Irak’ta, Gara dağında 13 vatandaşımız, bir mağarada kafalarına kurşun sıkılıp şehit edildi.13 insanımız dahaABD’nin verdiği silahlarla,Avrupa ülkelerinin verdiği destekleşehit edildi.Türkiye’ye yönelik,dışarıdan ve içeriden yürütülen saldırılarda, milletimize bir acı daha yaşatıldı.PKK ve diğer terör örgütleri, Batı’nın Türkiye ile savaşının parçasıdır.Artık“terörle mücadele” kavramını bırakalım.Bölgesel ve uluslararası güç hesaplaşmalarında böyle bir kavramın karşılığı kalmadı.Terör bir dış müdahaledir,
Irak’ta, Gara dağında 13 vatandaşımız, bir mağarada kafalarına kurşun sıkılıp şehit edildi.
13 insanımız daha
ABD’nin verdiği silahlarla,
Avrupa ülkelerinin verdiği destekle
Türkiye’ye yönelik,
dışarıdan ve içeriden yürütülen saldırılar
da, milletimize bir acı daha yaşatıldı.
PKK ve diğer terör örgütleri, Batı’nın Türkiye ile savaşının parçasıdır.
Artık
“terörle mücadele” kavramını bırakalım.
Bölgesel ve uluslararası güç hesaplaşmalarında böyle bir kavramın karşılığı kalmadı.
Terör bir dış müdahaledir, ülkemize açık bir saldırıdır.
Bu;
ülkemize yönelik açık bir saldırıdır, bir dış müdahaledir.
Devletler, terör örgütleri ve içeride
bazı siyasi partiler, bu saldırıda birlikte hareket etmektedir.
Saldırının arkasında kimler olduğu, terörün
kimler olduğu, onlara kimlerin
verdiği ortadadır. İçeride teröre kimlerin arka çıktığı,
cesaret verdiği, koruma altına aldığı
ortadadır.
Terörün de, onları içeriden koruyanların da kimlerin talimatları ile hareket ettiği, bu talimatların arkasında yatan büyük hesap da ortadadır. Bu hesap;
Osmanlı’yı yıkan ve yağmalayan hesapla aynıdır.
1071’den beri aralıksız, kesintisiz bu mücadeleyi, savunmayı yürütüyoruz.
Ve biz; Türkiye, Suriye’nin kuzeyinde
de, Irak’ın kuzeyinde de, şehirlerimizde de, sınırlarımızda da, bize karşı kurulan bölgesel cephelerin tamamında da
işte bu savaşı, bu savunmayı, bu mücadeleyi yürütüyoruz.
Bu savunma, bu mücadele;
1071 Malazgirt Zaferi’nden bu yana, Haçlı Savaşları’ndan bu yana,
1453 İstanbul’un fethinden bu yana,
yüzyıllardır aralıksız ve kesintisiz devam eden mücadeledir.
Coğrafyanın tamamında bu mücadelenin
izleri, siyasi tarihin her aşamasında bu hesaplaşmanın hafızası
yaşamaktadır. Türkiye, bugün mücadele verdiği her yerde, bu bilincin taşıyıcısıdır.
Gara şehitleri de, Kudüs şehitleri de aynı yerde. Akıl oyunları satmayın!
Gara’da kafalarına kurşun sıkılarak şehit edilen insanlarımızla İstiklal Savaşı’nda, Çanakkale’de, Haçlılarla mücadelede, Kudüs’te ve Medine savunmasında, Sarıkamış’ta şehit olan insanımız aynıdır.
Kimse bize
süslü cümleler pazarlamasın.
Kimse;
ABD’nin jeopolitik hesaplarını, Avrupa’nın açgözlülüklerini,
kendi siyasi
ve kinlerini
Türkiye’nin çıkarınaymış gibi satmasın, akıl oyunları oynamasın.
“Her an işaret gelebilir” diye bekleyenler; terörün yanında, Türkiye’nin karşısında!
Terörü
diye hesap yapanlar, kınama açıklamaları yapıp
arka kapıdan “pazarlık” yürütenler,
ortaklık kuranlar,
“terör Türkiye’yi istikrarsızlaştırsa da bize alan açılsa”
diye bekleyenler yüzyılların mücadelesine
etmişlerdir.
“Biden yönetimi Türkiye’ye müdahale etse”
diye ellerini ovuşturanlar, arsızca ve pervasızca bu yönde talimat bekleyenler,
“her an bir işaret gelebilir”
diye aralarında yoğun görüşme ve istişare yapıp hazırlananlar, bu büyük mücadelede Türkiye’nin karşısındadır.
Terörün yanındadır. ABD’nin yanındadır.
Avrupalı sömürgecilerin yanındadır. Türkiye karşıtı kim varsa onların yanındadır. Asla Türkiye’nin yanında değildir. Ne söylerlerse söylesinler, riyakârca tutumları, bulundukları cepheyi gizlemeye yetmemektedir.
Bakın adam Türkiye’yi nelerle tehdit ediyor! Bu cümle 50 yılımızı aldı.
Bir siyasi parti lideri (
) şunu söyleyebiliyor:
“Kürt sorunu lafı bugünkü rejimi en fazla rahatsız eden sözdür.”
Rejim kim, Türkiye ne, sen hangi ülkenin siyasi partisisin, Türkiye’yi ne ile tehdit ediyorsun?
ABD, Avrupa ülkeleri
elli yıldır işte bu cümleyi
kuruyor. Onların bu cümlesi yüzünden ülkemiz
on binlere evladını kaybetti.
Zenginliklerini kaybetti. Akıl almaz
mahkûm edildi.
Peki siz,
hangi ülkenin diliyle konuşuyorsunuz?
Türkiye’ye neyin, kimin
yapıyorsunuz? Bunu söyleyebilen bir kişinin saygı duyulacak bir
olabileceğine nasıl inanalım!
Terör ve muhalefet cephesi aynı anda hareketlendi. N’oluyor?
Şu an için,
iki alanda ciddi hareketlenme
var;
PKK ve diğer terör örgütleri, Türkiye’ye saldırı için yeniden hareketlendiriliyor. Boğaziçi
üzerinden yürütülen çalışma da bunun parçası. Suriye’de ve Irak’ta terörü yeniden tırmandıranlar, bunu Türkiye içine taşımak için dikkat çekici bir çalışma yürütüyor.
Türkiye’de iç siyasi muhalefet,
daha önce aynı çatı altında toplanmıştı. Şimdi,
“yeni bir beklenti var gibi” bir anda hareketlendi,
kendi aralarında yoğun temaslar, görüşmeler, hepsinin tek tek
HDP’nin (PKK) ile istişareleri
öne çıkıyor.
İki hareketlenmenin birbirinden bağımsız olduğunu sanmıyorum.
İkisi de; ABD Başkanı Biden’ın, daha göreve gelmeden yaptığı;
“muhalefeti destekleyip Erdoğan’ı devirmeliyiz”
açıklamalarından beslenirken, bunun
düşünüyor ya da bu yönde işaretler alınmış.
Muhalefet de, terör de aynı yerde konum aldı?
Mesele Türkiye olunca hiçbir şey yerel, iç politika ile sınırlı değildir.
Tamamen küresel güç hesaplaşmalarının parçasıdır. On yılda defalarca darbe ve iç savaş deneyenlerin,
le sınırlı kalmadığını, kalmayacağını biliyoruz.
Bu yüzden de,
muhalif siyasi partilerle terör arasında bir ilişki olduğu ortada.
Çünkü iki tarafı da hareketlendirenler aynı. İki tarafın da
küçültme hesapları aynı.
İki taraf da “Türkiye’yi durdurma”ya dönük Batılı büyük projeye göre konum aldılar.
Kınama yetmez. Ortaklık ortada.
Ve
muhalif siyasi partilerin terörle aralarına mesafe koyamadığı, bu yönde ciddi sancılar çektiği,
böyle bir ortamın oluşmasından sonraki toplumsal kargaşa ve dışarıdan desteğe yatırım yaptığı açık.
Terörü kınama açıklamaları yetmez. Durdukları yer, girdikleri angajmanlar, kurdukları ortaklıklar, oluşturulan fotoğraf vesayetçilerin, sömürgecilerin, onların silahlı aparatları terör örgütlerinin yanı.
Asla Türkiye’nin yanında değiller. Türkiye için tek cümle üretmiyorlar. Tek vaatleri yok.
Saadet ve İyi Parti: Terörle oyun kuranlardan uzaklaşmalı.
Özellikle
Saadet Partisi’nin ve İYİ Parti’nin PKK (HDP) ile aralarına mesafe koymaları şart.
Onların patronlarıyla
şart.
onları öyle büyük felaketlere sürükler ki, gün olur
PKK onları insan içine çıkamaz hale getirir.
CHP için böyle bir şey ihtimal olmaktan zaten çıktı. O proje başarılı oldu ve bitti.
CHP artık Türkiye ekseninde olmayacak.
1071’den beri aralıksız yürüttüğü
mücadeleyi çok daha güçlendirecek.
Bırakın içeridekileri, dünya gelse bunu artık durduramaz.
İran sınırından Akdeniz’e harita
çizerlerken
“intihar anlamına gelse bile”
müdahale edin çağrıları yapıyorduk.
O proje tamamlanmalı. Terörü bir kez daha İstanbul sokaklarına taşımak istiyorlar.
Ettik… Başarılı da olduk.
Ancak tamamlanmadı.
yeniden harekete geçmeden
Türkiye bu kuşağı tamamen temizlemeli.
Terör yeniden İstanbul sokaklarına taşınmadan,
Dolmabahçe önlerine gelmeden
bu güvenlik harita tamamlanmalı. Bugün
dışarıdan dayatılan şey, içeride ihalesi dağıtılan şey,
terörü yeniden şehirlere sokaklara taşıma, Türkiye’yi bu yolla dize getirme çalışmasıdır.
Ama asla unutmayın:
Malazgirt’te zafer kazanan, Haçlılar’a direnen,
Anadolu’nun her karış toprağını şehit kanlarıyla sulayan
akıl, bilgelik, siyasi genetik, tarih yürüyüşü
kazanacaktır. Her ne yaparsanız yapın artık geri dönüş mümkün olmayacaktır.
Biz şehitlerimizin acısını çekeriz ama yürürüz. Terör örgütlerini
cesaretlendirenler, onlara alan açanlar,
gizli ortaklık yürütenler, milletin
asla hafife almayın.