cahillik” oluşturur ve evet bu cehalet konuştukça önce öfkelenir, ardından konuşan adına utanırsınız.
Yine de “Ataol Behramoğlu cehaleti”ne çoktan razıyım kendi adıma. Zira günün sonunda hiç değilse oturur şiirlerini okur, işi bir şekilde tatlıya bağlarız. Yeni nesil seküler cehalet hiç çekilmiyor, hem de hiç.
Adı Başak Kablan imiş. Youtuber moutuber dedikleri tayfadan. Oturmuş, “hiçten daha az” bildiği bir konuda, dinler konusunda konuşuyor ve lafı derhal başörtüsüne getirip “başörtüsü politiktir” diyerek şaşırtıcı şekilde hakikati ifade ediyor.
Başak Kablan’ı izlerken şöyle düşündüm. “Domatesi kırmızı, biberi yeşil yaratan kurban olduğum Cenab-ı Rabbi’l-Âlemîn, zır cahiller eliyle de dinine dair hakikatlerin ortaya çıkmasını temin edebilir. Çünkü O’nun cilveleri çeşit çeşittir. İşine de akıl sır ermez.”
Çekim yaptığı atmosferin sektörel tabirle “flat” olarak ışıklandırılmasını temin etmiş ki bu da biliyorsunuz youtubeun “görsel politik dili”nin doğal bir sonucu. Hatta sektörün “toplu genel” dediği çerçeveyi tercih ederek, sağ-sol boşluk yerine “fas”tan çekim yapması da politik ama devre yakmayalım durduk yerde. “Arzu nesnesine dönüşen özne ya da youtube çekimlerinin görsel politiği -dijital mecralarda kadının temsili-” başlıklı bir makale yazdırmayın bana. Yusuf Kaplan Hocam varken böyle başlıklar atmak bana düşmez hem.
Kablan’ın kendisine fon olarak seçtiği mekânın duvarında üç adet tablo var. Birbirini tamamlayan bu tablolar “geometrik asimetri” ile lekelendirilmiş “abstract” işler. Bana sorarsanız son derece zevksizler aynı zamanda ama konumuz bu değil. Konumuz, Kandinsky’den Max Bill’e, Yves Klein’dan Jackson Pollock’a değin “abstract sanat akımı”nın 20. yüzyılın en belirgin politik sanat akımlarından biri olması.
Şimdi ben Başak Kablan’a, “giyimin kuşamın, ışıklandırma tercihin, seçtiğin sanat eserin, hepsi ama hepsi politik tercihler. Öyle dolaylı tercihler falan da değil, dümdüz politik tercihler” desem muhtemelen mavi ekrana düşecek. Yormayalım onu boşuna.
Dinler, kültürler, inançlar elbette politiktir ve elbette politik olmak durumundadırlar. Çünkü dinler, kültürler ve inançlar en nihayet “taraf tutmak” zorunluluğu üretirler. Dinin, kültürün, inancın yoksa seni ineklere veririz geviş getirmeleri için. Üstelik imkânsız bir pozisyon, imkânsız bir kimliktir de bu. İçine doğduğun dünya sen istesen de istemesen de seni “politik tercihler yaparak yaşayan biri”ne dönüştürür. “Tercihsizlik” ise yaşadığımız dönemin asıl tercihidir tabii. Bunu da belki sonra konuşuruz bir yazıda.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.