24 Haziran Türkiye için yeni bağımsızlık ilanıdır. Yeni bir güç yükselişinin, 21. yüzyıl Türkiye’sinin dünyaya duyurulmasıdır. Artık bileği bükülemeyecek, yan gözle bakılamayacak bir ülkenin küresel sahneye çıkma tarihidir.
Milletimizin bin yıldır bu coğrafyada tarih yapan iradesinin bütün küresel ölçekli müdahalelere karşı bir kez daha zafer kazanmasıdır. Haçlı Savaşları’na karşı, Moğol istilasına karşı, Birinci Dünya Savaşı ve istilasına karşı “acımasız direniş” örneklerini bütün coğrafyaya yayan milletimizin bir kez daha aynı diriliş ruhunu harekete geçirmesidir. O siyasi genetiğin, yeniden büyük ülke inşa etmek için, yeniden coğrafya inşa etmek için olağanüstü bir kararlılıkla bugüne taşınmasıdır.
24 Haziran, 20. yüzyıl boyunca devam eden himaye döneminin sona ermesidir. Türkiye’ye kendi stratejik çıkarları çerçevesinde değer verenlerin bu imkânlarının ellerinden alınmasıdır. Bu ülkenin stratejik değer tanımının kendi hesaplarına, çıkarlarına, kimliğine, geçmişine ve geleceğine göre yeniden biçimlendirilmesidir.
Ülkemizi on yıllarca kendi sınırlarının jandarması yapanların o savunma kalkanlarının çökmesidir. Bu ülkenin savunma hatlarının ilk kez kendi vatan eksenine göre yeniden tanımlamasıdır.
Bu ülkenin iç siyasi dizaynının, toplumsal dayanışmasının, istihbaratının askeri ve sivil bürokrasisinin, sermaye yapısının onların etki alanından kurtulmasıdır. Dost görünüp örtülü savaş yürütenlerin, vatansever görünüp çokuluslu cephede yer alanların ifşa olmasıdır.
2023’e kadar Türkiye’yi durdurmanın kapıları kapanmış, imkânları ortadan kaldırılmıştır. Dışarıdan tehditlerle, saldırılarla, örtülü operasyonlarla, ekonomik şantajlarla ya da içerideki 20. yüzyıl boyunca yatırım yapılan nüfuz çevreleriyle, “iç işgalci” yapılarla, “muhafazakâr muhalefet” unsurlarıyla bu ülkeyi yavaşlatmanın, durdurmanın, dize getirmenin, teslim almanın, belli bir eksene hapsetmenin ihtimali kalmamıştır.
Küresel ölçekte yeni güç yapılanmasında Türkiye’nin yeniden doğuşu, yeniden tarih sahnesine yükselişi gerçekleşmektedir. 24 Haziran seçimleri, hiçbir şekilde bir iç politika malzemesi olmamış, işte bu jeopolitik değişimin tercihi olmuştur. Muhalefet blokunun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı ortak hedef seçmesi, yerli bir tercih değil, bu ayrışmayı yönetmek, kontrol altına almak isteyen Atlantik ekseninin onlara gösterdiği bir hedeftir.
Bir dış istihbarat uzantısı olan FETÖ’cüsü, çokuluslu terörün uzantısı olan PKK’lısı, Türkiye’nin kurucu partisiyken etnik ve mezhep eksenli bir cephe partisine dönüştürülen CHP’lisi, bir zamanlar vatansever olanların destek verdiği İYİ Parti’lisi, milli görüş ve muhafazakârlık kimliği ile siyaset yapanlar neden, nasıl, böyle ortak bir hedefte birleşir, neden, nasıl tek bir kişiyi yok etmeye ayarlanır? Neden, nasıl “Türkiye’yi durdurmaya” odaklı Atlantik projelerinin peşine takılır?
Artık ABD için, AB için, bölgemiz için, Asya’nın yükselen güçleri için yeni bir Türkiye vardır. Pazarlıklar, ilişkiler bu yükselen güce göre yeniden ayarlanacaktır. Tarih de, güç de, siyasi genetik de kendi havzasına yerleşmiştir.
Türkiye’nin son yirmi yıldır verdiği mücadele böyle bir aklın mücadelesidir. Yüz yıl sonra yeni bir başlangıç, yeni ve özgür bir tarih yükselişi, küresel iktidar alanına yerleşen bir Türkiye ortaya çıktı. Bu, ertelenemez, durdurulamaz bir süreçti. Bu coğrafyadaki bin yıllık gelişimize bakanlar, benzer durumların daha önce de olduğunu, benzer değişimlerin yaşandığını, belli aralıklarla tarih kırılmasına imza atıldığını, o büyük değişimin sakin, sistemli, akıllıca yaşandığını göreceklerdir.
Türkiye’nin verdiği mücadelenin niteliğini kavrayanlar, bu büyük güç ayrışmasını, güç inşasını da anlayacaklardır. Özellikle Cumhurbaşkanı Erdoğan bu değişimin liderliğini üstlendiği günden bu yana, dışarıdan çok ağır saldırılara maruz kaldık. Terör, darbeler, iç savaştezgâhları, toplumsal bütünlüğü bozacak girişimler, Erdoğan’ı itibarsızlaştırıp milletin gözünden düşürme hatta ortadan kaldırma proje ve planları hep bu yüzden yapılmıştır.
Dış müdahaleler hep yeni bir gücün ortaya çıkışını engellemeye dönüktür. Ama içerideki direnç, içerideki ortaklık hazindir. Terör örgütlerinin, siyasi partilerin, sivil toplum kuruluşlarının, medyanın, iş dünyasının bazı uzantıları, dış müdahalenin içerideki ortakları oldular. Onlar da Türkiye’yi durdurma seferberliğine katıldılar.
Onlar da “iç işgalci”ler olarak aslında Türkiye ile mücadele ettiler.
Aslında o cephe Türkiye karşıtı bir cephe olarak inşa edilmişti. O cephe bin yıllık tarihin içinde yeni köklü dönüşüm projesini, milletimizin büyük meydan okumasını, tarih yükselişini engelleme amacıyla kurulmuştu. Dikkat ederseniz, birileri Türkiye’nin büyümesine, kendini yeniden kurmasına karşı 20. yüzyıl boyunca bağlantılı olduğu yapıları tek bir çatı altında toplayarak son bir hamle yaptı.
Ama bitti… Artık yapabilecekleri hiçbir şey kalmadı. Bundan sonra Türkiye’yi yavaşlatma, durdurma, tekrar rehin alma imkânı olmayacak.
İşte biz buna “Büyük Yürüyüş” diyoruz..
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.