Türkiye Ekseni saldırı altında.. Kaybedeceksiniz!

04:004/02/2021, Perşembe
G: 4/02/2021, Perşembe
İbrahim Karagül

Demokrasi dışıyollar arıyorlar.İttifaklarkuruyorlar.Cephelerinşa ediyorlar. Türkiye’yimahvedecekplanların, senaryoların içindegönüllü veya talimatlaroller üsleniyorlar.Siyasi körlükle, kişisel hırsla, intikam arzularıyla, şehirlerimizi, evlerimizi yangın yerine çevirecek,ülkeyi Suriyeleştirecek adımlar atıyorlar, küçültecek, zayıflatacak hareketlere girişiyorlar.Sokaktan, şiddetten, terörden, iç çatışmadan, nefret dilinden,toplumsal bölünmedenmedetumuyorlar. Milletimizinsinir uçlarıile oynuyor,kutsallarına


Demokrasi dışı
yollar arıyorlar.
İttifaklar
kuruyorlar.
Cepheler
inşa ediyorlar. Türkiye’yi
mahvedecek
planların, senaryoların içinde
gönüllü veya talimatla
roller üsleniyorlar.
Siyasi körlükle, kişisel hırsla, intikam arzularıyla, şehirlerimizi, evlerimizi yangın yerine çevirecek,
ülkeyi Suriyeleştirecek adımlar atıyorlar, küçültecek, zayıflatacak hareketlere girişiyorlar.
Sokaktan, şiddetten, terörden, iç çatışmadan, nefret dilinden,
toplumsal bölünmeden
medet
umuyorlar. Milletimizin
sinir uçları
ile oynuyor,
kutsallarına saldırıyorlar,
ortaya çıkacak manzaranın
kendilerini bile yutacağını
kavrayamıyorlar.

Yabancı, yıpratıcı, yıkıcı.

Meşru
mekanizmaları,
meşru
siyasi yöntemleri,
meşru yolları, kanalları terk ettiler.
Doğru yolu şaşırdılar. Başkalarının senaryoları
na hapsoldular. Türkiye için iyi olan her şeyden uzaklaştılar.
Ülkeyi, milleti, geçmişi ve geleceği eskinin sömürgeci, vesayetçi devletlerinin,
küresel şirketlerin iktidar alanlarına rehin verecek adımlar atıyorlar, oluşumların, eğilimlerin içine giriyorlar.
Kullandıkları siyasi dil, yürüdükleri yol, varmak istedikleri hedef
“Türkiye”nin yolu değil.
Bize ait,
“biz”
kimliği ile sarıldığımız şeyler değil. Yabancı, dışarıdan, yıpratıcı, yıkıcı.

Muhafazakârlıklarını, vatanseverliklerini, milliyetçiliklerini ve sözlerini unuttular.

Muhafazakârlıklarını
unuttular.
Milletçiliklerini
unuttular.
Vatanseverliklerini
unuttular. Bu kimliklerin barındırdığı her şeyi bir kenara ittiler.
Bugüne kadar bu uğurda verdikleri
sözleri
unuttular,
yaptıkları
mücadeleyi, ödedikleri bedelleri
unuttular. Geçmişlerini unuttular. Kendilerine; geleceklerini birilerine rehin verecek, bir yol tutturdular.
Devleti güçlü yapan, milleti bir tutan,
yeni küresel fırtınada Türkiye’ye alan açan,
onu yükselten her şeye saldırıyorlar,
aşındırıyorlar, onu değersizleştiriyorlar.

Yüz yıl sonra yeniden ayağa kalkışımızı sabote ediyorlar.

Anadolu insanının
yüz yıl sonra
yeniden ayağa kalkışını sabote ediyorlar.
Ona güç verecekken, coğrafyada bin yıllık tarihimizde yeni bir sayfa açacakken, bu
sevinci ve coşkuyu birlikte yaşayacakken içeriden vuruyorlar.
Orta Doğu’dan Orta Asya’ya, Orta Afrika’dan Güney Asya’ya bir büyük mucizeyi dalga dalga yayacakken,
dağıtılan ve
yağmalanan bir imparatorluktan sonra
her şeyi birlikte yeniden toplayacakken, yeryüzünde onurla yürüyecekken artık çöküşe geçen eskinin sömürgecileri adına
Türkiye’ye had bildiriyorlar.

Biden’dan sinyal, Pentagon’dan medet, terör baronlarından yardım umuyorlar.

ABD’yi yardıma çağırıyorlar.
Biden yönetiminden
sinyal, Beyaz Saray’dan talimat
bekliyorlar. Pentagon’dan ve onun Suriye ve Irak’taki
terör baronlarından
medet umuyorlar. Onların dost dediğine dost, Türkiye’nin dostça dediğine düşmanca davranıyorlar.
Elli yıldır, PKK üzerinden, diğer terör örgütleri üzerinden Türkiye ile dolaylı savaş yürütenlerin silahlı güçleri ile siyasi ittifaklar kuruyor,
“Türkiyeli” olan her çevreyi, herkesi, her hareketi, her mücadeleyi düşman görüyorlar.
ABD’nin silahlandırdığı terör örgütleri üzerinden Türkiye kaç bin insanını şehit verdi?
Sadece bunu düşünmek bile bir insanın, bir partinin siyasi kimliğini netleştirmek için yeter. Eğer Türkiye için varsanız,
sadece bu ölçü
size yetecektir.

D. Akdeniz’de Fransız, Ege’de Yunan oldular.

Avrupa ülkelerini yardıma çağırıyorlar.
AB’nin bütün kurumlarını, bütün
marjinal çevrelerini
ortak ilân ediyorlar. Tıpkı
Osmanlı’nın son döneminde olduğu gibi,
Avrupa ülkelerinin
büyükelçilikleri üzerinden talimatlar
alıyor,
Avrupa başkentlerinden iktidar devşiriyorlar.
Akdeniz’de Fransa ile yarışıyoruz Fransız oluyorlar.
Afrika’daki açılımda, Fransa bakışıyla Türkiye’yi yargılıyorlar.
Karabağ’da Ermeni ve Avrupacı oluyorlar. Ege’de Yunan ve AB’ci oluyorlar.
Suriye’de
açıktan PKK, gizliden DEAŞ
ve arkasında kim varsa o oluyorlar. Türkiye’nin mücadele ettiği, atılım yaptığı, güçlü ilişkiler kurduğu bütün alanlarda,
karşısında kim varsa onunla
iş tutuyorlar.

İçeridekilerin iktidarı, dışarıdakilerin işgali. Bu dizaynı kim yaptı?

İçeridekilerin iktidar hesaplarıyla dışarıdakilerin Türkiye’yi rehin alma planları nasıl bu kadar örtüşebiliyor? Bu dizaynı kim yaptı? Bu cepheyi kim kurdu?
Türkiye’nin muhalefeti neden milleti, devleti ve ortak geleceğimizi değil de, terör örgütleri ve onların patronlarını ortak görüyor? Böyle bir tehditle, tehlike ile yüz yüzeyiz. Ve bu artık
bir iç politik mesele değil.
20. yüzyılın başında yaşadığımız çözülmeyi bir daha asla yaşamayacağız.
Bu, o kadar büyük bir mücadele ki; yüzyılların geçmişi ile yoğrulup büyük geleceğe hazırlıktır.

Sokakları ve evlerimizi ateşe verecek isyan senaryoları yazıyorlar.

Son
on yılda on deneme yaptılar. Engelledik, yine engelleyeceğiz.
Engellemekle kalmayacak, çok daha güçlü adımlarla ilerleyeceğiz. Dışarıdan talimatla içeriden yürütülen bu savaşın da üstesinden gelinecek.
Bugün
medet umduklarının Türkiye’yi dize getirme gücünden yoksun
olduklarını gördük. Onların büyük güç kavgaları içinde olduğunu, bu kavganın kendilerini
erittiğini
, Türkiye’ye çok geniş güç alanları açtığını, bundan sonra nasıl hareket edileceğini gördük.
Boğaziçi’nden başlayıp bütün üniversitelere, İstanbul’dan başlayıp bütün şehirlere
yaymak istediklerini,
sokakları ve evlerimizi ateşe verecek isyan planlarını
gördük.

Malazgirt’ten beri nöbet tutuyoruz. 2023’e az kaldı…

2023’e kadar, içeriden ve dışarıdan bütün tehditlere karşı nöbette olacağız.
Bu nöbet,
asker ve polisin
değil, bu toprakların hamuruyla yoğrulmuş kim varsa onun nöbetidir. Biz bu nöbeti
Malazgirt’ten beri tutuyoruz.
Anadolu’nun ve coğrafyanın her karış toprağında tuttuk.
Ve biz, yüzyıllardır bu topraklarda
kesintisiz şehit veriyoruz.
ABD’nin, Avrupa’nın ya da bir başka gücün ve onların silahlı örgütlerinin,
Truva atlarının, fonladığı STK ve marjinal çevrelerinin etkisiyle, pervasızlıklarıyla zihnimiz ve direncimiz dağılacak değil.

Baştan kaybettiğiniz bir savaş bu. Bize boyun eğdirme gücünüz yok…

Baştan kaybettikleri bir savaşı yürütüyorlar.
Bu savaş onlara terörü kazandırdı, vesayetçi devletleri kazandırdı ama
Türkiye’yi, milleti, ortak kimliğimizi kaybettirdi.
Türkiye Ekseni’ni kaybettirdi.
Türkiye Ekseni; Haçlı istilalarına direnen akıl ve inançtır.
Coğrafyayı yakıp yıkan
bütün felâketlerden, istilâlardan sonra yeniden toparlanan, büyük yükselişlerin temellerini atan düşünce
dir.
Bu büyüklüğü göremeyenlerin, reddedenlerin, Türkiye’ye yabancılaşanların bize verecekleri ders yoktur.
Bizi hesaba çekme, ele geçirme, kontrol altına alma, tehdit etme imkânı yoktur.
Kendilerinin de, efendilerinin de, arkalarında her kim varsa onların da bize
boyun eğdirme gücü yoktur.
Öyleyse bırakın,
gelin hep birlikte Türkiye’yi daha da güçlendirip hızlandıralım. Unutmayın; artık iç politika konuşmuyoruz.
Artık küresel ölçekte Türkiye’nin güç hesaplaşmasını konuşuyoruz.

Öyleyse safınızı Türkiye’den yana seçin.

#Türkiye Ekseni