Türkiye nedir?

04:0023/03/2019, Cumartesi
G: 23/03/2019, Cumartesi
İbrahim Tenekeci

Bazen ve hatta çoğu zaman yaptığımız işin, durduğumuz yerin, yaşadığımız olayların neye tekabül ettiğini kavrayamayız. Dışarıdan bakmak bu yüzden kıymetlidir.Bugün Irak ve Suriye topraklarında neredeyse her ırktan asker var. İşgalciler ve sözde yöneticiler sadece Türklerin varlığından rahatsız oluyor. Neden? Türkiye adalet ve merhamet demektir. İyiliğin ve şefkatin elidir. Bütün bunlar zalimler için ‘kötü emsal’ teşkil eder.Buna karşılık, nereye gidiyor olsak, orada halkın sevgisi ve ilgisiyle karşılanıyoruz.

Bazen ve hatta çoğu zaman yaptığımız işin, durduğumuz yerin, yaşadığımız olayların neye tekabül ettiğini kavrayamayız. Dışarıdan bakmak bu yüzden kıymetlidir.



Bugün Irak ve Suriye topraklarında neredeyse her ırktan asker var. İşgalciler ve sözde yöneticiler sadece Türklerin varlığından rahatsız oluyor. Neden? Türkiye adalet ve merhamet demektir. İyiliğin ve şefkatin elidir. Bütün bunlar zalimler için ‘kötü emsal’ teşkil eder.

Buna karşılık, nereye gidiyor olsak, orada halkın sevgisi ve ilgisiyle karşılanıyoruz. Oraya bizimle beraber huzur da geliyor. Kargaşadan beslenenlerin huzursuz olması bundandır.

İlk gençlik yıllarından itibaren hayalini kurduğumuz Türkiye fikri, milletin ümmetten haberdar olmasıydı. Çünkü burası hilafet makamının son temsilcisiydi. Şimdi ne durumdayız? Gelinen noktayı görmek için birkaç resmi ve sivil kuruluşumuzun icraatlarına bakmak yeterlidir.

Gücümüzün yetmediği konular, elimizin uzanamadığı yerler elbette var. Endülüs’ün düşüşü ve Müslüman kıyımı, Osmanlı’nın en kuvvetli dönemine denk gelmemiş midir?

Kişi başına düşen millî gelir hesabına göre, insanî yardımda dünya birincisiyiz. Yoksulluğun pençesindeki Afrika’da hastane kuruyor, su kuyusu açıyoruz. Üstelik bunları menfaatten uzak duygularla yapıyoruz. Ülkemizdeki muhacirlerin sayısı milyonları aşıyor. Hepsi başımızın tacıdır.

Öte yandan şöyle bir şey oluyor: Ana muhalefet partisinin lideri, her fırsatta ‘ülkemizde yatağa aç giren çocuklardan’ bahsediyor. Nedir bu? Nasıl bir projenin dilidir?

Hayalini kurduğumuz Türkiye, İslam âlemini ilgilendiren konularda pasif gözlemci değil, ön saflarda aktif katılımcı olacaktı. Artık bu aşamaya gelmiş bulunuyoruz. Kudüs davasını en yüksek şekilde kim dillendiriyor? Mısır’daki mezalime hâlâ kim itiraz ediyor? Arakan’da yaşanan soykırımı kim dünya gündemine taşıyor? Sorular ve cevaplar bu şekilde uzayıp gidiyor. Son olarak Pakistan-Hindistan geriliminin azaltılması için harcanan olağanüstü çaba. Gönül isterdi ki listeye Uygur Türklerini de ekleyelim. Evet, yukarıda dediğimiz gibi, gücümüzün yetmediği konular, durumlar…
Doğu Türkistan, maalesef çağımızın Endülüs’ü olmuştur.

Yirmi yıl öncesine kadar kendimizle ve kardeşlerimizle ilgili haberleri batı kaynaklarından alıyorduk. Onların servis ettiği yanlı ve yanlış bilgilerle yetiniyorduk. Hayalini kurduğumuz Türkiye, kendi sesiyle konuşacaktı. Gelişmeleri dolaylı değil, doğrudan ve yerinde takip edecekti. Akademisyen, yazar ve editörlerimiz milletin ve ümmetin penceresinden bakacaktı. İşte bu noktaya gelmiş görünüyoruz. Birbirinden kıymetli dış politika yazarlarımız, editörlerimiz, akademisyenlerimiz, televizyon kanallarımız ve internet sitelerimiz var. Çeyrek asır öncesinin dış politika yazarlarına ve sayfalarına bakmak, gelinen yeri gayet net anlatacaktır.

Hayalimizdeki Türkiye, millî bir orduya sahip olacaktı. Kendi silahlarını üretmeye gayret edecekti. Terörle mücadele için kiralanan ve kontrolü dışarıda olan insansız hava araçları nedeniyle kaç askerimizin şehitlik mertebesine yükseldiğini çok iyi biliyoruz. Çünkü sıcak bilgiyi bizden kaçırıyorlardı. Bugün ise kendi tankımızı, topumuzu, tüfeğimizi, savaş gemimizi yapabilecek seviyedeyiz.
Türkiye’nin kara ve hava savunmasını tahkim etmeye çalışması, kimleri rahatsız ve tedirgin ediyor?
Evvela bize ‘dost ve müttefik’ diye takdim edilenleri. Yeri gelmişken, küçük ama önemli bir ayrıntıyı da paylaşmak isterim: Sayın Hulusi Akar’ın Necip Fazıl’ın şiirlerini ezberden okuduğuna bizzat şahit oldum.
Yazımızın başlığı kısa bir sorudan oluşuyor. Cevap:
Türkiye, hızla gerçek anlamına kavuşuyor.
Hata yapılmıyor mu? Yapılıyor. Eksikler var mı? Çok. Fakat bunlar doğru yolda olmadığımız manasına gelmiyor.
Dünya tarihinde ve batı zihninde neye karşılık geldiğimizi yeniden hatırladık.
Bosna’da soykırım yapanlar, Türklerden intikam aldıklarını söylüyordu. Yeni Zelanda’daki cami katliamının canisi de benzer bir düşüncenin içinde. Bunlara benzer onlarca örnek, zayıf düştüğümüzde başımıza nelerin gelebileceği hakkında bir fikir veriyor.
#Türkiye
#İyilik
#Şefkat
#Afrika
#Kudüs
#Arakan