Bütünlüğü korumaktan yanayız

04:0020/06/2018, Çarşamba
G: 20/06/2018, Çarşamba
İbrahim Tenekeci

Halep vilayeti sınırları içindeki postanelere çalışıyorum. 1865 ile 1918 yılları arası. İlk dantelli pullarımızın kullanılmaya başladığı tarihten Birinci Cihan Harbi’nin sonuna kadar.Andırın, Antakya, Antep, Bab, Birecik, Cedide, Cerablus, Elbistan, Göksun, Harim, İdlib, İskenderun, Kilis, Maarra, Maraş, Menbiç, Nizip, Pazarcık, Rumkale, Süveyda. Böylece Halep vilayetinin sınırları da ortaya çıkmış oluyor.Bize “neden oralarla bu kadar ilgileniyorsunuz” diye soruyorlar. İlgilenmekten ziyade, kayıtsız

Halep vilayeti sınırları içindeki postanelere çalışıyorum. 1865 ile 1918 yılları arası. İlk dantelli pullarımızın kullanılmaya başladığı tarihten Birinci Cihan Harbi’nin sonuna kadar.

Andırın, Antakya, Antep, Bab, Birecik, Cedide, Cerablus, Elbistan, Göksun, Harim, İdlib, İskenderun, Kilis, Maarra, Maraş, Menbiç, Nizip, Pazarcık, Rumkale, Süveyda. Böylece Halep vilayetinin sınırları da ortaya çıkmış oluyor.



Bize “neden oralarla bu kadar ilgileniyorsunuz” diye soruyorlar. İlgilenmekten ziyade, kayıtsız kalamıyoruz. Çünkü aynı coğrafyadan ve benzer insanlardan bahsediyoruz.

Sınır diye çizilen şey, tarihin ve hakikatin kendisine aykırıdır. Galip devletler adeta bir insanı ortadan ikiye bölmüşler. Elmayı değil, insanı. İşte bu yüzden Halep, İdlib, Menbiç yahut Cerablus’ta yaşanan her olay memleketimizi derinden etkiliyor. “Bize ne” diyemiyoruz.

Aynı parçalanmışlık Musul vilayeti için de geçerlidir. Erbil, Kerkük, Sincar, Süleymaniye, Telafer veya Tuzhurmatu. Dönüp bakmadan edebiliyor muyuz? Oralar ile buralar arasında kayda değer bir fark var mıdır? Telafer’de yaşanan bir hadise, Erbil’de alınan bir karar, Sincar’da oluşan bir boşluk, bizi nasıl da yakından ilgilendiriyor.

Artık bunları daha iyi biliyoruz. Anadolu’nun savunmasının niçin Menbiç veya Sincar’dan başlaması gerektiğini öğrendik. Mevcut durum, ülkemizi savunmasız ve eksik bırakmak için kurgulanmış sanki.

“Türkiye istekli bir dış politika takip etmelidir” derken, biraz da bu vaziyete işaret ediyoruz.

Altını çizmemiz, özenle belirtmemiz gereken bir diğer husus da şudur: Bütün bu beldelerin sakinleri, bir musibetle, zulümle karşılaştıkları zaman kurtarıcı olarak nereye bakıyor, kurtulmak için hangi adrese gidiyorlar? Ülkemize düşmanlık edenler için bile bu böyledir. Evet, ortak kader.

***

Türkiye yeniden kendine geliyor. Tarihine uygun bağımsız adımlar atıyor, atabiliyor. Yüz yıllık oyunu bozmaya yönelik hamleler yapıyor. Bunun elbette bir maliyeti, bedeli var. Birilerine rahatsızlık da veriyor, versin. Komşu olmasa da konu bellidir.

Bu yürüyüşün aksamadan, akamete uğramadan devam etmesi gerekiyor. Tamama ermedi daha.

Seksen yıl aradan sonra, belki de ilk kez devlette ve millette bir bütünlük fikri oluştu. Buna coğrafi bütünlük düşüncesi de dâhildir. Biz bu bütünlüğün korunması ve sürdürülmesinden yanayız.

2018’in özel bir anlamı var. O büyük yenilgimizin ve acı kaybımızın yüzüncü yılı. Yıkmak üzerine kurulu ittifaklardan bunun neye karşılık geldiğini anlamalarını beklemiyoruz.

Kendi hasedini, hırsını ve şahsi menfaatini ‘hakikat’ olarak takdim edenlerden uzak duruyoruz, durmalıyız.

Bir insana olan husumetleri yüzünden adalet ve hakkaniyetten ayrı düşenlerin berisindeyiz.

Kişisel ikbali için kitleleri yanıltan ve ayrışmaya sebebiyet veren kim varsa, onun karşısındayız. Kutuplaşmaktan şikâyet edenler de yine bunlardır.

Kazanmak değil de kaybettirmek için yola çıkanların yoldaşı olamayız.

24 Haziran günü, bütün bunları aklımızda tutarak tercihimizi yapacağız.

#Türkiye
#Suriye