Bosna Hersek’tekiSırp Cumhuriyeti’nin akıl hastası lideri Milorad Dodik, sonunda ağzındaki baklayı tam olarak çıkardı: “Bağımsız ordumuzu kuracağız!”
Dodik zaten bir süredir, “başarısız bir ülke” olarak tanımladığı Bosna Hersek’ten ayrılmak istediklerini, hatta bunu yapmaya giriştiklerinde kendilerini durduracak hiçbir otorite olmadığını falan söylüyordu. Bir zamandır da Dayton Antlaşması gereği üçlü bir başkanlık ve parlamento sistemi ile yönetilen Bosna Hersek Meclisi’ni “çalışamaz hale getirmek için” elinden geleni yapıyordu. En yakın örnek, Bosna ekonomisi için hayati önemdeki turizm sektörü konusunda takındığı “hayır” tavrıydı. Suudi Arabistan ve benzeri zengin Arap ülkelerinden gelecek turistlere vize muafiyeti verilmesine engel olmuştu mesela. Pandeminin yoğunlaştığı zamanlarda ilaçlara erişim konusunda oluşturduğu engeller de aklımızda.
Aslında Dodik, siyaseten her sıkıştığında “ayrılalım” diyerek tansiyonu yükselten ve varlığını öyle sürdüren biri. Bunu biliyoruz. Bunu biliyoruz bilmeye de, “bağımsız ordu kurarız” ve “hiçbir otorite bizi durduramaz” söylemleri yeni ve -nasıl derler- hiç tanıdık olmayan söylemler.
1995 yılında çıkmış Bosna Hersek için travmatik bir geri dönüş demek.
92’de savaş olanca şiddetiyle başladığında bile Boşnakların çoğu “modern(!) dünya”nın olan bitene derhal müdahale edeceğini ve bu akıl tutulmasının bir an önce sonlanacağını düşünüyorlar.
Fakat tabii ki öyle olmuyor.
Şimdi, 1991’den tam 30 yıl sonra Dodik isimli akıl hastası Sırbistan ve Rusya’yı ikna edip bir savaş başlatırsa, o silah patlarsa, Boşnakların elinin armut toplamayacağı aşikâr. Çünkü travmalarıyla yaşıyor olmaları, aynı zamanda hafızalarını da güçlü kılıyor onların.
Dikkat! Boşnaklar, herhangi bir şekilde savaş istemiyorlar, savaştan yana değiller. Hiçbiri ama hiçbiri savaşa “evet” demiyor. Ne var ki bu sefer Dodik, gerçekten gözü karartıp bir savaş çıkartırsa Boşnaklar ne “komşularımız bizi vurmaz” derler, ne de “modern dünya gelip bizi kurtarır” umuduyla beklemeye geçerler.
Bu ne demek biliyorsunuz değil mi? Bu, Boşnakların muhtemelen uzun ve muhtemelen çok kanlı bir savaşın yıkıcılığını yeniden yaşamaları demek.
O yüzden Bosna Hersek’te yapılması gereken iki şey var.
İlki, hiç şüphesiz, herhangi bir savaşın çıkmaması için her yola başvurup her girişimi denemek. Buna, “Dayton Antlaşması” isimli saçma sapan antlaşmanın ortadan kaldırılması dâhil.
İkincisi, bütün dünyaya Boşnakların yalnız olmadığını göstermek için Boşnak halkına ve Bosna Hersek’e her türlü desteği vermek. “Sırpların Sırbistan’ı, Rusya’sı varsa Boşnakların da Türkiye’si ve dünyanın dört bir yanından kendilerine destek veren Müslüman kardeşleri var” cümlesini fiili olarak göstermek.
Bunu kimse istemez tabii ama “savaş çıkarsa ne olur?” sorusu da insanın aklına gelmiyor değil. Savaş çıkarsa elbette çok ama çok yıkıcı sonuçları olur. Ancak 1995’te, elinde hiçbir imkânı ve hiçbir ciddi desteği olmayan kahraman Boşnaklar nasıl “zafer” kazandıysa bu sefer o zaferi daha katmerli şekilde kazanırlar. Buna hiç şüphem yok. Hele Türkiye’nin açık desteğini ve savunma sanayii konusundaki yardımını alırlarsa bu sefer savaş Banya Luka’da değil, Belgrad’da sonlanır.
O yüzden Sırbistan ve Rusya’nın bu akıl hastası Dodik’in önünü açmayacağını, o savaşın çıkmayacağını umuyorum ve fakat “iyimser bir dikkat” öneriyorum herkese. Zaman, Bosna Hersek’in de, Boşnak kardeşlerimizin de yalnız olmadığını tüm dünyaya gösterme zamanı.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.