Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’ninLibya’ya asker gönderebileceğinisöyledi. Bu açıklama; Akdeniz’de her ülkenin pozisyonunda çok ciddi sarsıntılara neden olacak.Akdeniz haritasını değiştiren, ezberleri bozan, her ülkenin yüzölçümünde değişikliklere neden olanTürkiye-LibyaMutabakat’ından sonra bu açıklama da, Akdeniz’dekigüç oyununda yeni bir perdeaçıyor.Erdoğan;“Bu mutabakat muhtırasıyla Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Libya Türkiye’yi davet ederse, elbette Türkiye’nin
, Türkiye’nin
Libya’ya asker gönderebileceğini
söyledi. Bu açıklama; Akdeniz’de her ülkenin pozisyonunda çok ciddi sarsıntılara neden olacak.
Akdeniz haritasını değiştiren
, ezberleri bozan, her ülkenin yüzölçümünde değişikliklere neden olan
ya
’ından sonra bu açıklama da, Akdeniz’deki
güç oyununda yeni bir perde
açıyor.
Erdoğan;
“Bu mutabakat muhtırasıyla Türkiye uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Libya Türkiye’yi davet ederse, elbette Türkiye’nin mutabakat gereği Libya’ya gitme hakkı doğmuş oluyor. Türkiye dışına asker gönderilmesi koşullar bakımından atılması gereken adımlarımız var. Libya’ya her türlü desteği vermeye hazırız”
dedi.
TÜRKİYE’Yİ SUSTURMAK, KÖŞEYE SIKIŞTIRMAK İÇİN HEPSİ BİR ARAYA GELDİ
Türkiye,
Suriye’den sonra Libya’ya
ya da asker gönderecek. Libya resmi hükümetinin çağrısı esastır. Mutabakata bakılırsa
. Peki neydi o mutabakat?
Yunanistan, Güney Kıbrıs Rum Yönetim, Fransa
başta olmak üzere hemen hemen bütün
AB ülkeleri, İsrail, ABD, Mısır
, onlarla birlikte hareket eden
, Akdeniz enerji kaynakları üzerinde bir paylaşıma girdi.
Bunu yaparken de,
Türkiye’yi yok sayan bir ezberden
hareket ettiler. Varolan, geleneksel bir
ı vardı, bu ezber üzerinden önce güvenlik eksenli olarak Türkiye’yi
, sonra da
paylaşıma razı etmeyi, susturmayı
planladılar.
Türkiye tek başına kalsa da direndi.
.
Sondaj gemileriyle Akdeniz’e açıldı
. Kendi aramalarına başladı. Bunu yaparken
onların haritasına göre değil, kendi haritasına göre
hareket etti.
LİBYA’YA DENİZDEN KOMŞU OLDUK, AKDENİZ HARİTASINI DEĞİŞTİRDİK
Donanmasıyla Akdeniz’de hiçbir zorlamaya boyun eğmeyeceğini
gösterdi. Bu tavır onları
. Bu ölçekte bir direnç beklemiyor, bir şekilde yumuşatacaklarını, oluşturdukları
baskı altına alıp
sandılar.
Türkiye direnerek, meydan okuyarak
. Ama bununla da kalmadı,
Libya resmi hükümeti ile bir Münhasır Ekonomik Bölge Anlaşması
yaptı.
Türkiye ile Libya denizden komşu oldu, sınır ülkesi old
u.
Bu anlaşma Libya’nın da
Türkiye’nin de yüzölçümünü büyüttü
. Akdeniz haritasına dair bütün ezberleri sıfırladı. Artık iki ülkenin ilan ettiği ortak alanda
kti.
Ayrıca anlaşma,
Akdeniz’i ortadan ikiye bölüyor
, Yunanistan-Rum Kesimi arasına
çekiyor, Doğu Akdeniz geriliminde Türkiye
cephesini Batı’da, Libya ile ortak sınırında
kuruyordu.
HEPSİ BİRBİRİNİ KAZIKLAMIŞ..
Türkiye-Libya anlaşması hepsinin oyununu bozdu. Türkiye’ye karşı oyunlarını bozmakla kalmadı,
birbirleriyle yaptıkları anlaşmaların da sorunlu olduğunu açığa çıkardı. Çünkü hepsi birbirini kazıklamıştı
.
İsrail ile Rum yönetimi ve Yunanistan anlaşmalarında, İsrail-Mısır, Mısır-Yunanistan anlaşmalarında hep bu sorun vardı
.
Birbirlerinin denizini çalmışlardı. Rumlar İsrail’den, Yunanistan Mısır’dan çalmıştı
. Şimdi kendi aralarında yaptıkları anlaşmaları yeniden yapıyorlar ya da iptal ediyorlar.
FIRAT’IN DOĞU’SUNDAN SONRA D. AKDENİZ: İSTİKLAL MÜCADELESİ KADAR ÖNEMLİ.
Fırat’ın doğusunda sekiz yılda yapılan hazırlıklar dokuz günde bi
tti.
Akdeniz’de on yıldır hazırlandıkları her şey bir günde bi
tti. Bu yüzden, BM’nin tanıdığı
ne karşı
Hafter adlı bir teröriste
kurdurdukları terör örgütüne destek veriyor,
çalışıyorlar.
ABD, Avrupa ülkeleri, Rusya, İsrail, S. Arabistan, Mısır ve BAE bir terör örgütünün arkasında sıralanıyor
.
İran sınırından Akdeniz’e uzatılan
“terör koridoru”, aslında PKK ile sınırlı bir şey değil
di. Bir kuşatmaydı, bir
ydi.
Fırat Kalkanı, Afrin müdahalesi
ve
ile Doğu ve Batı kapıları kapatıldı, ortadan yarıldı.
Doğu Akdeniz’den sıkıştırma, çevreleme planı da Libya Mutabakatı ile çökertildi.
Bunların ikisi de bir
kadar önemlidir.
HİÇ BİR İDDİAMIZI UNUTMADIK. ORALARDA OLAMAZSAK ANADOLU’YU TUTAMAZ, İSTANBUL’U KORUYAMAYIZ
Şimdi
Türkiye’nin sınırlarının toprağı kadar olmadı
ğını gördük.
kökten değişti. Birinci Dünya Savaşı dönemindeki
döndük.
Hiçbir şeyi unutmadığımızı
, hiçbir zorlamaya boyun eğmeyeceğimizi söyledik.
Türkiye’nin Libya ile yaptığı anlaşmaya benzer mutabakatları
Mısır gibi, başka Akdeniz ülkeleriyle yapma işaretleri
doğdu. Bu çok önemlidir ve gereklidir. Bu yönde her anlaşma, Türkiye’nin çıkarınadır, o ülkelerin de yararına olacaktır.
Zenginlik bölge ülkelerinindir. Harita da bizim, bölge ülkelerinindir.
Avrupa’nın ya da ABD’nin değil.
Türkiye büyük
yapıyor. Biz biliyoruz ki,
Balkanlar’da yoksak, Kuzey Afrika’da yoksak, Kafkaslarda yoksak, Kızıldeniz’de ve Basra Körfezi’nde yoksak Anadolu’da tutunamayız, İstanbul’u koruyamayız
.
Bu, böyle bir şeydir. İşte
iddialar, hesaplaşmalar bu kadar büyüktür. Türkiye de bu kadar büyüktür
.
“VESAYET UZANTILARI” KANAL İSTANBUL’A KARŞI. “MONTRÖ’YÜ AYAKTA TUTMA LOBİSİ”NE YENİ GÖREVLER VERİLMİŞ!
Evet,
Barbaros 473 yıl sonra Akdeniz’e geri döndü ve çok şey değişecek
! İçerideki
nın bütün engelleme çabalarına rağmen.
Onlara şimdi
”Kanal İstanbul”u engelleme görevi
verilmiş. Kanal İstanbul’a karşı çıkanların tamamının
olduğunu bir kenara yazın. Boğazlar’daki egemenlik hakkımızı sınırlayan
“Montrö’yü ayakta tutma lobisi”
nin ne açıkları ortaya çıkacak, hep birlikte göreceğiz.
Mustafa Kemal
Atatürk’ün katıldığı ilk savaş Trablus Savaşı
’dır (1911-1912).
diyecek olanlar en azından bir Atatürk fotoğrafına baksın.
#Libya
#Montrö Anlaşması
#Recep Tayyip Erdoğan
#Akdeniz
#Vesayet