Başkalarını karalamak, bizi daha beyaz yapmaz

04:0021/04/2018, Cumartesi
G: 21/04/2018, Cumartesi
İbrahim Tenekeci

Erken seçim kararı alındı. Yeniden tarihi günlerin içindeyiz.Ülkemizde yapılan her seçim hayatî öneme sahiptir. Bunun birçok nedeni var elbette. Türkiye’nin stratejik konumu, toplumun durumu, bağımsızlık çabası, dışardan yönlendirilmeye müsait grupların varlığı vs.Fikrî olarak ortadan ikiye bölünmüş bir toplumda yaşıyoruz. Ayrı dünyaların mensupları gibiyiz. Misal: Seçimi iktidarda olanlar değil de olmayanlar kazandığı vakit, mevcut dış politikamız tam tersi istikamette değişebilir. “Türkiye mazlumların,

Erken seçim kararı alındı. Yeniden tarihi günlerin içindeyiz.

Ülkemizde yapılan her seçim hayatî öneme sahiptir. Bunun birçok nedeni var elbette. Türkiye’nin stratejik konumu, toplumun durumu, bağımsızlık çabası, dışardan yönlendirilmeye müsait grupların varlığı vs.


Fikrî olarak ortadan ikiye bölünmüş bir toplumda yaşıyoruz. Ayrı dünyaların mensupları gibiyiz. Misal: Seçimi iktidarda olanlar değil de olmayanlar kazandığı vakit, mevcut dış politikamız tam tersi istikamette değişebilir. “Türkiye mazlumların, darda kalanların, zorda olanların yurdudur” diyebilecek miyiz?

Erken seçim kararı açıklanır açıklanmaz, sosyal medya olumsuz mânada hareketlendi. Niyet okuma ve haddini bildirme sezonu açıldı.

Herhangi bir konuda kanaat belirtmek, her geçen gün daha zor hale geliyor. Bekliyorlar.

Bizim gibi düşünmüyor, konuşmuyor, yazmıyor diye insanlara kızamayız. Onları rencide etmek gibi bir yola giremeyiz. Usûlü ve uslübu korumak kaydıyla itiraz edebilir, eleştiri getirebiliriz. Buna kimsenin diyeceği olmaz.

“Ölmek istemeyeceğin yerde bulunma” nasihatini aklımızda tutarak devam edelim: Bir insana, onunla karşılaştığımız zaman mahcup olacağımız, pişmanlık duyacağımız sözler söylemeyelim. Kul hakkının hayatın her anını ve alanını kapsadığını unutmayalım. Sosyal medyada yaptıklarımız ve yazdıklarımız, hesap gününden muaf değildir.

Seküler düşünce yapısına sahip olanları bilemeyiz. Sözümüz öncelikle kendimize. Bizim dünya görüşümüz, evvela ahiret hayatıyla ilgilidir.

Bilal Kemikli hocamız, “birbirimizi mağlup etme amaçlı bir din dili geliştiriyoruz” diyor. Bu dili maalesef çoğaltmak değil, azaltmak için kullanıyoruz.

***

Geride kalmanın, istediği yerde olamamanın acısıyla adım atılmaz, siyaset yapılmaz. Bu yol bizi hakikatli bir yere götürmez. Haset ile rahmet bir araya gelmez.

Siyasi gerilim ve rekabet her ülkede olur. Fakat memleketimizde yaşanan daha başka bir şey. Ben olamıyorsam o da olamasın. Ben yapamıyorsam bir başkası da yapamasın. Gerginliğin ve düşmanlığın ana kaynağı bu gibi geliyor bana.

Şahsi hırsımızı, kişisel ihtirasımızı ve birilerine olan öfkemizi, ‘milletin iyiliği’ söylemiyle takdim edemeyiz. Bu davranış, geri dönüşümü imkânsız sonuçlara yol açabiliyor. Yapacağımız asıl iyilik, kenara çekilmek olacaktır.

Her konuda sürekli konuşanlar, esasında söyleyecek sözü olmayanlardır. Dikkat buyrunuz, ‘fikir beyan edenler’ demedim.

Bir gönüle dokunmak ile laf dokundurmak arasındaki farkı anlatmaya kelimeler yetmez. Biri yapıcı, diğeri yıkıcıdır.

Şu zamana kadar kaç tane seçim gördük, hatırlamıyoruz bile. Geliyor ve geçiyorlar. Kalan ne oluyor?

İşte bunu düşünerek yazalım, konuşalım. Hakaret, iftira, haysiyetle oynama gibi yollara sapmayalım. Adı üstünde, sapmak.

Demiştik, tekrar diyelim: Başkalarını karalamak, bizi daha beyaz yapmaz.

Devam edeceğiz inşallah.

#İnsan
#Tartışma
#Toplum