İbrahim Karagül için

04:0014/04/2018, Saturday
G: 14/04/2018, Saturday
İbrahim Tenekeci

İbrahim Karagül’ün ilk birkaç yazısını okuduktan sonra ‘bu isme dikkat’ diye yazmıştım. Hâlâ aynı yerdeyim. Yirmi yıl oldu, oluyor.Karagül, dış haberler editörlüğü de yapmıştır. Vazifesi sırasında birinci başarısı, İslâm âlemiyle ilgili gelişmelere dışardan değil, içerden bakması olmuştur. Bu mesele mühim. Hayli uzun bir zaman, kardeşlerimiz hakkındaki haberleri yabancı ajanslardan takip ettik. Kullandığımız birçok kavram batı dünyası tarafından üretilmişti. Radikal İslâm gibi. Günümüzde bu akış

İbrahim Karagül’ün ilk birkaç yazısını okuduktan sonra ‘bu isme dikkat’ diye yazmıştım. Hâlâ aynı yerdeyim. Yirmi yıl oldu, oluyor.

Karagül, dış haberler editörlüğü de yapmıştır. Vazifesi sırasında birinci başarısı, İslâm âlemiyle ilgili gelişmelere dışardan değil, içerden bakması olmuştur. Bu mesele mühim. Hayli uzun bir zaman, kardeşlerimiz hakkındaki haberleri yabancı ajanslardan takip ettik. Kullandığımız birçok kavram batı dünyası tarafından üretilmişti. Radikal İslâm gibi. Günümüzde bu akış büyük ölçüde değişmiştir.



İbrahim Karagül’ün yirmi yıllık çabasının özünü bir kitap olarak elimizde tutuyoruz: Tanklar Kâbe’ye Dayanmadan. (Ketebe Yayınları, Mart 2018.)

Gazete yazılarının kaderi çoğunlukla aynıdır. Günlerinde kalır, uzun ömürlü olamaz, yarını pek göremezler. Kayıt düşmek, şahitlik etmek ise başkadır. Yazılar dönemini yansıtan önemli bir vesikaya dönüşürler.

İşte: Daha önce okuduğum yazıları kitap hacminde yeniden okuyorum. Eskimemişler. Sıcaklığını koruyorlar.

İbrahim Karagül’ün yazılarında tekrar ifadelere sık rastlıyoruz. Fakat buna, kendini tekrar etmek diyemeyiz. Coğrafyamızda benzer olaylar ve aynı oyunlar sürekli tekerrür ediyor. Bütün mesele bu. Kimi kavram ve kalıpları fazla kullanmak, konuyu pekiştirmek gayesi taşır. Altını belirgin bir şekilde çizmiş oluruz.

***

Son beş yıldır tarihin dönüşüne şahitlik ediyoruz. Millet ve memleket olarak esaslı bir mücadele veriyoruz. Adımlarımız, kararlarımız sadece bizi ilgilendirmiyor. Evimizi, kardeşlerimizi ve onurumuzu korumanın derdindeyiz. Dert söyletir, yazdırır ve yaptırır.

İbrahim Karagül’ün yazıları mensubiyet duygusundan ve mesuliyet kaygısından doğuyor. Yerli bir eda, millî bir duruş.

İslâm coğrafyasının harp sahasına döndüğü, parçalandığı, mazlumların ve haksızlıkların arttığı, zalimin maalesef öne geçtiği bir dönemdeyiz. Bu gidişatı durdurabilecek tek ülke Türkiye’dir. İbrahim Karagül, vatanımızın maruz kaldığı operasyonlara tam da buradan ve en doğru yerden bakıyor.

***

Yenilgi yetimdir, kimsesizdir. Galibiyetin sahibi ise çok olur.

Bugün sayısız kimse Afrin zaferini konuşuyor, yazıyor. İbrahim Karagül’ün bir buçuk yıl önceki yazısından birkaç cümle alalım. Özetle: “Afrin’den yarma harekâtı yapılmalıdır. Bu bazılarına oldukça korkutucu gelebilir, savaş çığırtkanlığı gibi görülebilir. Ama en geç bir yıl içinde bunun ne büyük zorunluluk olacağı, yapılmaması halinde Türkiye’ye çok ağır maliyetler getireceği düşünülmelidir.” (Sayfa 111) Buna benzer başka örnekler de verilebilir. İbrahim Karagül tehlikeyi seziyor, gelmek üzere olanı görüyor ve uyarısını yapıyor. Mümin basireti diye bir hâl ve hakikat vardır.

Karagül, Suriye ile yeni dünya savaşını beraber kullandığında, birçok insan ‘o kadar da değil’ demişti. Şimdi nereye, hangi aşamaya geldik? Evet, feraset.

Buradan devam edelim. Halep - Musul hattında yaşanan en küçük bir olumsuzluk bile ülkemizi derinden etkiliyor. Bu neden böyle? Her şeyden evvel doğal sınırlardan bahsedebiliriz. Buna sadece topraklar değil, insanlar da dâhildir. Kitaptan: “Musul - Halep çizgisi, Türkiye’nin geleceğini koruma çizgisidir.” (99)

Türkiye Cumhuriyeti Devleti, son zamanlarda bir savunma hattı inşa ediyor. Irak’ın kuzeyinden İdlib’e kadar. Askerî üsler kuruluyor. Karagül üç yıl önce şöyle yazmıştı: “Savunma hattınızı sınırlarınızda kurmayın. Sınırlarınızda kuruyorsanız eğer, savaşı kendi topraklarınızda kabul etmiş olursunuz.” (91)

İbrahim Karagül, devlet aklının millî hale gelmesine kıymetli katkılar yapan bir isimdir.

Birkaç yıldır en çok kullanılan / konuşulan kelime, kavram ve konular hangileridir? Beka meselesi, istiklâl ve istikbal mücadelesi, ülkemizin kuşatılması, sünni direncin zayıflatılması, mezhepler üzerinden müslümanların birbirine düşürülmesi, ihanetin boyutları, dost bildiklerimizin düşmanlıkları.

Tanklar Kâbe’ye Dayanmadan, yaşadığımız günleri iyi anlayan ve anlatan bir yazarın kitabıdır.

#İbrahim Karagül
#Tanklar Kâbe’ye Dayanmadan