Dışişleri BakanıMevlüt Çavuşoğlu’nun“Yeni Asya Politikası”na yönelik açıklaması, aynı açıklamada“Türkiye Ekseni”vurgusu ne kadar hakkıyla tartışılır, emin değilim.Bir çokları bunu klasik“Rus Avrasyacılığı”na kurban etmek isteyecek, bazıları küçümseyecek, Atlantikçi ezberlerin rehin aldığı çevreler ise ihanet gibi gösterecek.Çavuşoğlu’nun; bu ekseni sadece Türkiye’ninstratejik eğilimiile sınırlı tutmayıpDoğu ile Batının buluştuğu bir eksenolarak nitelemesi, Türkiye’yi“eksen kayması”ile itham etmek
Dışişleri Bakanı
’nun
na yönelik açıklaması, aynı açıklamada
vurgusu ne kadar hakkıyla tartışılır, emin değilim.
Bir çokları bunu klasik
na kurban etmek isteyecek, bazıları küçümseyecek, Atlantikçi ezberlerin rehin aldığı çevreler ise ihanet gibi gösterecek.
Çavuşoğlu’nun; bu ekseni sadece Türkiye’nin
ile sınırlı tutmayıp
Doğu ile Batının buluştuğu bir eksen
olarak nitelemesi, Türkiye’yi
ile itham etmek isteyenlere aslında
merkezi eksenin burası olduğunu
göstermesi, olağanüstü önemliydi.
TEHDİT ABD’DEN GELİYOR.ISRARLA VE KARARLILIKLA YENİ BİR YOL HARİTASI..
Bu açıklama; uzun bir süredir Türkiye’nin
sürdürdüğü yeni
,
, kendini yeniden kurmanın, bir gelecek tasarımının ipucunu veriyor.
ABD ile güvenlik çatışmaları
, coğrafyamıza yönelik
müdahalelere karşı Türkiye’nin net tavırları
, açık biçimde
Atlantikçi çevreler tarafından tehdit ediliyor oluşumuz
, ülkemizin geleceğini yeniden denetim altına almaya çalışanlarla buna direnenler arasındaki hesaplaşma, kısaca
ekonomi politikalarından güvenlik stratejileri
ne, toplumsal eğilimlerden
ülke ve coğrafya kimliğine
ve
tarihsel hafızanın yenilenmesine
kadar derin bir değişim içindeyiz.
Ülkemizi yeniden keşfettik. Kendimizi yeniden keşfettik. Coğrafyamızı ve kimliğimizi yeniden keşfettik
. En önemlisi de bir daha 20. yüzyıldaki gibi vesayet altına girmeyeceğimiz konusunda kesin bir karar aldık.
DÜNYANIN AĞIRLIK MERKEZİ BATI’DAN UZAKLAŞTI. BİZ DE TAM BU SIRADA HAREKETE GEÇTİK
Atlantik ittifakının tek yanlı küresel hakimiyetinin sona geldiği
, en az
dört yüzyıllık bir güç kayması
nın yaşandığı, yeni güçlerin ve aktörlerin yükseldiği,
Doğu-Batı dengesinin sarsıldığı
ve dünya genelinde
ne karşı
yapısal itirazların, meydan okumaların
yükseldiği bir dönemde yaptık.
Artık dünya
ydu,
yeni siyasi ve ekonomik havzalar
ortaya çıkmıştı,
dünyanın ağırlık merkezi Batı’dan uzaklaşıyordu
, farklı bölgeler arasında
teknoloji ve sermaye açığı kapanıyordu
, savunma ve insan kaynağı açısından Doğu çok daha hızla yükseliyordu.
En önemlisi de bir
tarih kırılması yaşanıyor, güç haritaları kökten değişiyordu
. Türkiye içinse tek yanlı batıya bağımlılık ülkenin küçülmesine kadar varacak
bir hal almıştı.
SELÇUKLU-OSMANLI-TÜRKİYE SÜREKLİLİĞİ VE YENİ YÜKSELME
Çünkü bugün itibariyle
ülkemize yönelik güvenlik tehditlerinin tamamı Batı’dan
, onların bizim coğrafyamızdaki tasarruflarından kaynaklanıyordu. Daha ötesi,
15 Temmuz’da ve Suriye’nin kuzeyinde olduğu gibi açıkça tehdit ediyor, saldırıyorlardı
.
Türkiye için bu yeniden konumlanmanın başka anlamları da vardı. Osmanlı çözülmesinden sonra,
yüz yıl sonra ilk kez kendimiz oluyorduk. Yeni bir büyüme, yükselme dönemi başlatıyorduk
.
buna hazırlıyor, toplumun bu yönde desteğini alıyor,
ülkenin ve milletin hedeflerini
yeniliyor,
Selçuklu-Osmanlı-Türkiye devletler sürekliliğini
yeni bir aşamaya taşıyorduk.
YÜZYILLARIN İDDİALARI ÖNÜMÜZDEYDİ. O AN HEP BİRLİKTE SALDIRIYA GEÇTİLER.
Bu, bizim için yeni bir
.
Yüzyılların iddiaları önümüzdeydi
.
İşte Türkiye, bu “büyük yenilenmeyi” küresel iktidar alanının dağıldığı, güç haritasının değiştiği, bu gelişmelerin kendisine sağladığı manevra alanında yapıyordu
.
Doğru bir zamanlama, doğru bir karar, doğru bir konumlanmaydı
bu.
İşte tam bu sırada,
dediklerimizin ağır saldırılarına, ambargolarına maruz kalmamız, hep birlikte
kurmaları bu yüzdendi.
“Türkiye’nin ekseni kaydı”
suçlamalarının arkasında
“Türkiye elimizden çıktı, onu durdurmalıyız”
telaşı vardı.
girişimlerinin, ekonomik saldırıların,
Suriye’nin kuzeyinden ve Akdeniz’den kuşatma
nın nedeni buydu.
“TÜRKİYE EKSENİ”: DÜNYANIN HARARETLİ TARTIŞMA KONUSU..
Tam bu dönemde
,
dünya genelinde
en ciddi tartışma konularından biri
oluyordu.
Siyasal aklı, bölgesinin dışına taşan ekonomik ilgisi, tarihi siyasi genetiğini yeniden keşfetmesi, “çokuluslu içeriden operasyonlar”ı bir bir boşa çıkarması, “çevreden kuşatma” planlarına Afrin’le başlayan ve devam edecek olan müdahaleleri, coğrafyanın derinliğinde inşa edilen “Türkiye’yi durdurma”ya ayarlı yeni “cephe” hesaplarına burun kıvıracak noktaya gelmesi
, önümüzdeki yıllarda dünyaya bir ülkenin nasıl yıldızlaştığını gösterecekti, biliyorlardı.
Türkiye’nin nasıl
olacağının farkındaydılar. Bu yüzden de
adına hem güvenlik politikaları devreye sokuldu hem de küresel çapta,
üzerinden çok yoğun değersizleştirme operasyonları devreye alındı.
YÜZ YIL ÖNCE “HASTA ADAM”. TARİH BİZİ
YENİDEN ÇAĞIRDI. ŞİMDİ; “TÜRKİYE’Yİ DURDURUN”
Yüz yıl önce
,
olarak bir
hikayesi yazılıyordu. Yüz yıl sonra Türkiye’nin yükselişinin hikayesi yazılıyordu.
Batı’nın duraklamasından faydalanarak,
Doğu’nun yükselişini arkamıza alarak bir “Türkiye Ekseni” kurmak
zorundaydık.
Bu, 21. yüzyılın sesiydi, bütün coğrafyaya yayılacak bir siyasi dildi.
Tarih bizi yeniden çağırmıştı
, omuzlarımıza yine o yükü yüklemişti. Tam da bu dönemde dostun,
netleşmekteydi. Her büyük tarih kırılmalarında netleştiği gibi.
Bu ses, büyük bir
mücadelesiydi. Bir onur ve
mücadelesiydi.
Sesi o kadar güçlü ki, Afrika’nın derinliklerinden Ortadoğu’nun sokaklarına, Pakistan’dan Malay dünyasına kadar yankılanmaktaydı
.
İşte biz bunun
olduğuna, küresel hesapları
edeceğine, o çokuluslu projeleri boşa çıkaracağına, bu coğrafyadan
destansı bir yükseliş dönemi
başlatacağına inanıyoruz.
ASYA’YI GÖRMEYEN “SİYASİ KÖR”DÜR. TÜRKİYE EKSENİ ORTAK SİYASİ KİMLİK..
Asya’ya yönelme, Asya’da yükselen güçlerle ortaklıklar kurma bir
değildir. Bir
değildir. Onlar Soğuk Savaş terimleridir. Dünya büyük bir sarsılma yaşadı. Kavramlar kadar zihinler kadar gerçekler de değişti, güç de değişti. Bu gerçeği görmeyen devlet
kördür. 21. Yüzyıl ve sonrası için asla bir gelecek inşa edemez.
bizim
sahip çıkmamız gereken tek ve en üst siyasi kimliktir
. Altını doldurmalı, bu yönde entelektüel alanda içerikler üretilmeli, tartışmalar yapılmalı bir toplumsal bilinç uyandırılmalı, kenetlenmelidir.
En yakın, güncel bir örnek vereyim.
iki gündür Fırat’ın Doğu’suna müdahale yönünde açıklamalar yapıyor. ABD heyetinin Ankara’da bunu engellemeye, sulandırmaya dönük temasları sürerken.
ve
müdahalesi o çokuluslu iradeye bir meydan okumaydı.
nin cevabıydı.
na yönelik
planı da öyle.
Onlar bizi çevrelerken bizim bu kuşatmayı cesaretle yarmamız “Türkiye Ekseni” duruşudur
işte. Çünkü onlar, Suriye’nin kuzeyinde
benzeri bir yapı kurmak,
Türkiye’yi “ortaklıkla” durdurmak
istiyorlar. Bizse, bunu kesinlikle reddediyoruz. Çünkü Suriye’de
, bir sonraki cephe Türkiye içinde olacaktır.
ABD HANGİ MEŞRUİYETLE MASAMIZA OTURABİLİYOR?
Şu soru neden hiç sorulmaz?
ABD’yi oraya Suriye halkı çağırmadı, rejim çağırmadı, Rusya ve İran gibi komşu ülkeler istemiyor. Peki ABD hangi meşruiyetle Ankara’da pazarlık masasının bir tarafında durabiliyor?
Bizim can alıcı bir savaş verdiğimiz terör örgütü sözcülüğü dışında hangi misyonla karşımızda ve
biz onu neden muhatap alırız?
Bu da “Türkiye Ekseni” duruşudur işte.
#Mevlüt Çavuşoğlu
#Türkiye
#Eksen
#Suriye
#ABD