Yeni Şafak

Noldu Zayed! Afrin ve Libya’dan sonra Karabağ’da da kaybettin!

01:0023/11/2020, Pazartesi
G: 23/11/2020, Pazartesi
İbrahim Karagül

Arap-İsrail “normalleşmesi”adı altında Basra Körfezi’nden Kızıldeniz’e kadar olan bölgedeTürkiye karşıtı bir eksenkuruldu.Birleşik Arap Amirlikleri(BAE), Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısırrejimi ile İsrail ve ABD’nin dizayn ettiği bu eksen, BAE’li Muhammed bin Zayed ve Suudi VeliahtMuhammed bin Selmanüzerinden pazarlandı.BAE, bölgemizdekiTürkiye düşmanlığının adresihaline getirildi. Muhammed binZayed, coğrafyanın tamamında Türkiye ile savaşa tutuştu.Erdoğan’a ve Türkiye’ye yönelik15 Temmuz saldırısı


Arap-İsrail “normalleşmesi” adı altında Basra Körfezi’nden Kızıldeniz’e kadar olan bölgede Türkiye karşıtı bir eksen kuruldu.
Birleşik Arap Amirlikleri (BAE), Suudi Arabistan, Bahreyn, Mısır rejimi ile İsrail ve ABD’nin dizayn ettiği bu eksen, BAE’li Muhammed bin Zayed ve Suudi Veliaht Muhammed bin Selman üzerinden pazarlandı.
BAE, bölgemizdeki Türkiye düşmanlığının adresi haline getirildi. Muhammed bin Zayed, coğrafyanın tamamında Türkiye ile savaşa tutuştu. Erdoğan’a ve Türkiye’ye yönelik 15 Temmuz saldırısı dâhil, Zayed’in nefretinin ulaşmadığı hiçbir yer olmadı.

Karabağ savaşını aslında o başlattı.

Suriye’nin kuzeyinde o vardı. Libya’da o vardı. Irak’ta PKK ile mücadelenin karşısında o vardı. En son Karabağ’da Ermenistan’ı Azerbaycan’a saldırıya kışkırtan da oydu. Ülkemize yönelik ekonomik saldırıların içinde o da vardı. Türkiye’nin bu cephelerde verdiği mücadelede karşısında hep o ve o eksen vardı.
Zayed, doğrudan ABD, İsrail istihbaratına bağlı çalışıyor, Batı’nın “Türkiye’yi durdurma” planlarının coğrafya ayağını yürütüyor, Arap dünyasını İran’dan sonra Türkiye ile de çatışma alanına sürüyor, bütün bölgeyi İsrail için “normalleştiriyor” ama Arap coğrafyasını yeni çok daha büyük bir çöküşe sürüklüyordu.

Zayed, Suudi Veliahtı istediği gibi kullanıyor.

Zayed, Suudi Veliaht Muhammed bin Selman’ı avucunun içine aldı, onu bir tür “kullanılmış aptal” olarak sahaya sürdü. Böylece S. Arabistan’ın siyasi ve ekonomik gücünü de Türkiye ile savaşa sürdü.
Trump’ın damadı Jared Kushner üzerinden de ABD gücünü kullanıyordu. İki veliaht ve Trump’ın damadı üzerinden bölge dizayn ediliyordu ama asıl işi İsrail istihbaratı yürütüyordu.
Bu eksen; Mısır’da darbe yaptı. Sudan’da darbe yaptı. Libya’da terör devleti kurmaya kalkıştı. Yemen’i korkunç acılara boğdu ve ülkenin bazı bölgelerini işgal etti. Birçok Arap ülkesine, İsrail’le barışmaları için baskılar yaptı, şantajlar yaptı, tehdit etti.

“HAYBER’de Peygamber hata yaptı” diyen, İslâm’la hesaplaşmaya girişen adam!

Bu eksen; Türkiye ve Erdoğan’a karşı bütün terör örgütlerini harekete geçirdi, besledi, büyüttü, Türkiye’ye saldırttı. Sadece Irak ve Suriye’de değil, Türkiye içinde de terör saldırıları yaptırdı.
Bu eksen, İsrail aşırı sağı ve ABD’li şahinlerin “İslâm’la savaş” doktrinini üslendi. “Normalleşme” adına İsrail istihbaratı ellerine ne verdiyse onu uyguladı.
Kudüs’ü İsrail’e sattı, Mekke ve Medine üzerine pazarlıklar yaptı, “Hayber’de Peygamber hata yaptı” dedi ve İsrail’e tazminat ödenmesini istedi. “Kudüs Müslümanların ilk kıblesi değildi” bile diyebildi.
Bu eksen; İslâm medeniyetini, kültürünü, siyasi iddialarını toptan reddediyor, bu iddiaları, mirası savunan herkese savaş açıyor, yeni zulüm düzenleri inşa ediyordu.

Onlara göre Trump “kullanışlı aptal”dı.

Öyle bir bağımlılık gösteriyor, öyle aşağılık uygulamalara imza atıyorlardı ki, Arap coğrafyasını 1. Dünya Savaşı’ndan sonra ikinci kez Batı’ya hediye ediyorlardı. Yeni bir vesayet, sömürge düzeni kuruyorlardı.
Bu eksen; 1. Dünya Savaşı’nda kurulan işgal cephesini yeniden kuruyordu. O dönem İngiliz saflarında duranları bugün ABD, İsrail saflarında topluyordu. O dönem Türkiye ile savaşmışlardı, bugün de cepheyi Türkiye’ye karşı kuruyorlardı.
Trump da onlar için “kullanışlı aptal”dı. İstediklerini en kaba haliyle yaptırıyorlardı. Kudüs’ü İsrail’in başkenti yapma planı Trump’ın bu “aptallığı” üzerine kurgulanmıştı.

Suudi Veliahta “ezik, aptal” diyen adam, S. Arabistan’ı parçalama planları yapıyor.

Ama bu eksen zayıftı, zor tutunuyordu, İsrail tazyikleriyle ayakta duruyordu. Türkiye’ye karşı ayakta kalamaz, Türkiye’yi durduramaz, sınırlayamazdı. Çünkü Türkiye, büyük bir siyasi geleneğin mirasçısıydı, karşısına çıktıkları her yerde onları eziyordu.
Zayed, S. Arabistan’ı parmağında oynatıyor, Suudi Veliaht üzerinden istediğini yaptırıyor ama bir taraftan da Muhammed bin Selman’a güvenmiyor, onu takip ettiriyor, İsrail istihbarat aparatlarıyla dinliyor, ona “aptal, ezik” diyordu.
S. Arabistan, bu eksen için sadece “paravan” olarak kullanıldı. Aslında oyun, Suudi coğrafyası üzerinde kurgulandı. Irak ve Suriye’den sonra ilk yıkım S. Arabistan’da olacaktı. Dağıtılacak ülke orasıydı. Öyle Suudilere dikte edildiği gibi tehdit Türkiye’den ve İran’dan gelmiyordu. Tehdit Muhammed bin Zayed ve İsrail’di. Yıkım oradan gelecekti.

Erdoğan-Kral görüşmesi ne anlama geliyor?

Yumuşama olur mu?

Şimdi Riyad yönetimi bu durumu ne kadar kavrayabilecek göreceğiz. Ancak Trump gittikten sonra Suudilerin, durumun vahametini kavramaları için, bir fırsat oluştu. Veliaht Muhammed bin Selman dizginlenirse, Zayed’in elinden kurtarılırsa, bütün coğrafyayı mahvedecek bir çılgınlığın önüne geçilebilir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’la Suud Kuralı Selman arasında cumartesi günü yapılan telefon konuşması bir fırsat, bir normalleşme oluşturabilir mi? Olmalı… Riyad yönetimi Türkiye’yi düşman bellemeye artık bir son vermeli. Buna Türkiye’den çok kendilerinin ihtiyacı var.

Bekleyip göreceğiz.

Türkiye doğudan kuşatılacaktı.

Hesap buydu.

Bu eksen yürümez.

Ancak BAE-İsrail ekseninin, Zayed’in kontrolsüzlüğünün Riyad tarafından er-geç algılanmasını ummak zorundayız. Yoksa Basra Körfezi ile Kızıldeniz arası büyük bir felâkete tanık olacak.
Bu eksen yürümeyecek. Türkiye karşıtı bu cephe ayakta duramayacak. Çok zayıf, kırılgan ilişkiler üzerine kurulu çünkü. BAE’nin, Zayed’in örtülü hesapları, onun arkasında İsrail ve ABD aşırı sağının örtülü hesapları bir bir ortaya çıkacak.
Zayed’in Türkiye’ye karşı son savaşı Karabağ’da yaşandı. Ermenistan Başbakanı Paşinyan’ı Azerbaycan’a saldırtan oydu. Güney’de, Doğu Akdeniz’de ve Libya’da etkin bir varlık gösteren Türkiye, Doğu’da meşgul edilmek istendi.
Rusya, Fransa, Avrupa ve ABD Ermenistan’a destek verecek, Türkiye köşeye sıkışacak, Suriye, Libya ve Akdeniz’de zor durumda kalacaktı. Hesap buydu.

N’oldu Paşinyan!

N’oldu Zayed?

Tutmadı… Paşinyan da, Zayed de yalnız kaldı. Ve Zayed, Afrin’den, Libya’dan sonra en ağır yenilgisini Karabağ’da aldı.
Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in Paşinyan’a söylediği, Karabağ savaşının sembolik bir sözü var: N’oldu Paşinyan!

Biz de aynı sözü Zayed’e söyleyelim. Çünkü asıl kaybeden o oldu.

N’oldu Zayed!
#Zayed
#Afrin
#Libya
#Karabağ
Yorumlar

Merhaba, sitemizde paylaştığınız yorumlar, diğer kullanıcılar için değerli bir kaynak oluşturur. Lütfen diğer kullanıcılara ve farklı görüşlere saygı gösterin. Kaba, saldırgan, aşağılayıcı veya ayrımcı dil kullanmayın.

Henüz yorum bulunmuyor

İlk yorumu siz yapın.

Kapat

Günün en önemli haberlerini e-posta olarak almak için tıklayın. Buradan üye olun.

Üye olarak Albayrak Medya Grubu sitelerinden elektronik iletişime izin vermiş ve Kullanım Koşullarını ve Gizlilik Pollitikasını kabul etmiş olursunuz.