* Türkiye için artık “savunma siyaseti” dönemi kapanmıştır! * Bir süper gücün doğuşu bu. Onlar gördü, siz de görün! * Ekonomi, siyaset ve güvenlikte psikolojik ‘karartma’ya kanmayın. * Sınırlarına çekilen Türkiye yaşamaz. “Türkiye’yi küçültelim” diyor onlar.

04:0017/01/2020, Cuma
G: 17/01/2020, Cuma
İbrahim Karagül

Türkiye için“savunma siyaseti”dönemi kapanmıştır.Birinci Dünya Savaşı’ndan veCumhuriyet’in inşasından sonra Türkiye, bu coğrafyada yüzyıllarca süren devletler sürekliliği içinde“yeni bir aşama”ya geçmiştir.Biz buna uzunca bir süredir“yeni yükseliş dönemi”diyoruz.“Kuruluş dönemi”tamamlanan Türkiye, tam daküresel sistemin parçalandığı, güç/iktidar alanının dağıldığıbir dönemde birtarih aralığıyakalamış, kadimdevlet aklını ve millet ferasetinidevreye sokmuş, güç inşa eden en önemli ülkeler arasına

Türkiye için
“savunma siyaseti”
dönemi kapanmıştır.
Birinci Dünya Savaşı
’ndan ve
Cumhuriyet’in inşası
ndan sonra Türkiye, bu coğrafyada yüzyıllarca süren devletler sürekliliği içinde
“yeni bir aşama”
ya geçmiştir.
Biz buna uzunca bir süredir
“yeni yükseliş dönemi”
diyoruz.
“Kuruluş dönemi”
tamamlanan Türkiye, tam da
küresel sistemin parçalandığı, güç/iktidar alanının dağıldığı
bir dönemde bir
tarih aralığı
yakalamış, kadim
devlet aklını ve millet ferasetini
devreye sokmuş, güç inşa eden en önemli ülkeler arasına katılmıştır.
YENİ YOLCULUK VE ŞER ORTAKLIKLAR: İDDİA VE GÜÇ İNŞASI HER ALANDA.
Milletimizin, siyasi aklımızın bu yeni yolculuğu
her ne kadar içeride bazıları tarafından henüz
kavranamamış
olsa da, bazıları ise süreci durdurmak için
“dışarıda” umutsuzca ortaklıklar kurmuş olsa da
, tarihin akışı artık bu yöndedir ve
hiçbir gücün ve teşebbüsün bunu durdurması mümkün olmayacaktır
.
“Savuna dönemi”
sadece güvenlik olarak algılanmamalı.
İddia ve güç inşası her alandadır.
Siyasetten ekonomiye, güvenlikten diplomasiye, teknolojiden insani yardıma
, küresel eğilimlerin her alanından toplumsal refah artışına kadar Türkiye her alanda
iddiasını
ortaya koyan, arkasında duran,
21. yüzyılın boşluklarını
hakkıyla dolduran ve bu amaçla
çok büyük mücadele
veren bir ülkedir.
BERAT ALBAYRAK, EKONOMİK MÜCADELE “ÇOKULUSLU KARARTMA”..
İçeride terörle, dışarıda çokuluslu çevreleme
ile mücadele ederken aslında ekonomik alanda tarihin en ağır saldırılarına maruz kaldık. Bir nevi
ekonomik istiklâl mücadelesi
verildi, veriliyor.
Burada,
Berat Albayrak
’ın verdiği mücadeleye karşı dışarıdan ve içeriden organize edilip yürütülen, toplumsal psikolojiyi hedef alan
“yaygın bir karartma
” uygulandığını,
ince ayarlı bir proje
çalışıldığını söylemek herkes için
hakkı teslim etmek
tir.
Çok az ülke böylesine
çokuluslu ekonomik saldırılara
maruz kaldı. Çok az
“gelişmiş ülke”
bu kadar ağır saldırıların altından kalkabilirdi. Bu tür saldırılara uğramamasına rağmen
İspanya, İtalya
ekonomileri çökerken Türkiye,
15 Temmuz
’la ölçüşebilecek ekonomik saldırılarla, kuşatmalarla yüzleşti.
İÇERİDE SAĞLAM ZEMİN, DIŞARIDA GÜÇ İNŞASI BU: CESARET VE KARARLILIKLA..
Böylesine ağır saldırıların üstesinden gelmek,
çöküşü engellemek
, üstelik hızla
silkinip toparlanmaya dönük radikal adımlar
atmak,
ekonomide de savunma döneminin kapandığına
işaret eden yöntemler sayesinde oldu.
Saldırılar amacına ulaşsaydı,
Suriye’de, terör koridorunda, içeride terörle mücadelede
, bugün Akdeniz’deki mücadele verilemeyecek, bir
Türkiye inisiyatifi
inşa edilemeyecekti.
“Türkiye için savunma siyaseti dönemi kapandı” derken çok
kapsamlı bir yeni durum
dan söz ediyoruz.
Önce böyle bir aklın inşa edilmesinden, parti politikalarının çok üstünde bir
siyaset/tarih kimliği
nden, bu yönde bir karar verilip
sağlam bir yol
çizilmesinden, coğrafi tezlerin ve hafızanın hatırlanıp 21. yüzyıl dünyasına uyarlanmasından,
cesaret ve kararlılıktan
,
içeride sağlam zemin dışarıda ise güç alanı
oluşturulmasından söz ediyorum.
“DİRENÇ HATTI”NI “İÇERİDEN DIŞARIYA” TAŞIMAK.. AKIL KOORDİNASYON, MÜCADELE..
On yıllardır kendini “içeride savunan”, Doğu Anadolu dağlarında savunan,
Ege’nin turizm şehirleri
nde savunan, ülkenin
sınırlarında
savunan Türkiye’nin
“savunma/direnç hatları”nı “içeriden dışarıya taşıması”
ndan, sınırlarının
sıfır noktasından coğrafyanın köşelerine taşıması
ndan söz ediyorum.
İçeride terörle mücadele, sınırların güvenceye alınması
, İran sınırından Akdeniz’e uzatılan
çevreleme
planlarının çökertilmesi, Akdeniz’de onlarca ülkenin Türkiye’yi
dışarıda bırakan planlarının suya düşürülmesi
,
Libya’dan Kızıldeniz ve Basra Körfezi’ne
kadar inisiyatif alanın oluşturulabilmesi,
bir aklın, çabanın, koordinasyonun
göstergesidir.
MACERA, İÇERİDE SAVUNMAYA MAHKUM OLMAKTIR. BU DA, “TÜRKİYE’Yİ KÜÇÜLTELİM” DEMEKTİR.
Libya’daki durum ve
Akdeniz’deki Türkiye inisiyatifi
işte bunun göstergesidir. Hiç kimse bunu küçümsemeye, sulandırmaya, basitleştirmeye,
macera gibi pazarlamaya
kalkışmasın.
“Libya’da ne işimiz var”
diyen kim varsa
“bir başka ajanda
” için kamuoyu oluşturuyor demektir.
Macera; Türkiye’yi bu alanlardan çekmek, içeriye kapatmak, savunmasız bırakmaktır.
Macera; Türkiye’yi yeniden
Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki dağlarda
, sınırlarımızın sıfır noktasında savunmaya
mahkûm etmektir.
Macera; Türkiye’yi Ege
ve Akdeniz kıyılarına hapsetmek demektir. Oysa Türkiye’nin bu halde kalma lüksü ve imkânı artık yoktur.
Küresel iktidar parçalanması Türkiye gibi
en zor coğrafya
da bulunan bir ülkeye böyle bir hak tanımıyor.
“Bu halde kalalım”
diyenler bu
“ülkenin küçültülmesi”
ne razı demektir.
“ZOR OYUNU BOZAR” DÖNEMİ BU.
“Zor oyunu bozar”
dönemindeyiz.
“Elini nerelere kadar uzatabiliyorsan o kadar güçlüsün”
dönemindeyiz.
İttifakların, blokların ülkelere gelecek garantisi vermediği bir dönemdeyiz
.
Türkiye’nin
güç biriktirme, nüfuz alanı oluşturm
a,
coğrafyasıyla bütünleşme
, üzerimize gelen
fırtınalara karşı savunma yerine taarruza geçme
dışında hiçbir seçeneği yoktur.
ABD’den Avrupa Birliği ülkelerine, Rusya’dan bölge ülkelerine kadar,
her ülke ve güç, Türkiye’nin kendi bölgesinde ve küresel ölçekte müthiş bir güç inşa ettiğinin farkında
. Bazıları bunu takdir ediyor, bazıları da durdurmaya çalışıyor.
TÜRKİYE DÜŞERSE COĞRAFYA DÜŞER.. GÜÇLÜ BİR “TÜRKİYE RÜZGÂRI” ESİYOR.
Yunanistan’dan, Mısır’dan, AB ülkelerinden, ABD’den gelen sinyallere göre, Türkiye’nin Akdeniz’de inisiyatifi büyük oranda eline aldığından endişe ediyorlar
. Enerji kaynaklarından
deniz haritas
ına, bölgenin yeniden paylaşılmasına kadar bir güçlü
Türkiye rüzgârı
esiyor. Bu ülkeye gönülden bağlı herkes bununla
gurur
duymalı.
Coğrafyanın tamamını hedef alan yeni
istila dalgası kıyılarımızı hedeflerken
kimse bizden
savunma hattımızı sınırlarımızın sıfır noktasında, kıyılarımızın sıfır noktasında, Anadolu içlerinde kurmamızı
beklemesin.
Türkiye düşerse bütün coğrafya düşer
ve yüz yıl daha ayağa kalkamaz. Coğrafya tamamen düşerse
Türkiye düşer
ve bugünkü fırsatı onlarca yıl daha bekler.
BİR SÜPER GÜCÜN DOĞUŞU
Türkiye’nin Libya, Suriye, Akdeniz politikaları bir bütündür.
Libya’da, Kızıldeniz’de, Basra Körfezi’nde yoksan Anadolu’da tutunamaz
sın. Dışarıdaki öfke ile içerideki ihanet ortaktır. Öyleyse Türkiye bütün bunların üstünden geçerek yoluna devam etmelidir. Edecektir de…
Artık
içe dönük değil dışa dönük
, artık
savunmaya dönük değil taarruza dönük
bir Türkiye vardır ve olacaktır. Türkiye’nin bu güç inşası bütün bölge için kurtuluştur.
Aslında dünya,
yeni bir süper gücün doğuşu
na tanık oluyor. Biraz dışarıdan bakın, anlayacaksınız!
#Türkiye
#Libya
#Ekonomi
#Siyaset
#Berat Albayrak
#ABD
#AB