Artık savunma dönemi bitti.
Bu; Türkiye için de böyle Azerbaycan için de. Türkiye savunmada kalsaydı, Irak’tan, Suriye’den, Doğu Akdeniz’den, Ege’den kuşatma planları gerçek olacak, ardından da saldırılar başlayacaktı.
Azerbaycan savunmada kaldığı müddetçe ne Karabağ kurtarılacak ne de diğer bölgelerdeki işgal sona erecek. Bu yüzden de Bakü yönetiminin, cesur bir karar alıp, Ermeni işgali altındaki bölgelere bakışını değiştirmesi, savaşı Ermenistan’a doğru taşıması gerekiyor. Azerbaycan’ın bunu yapacak gücü de var, haklılığı da.
Ermenistan, 12 Temmuz Tovuz saldırısından sonra dün bir kez daha Azerbaycan köylerine, sivil yerleşim birimlerine saldırdı. Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, BM Genel Kurulu dâhil, birçok platformda, günlerdir, Ermenistan’ın saldırıya hazırlandığına dair dünyayı uyarmaya çalışıyordu. Ve beklenen oldu.
Bir kez daha ateşkes sağlansa bile Ermenistan saldırıları durmayacaktır. Çok yakın bir zamanda yeni bir Ermenistan saldırısı göreceğiz. Dolayısıyla, adaleti sadece uluslararası topluma ihale etmek, sadece kendini savunmak, sadece barış istemek Azerbaycan’a yetmeyecektir.
Ancak hem Aliyev’in son dönemdeki açıklamalarına, yaklaşımlarına, hem Azerbaycan ordusunun daha güçlü inisiyatif alma eğilimlerine bakarsak, “savunma döneminin bittiğinin” Bakü yönetimi tarafından da kabul edildiğini söyleyebiliriz.
Çünkü her saldırıda Azerbaycan ordusu daha da hareketleniyor, karşı saldırılarla mevzilerini güçlendiriyor, gücünü daha da hissettiriyor, Ermeni işgali altındaki bölgeleri adım adım geri alıyor.
Öyleyse yeni bir durum vardır ve Ermenistan-Azerbaycan çatışmalarında güç dengesi değişmektedir. Artık eski Azerbaycan olmayacaktır.
Rusya ve İran’ın şımarttığı Ermenistan istediği gibi Azerbaycan’ı tehdit edemeyecek, baskı altına alamayacak, işgal planları yapamayacaktır.
Ermeni saldırıları Azerbaycan’ın gücünü ortaya çıkarmakta, kendine güvenini artırmaktadır. Böyle devam ederse, Azerbaycan ordusu savunmayı bırakıp topyekûn taarruza geçebilir ve bu da Ermenistan’ın bütün gücünü kırabilir.
Tovuz saldırısından sonra Türkiye ile Azerbaycan’ın yaptığı askeri tatbikatlar, aslında bu gücü ortaya koydu. Denklemi değiştirdi. Bu tatbikatlar milat oldu.
Dünkü saldırıdan sonra Türkiye’nin (Dışişleri Bakanlığı); “Azerbaycan’a desteğimiz tamdır. Azerbaycan nasıl isterse o şekilde yanında olacağız” cümlesi iki anlamda çok kritiktir.
Dünyaya verilen mesaj çok açıktır: Gerekirse çok şeyi göze alacağız. Kafkaslar’daki durumla ilgili mesaj da şudur: Durum o aşamaya gelirse Türkiye Ermenistan’la savaşı bile düşünmüştür.
Çünkü Ermenistan saldırıları sadece Azerbaycan’ı hedef almıyor. Türkiye’yi vuruyor. Irak’tan, Suriye’den, Doğu Akdeniz’den, Ege’den kuşatma planlarını dağıtan Türkiye, Doğu Kapısı’nın kapanmasına, Doğu cephesi açılmasına, oradan da kuşatma hesabı yapılmasına asla müsaade etmeyecektir.
Ermeni saldırıları, Türkiye’nin merkezinde olduğu enerji jeopolitiğini hedef alıyor ve çokuluslu bir senaryonun sinyallerini veriyor. Doğu Akdeniz’deki enerji hesaplaşmaları Güney Kafkaslara taşınıyor.
Ermenistan Türkiye’ye karşı büyük bir hesaplaşmadan ihale alıyor. Kendini cephe yapıyor, patronlarının güvencesini almaya çalışıyor. Irak ve Suriye’deki PKK ve DEAŞ’a yüklenen misyon neyse, Libya’da terör baronu Hafter’e yüklenen misyon neyse Erivan’a yüklenen misyon da odur.
Azerbaycan’ın güçlü olması, Orta Asya-Anadolu, Ortadoğu denkleminde Türkiye’nin de güç haritasını şekillendirecek bir meseledir. Rusya, İran, Fransa ve BAE, Ermenistan üzerinden başlattıkları oyunu sonuçlandırırsa, Türkiye’nin Doğu kapısı tamamen kapanacaktır.
Türkiye; “Terör Koridoru”na müdahale etti ve operasyonlarla, müdahalelerle o harita planını bozdu. Doğu Akdeniz’den, Akdeniz’den, Ege’den çevreleme planlarına kararlı ve sert müdahaleler yapıyor. Libya ve Akdeniz’deki güç mücadelesi bunun göstergesi.
Türkiye, bedeli ne olursa olsun, Doğu’daki bu kuşatma, çevreleme planlarına da müdahale etmek zorundadır ve edecektir.
Tovuz saldırısından sonra yapılan askeri tatbikatlar, gerekirse gerçeğe dönüşecek, Azerbaycan cepheleri Türkiye için de cephe olacaktır.
Azerbaycan’ın gücünü zayıflatmak, Türkiye’nin Doğu kapılarını kapatmak için yeni bir senaryo sahneleniyor. Hazar, Güney Kafkasya, petrol boru hatları, ulaşım koridorları, Azerbaycan’ın direnci, Türkiye’nin gücü bu saldırılarla masaya yatırılıyor.
Daha önce yazmıştım, yine yazayım:
Bu oyun Ermenilerin boyunu aşar. Bu ateş İran’ı da, Kuzey Kafkasya’yı da yakar, Gürcistan’ı istikrarsızlaştırır.
Mesele bir Azeri-Ermeni sınır çatışması değil. Libya’dan Suriye’ye, Hazar’dan Doğu Akdeniz’e, “Türkiye’yi durdurma” projesinden Azerbaycan’a diz çöktürme hesabına çok büyük bir hesabın, çok katılımlı bir oyunun sadece Doğu Cephesi.
Bu yüzden de; Türkiye nefes aldıkça Azerbaycan yalnız bırakılmayacaktır. Ermenistan saldırıları aslında Türkiye’ye yapılıyor. PKK ve DEAŞ üzerinden nasıl saldırı yapılmışsa bu da öyle. Amacı aynı.
Azerbaycan savunması, vatan savunmasıdır. Siyasi kimliğimiz ve bilincimiz budur. Jeopolitik aklımız da, savunma stratejilerimiz de böyledir.
Unutmayın, bizim için vatan çok geniş bir kavramdır!
“Tarih döndü” derken basit bir hamaset yapmıyoruz.
Kafkasya’dan da bir zafer bekliyoruz!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.