* Savaş gölü Akdeniz… * Dinler, medeniyetler, imparatorluklar evi, tarihin en büyük güç savaşına sürükleniyor. * Suriye, Doğu Akdeniz ve Ege.. Yakında adalar ve Boğazlar krizi patlar! * Peki ya Kanal İstanbul? Libya’dan İskenderun’a tek bir savunma hattıdır..

04:0025/01/2020, Cumartesi
G: 25/01/2020, Cumartesi
İbrahim Karagül

Dinler, medeniyetler imparatorluklar evi Akdeniz,insanlığın anavatanıAkdeniz, binlerce yıl güç savaşlarının en kötü örneklerini yaşamış Akdeniz, 21. yüzyılda bir kez daha, çok büyük ölçekli bir güç mücadelesinin merkezi oluyor.Üstelik bu sefer,ABD’den Çin’e, bölge ülkelerinden Rusya ve Avrupa’ya, dünyanın bilinen bütün ülkeleri buradatoplanıyor.Mısır’dan Roma’ya, Haçlılardan Osmanlı’ya, tarihin hiçbir döneminde Akdeniz eksenli mücadele bu kadar çok katılımlı olmamıştı. Yeryüzünün,insan gezegeninin

D
inler, medeniyetler imparatorluklar evi Akdeniz
,
insanlığın anavatanı
Akdeniz
, binlerce yıl güç savaşlarının en kötü örneklerini yaşamış Akdeniz, 21. yüzyılda bir kez daha, çok büyük ölçekli bir güç mücadelesinin merkezi oluyor.
Üstelik bu sefer,
ABD’den Çin’e, bölge ülkelerinden Rusya ve Avrupa’ya, dünyanın bilinen bütün ülkeleri burada
toplanıyor.
Mısır’dan Roma’ya, Haçlılardan Osmanlı’ya
, tarihin hiçbir döneminde Akdeniz eksenli mücadele bu kadar çok katılımlı olmamıştı. Yeryüzünün,
insan gezegeninin tamamı
şimdi burada mevzi alıyor.
İNSANLIĞIN ANAVATANI: ÜLKELER, HESAPLAR, KİMLİKLER ÇATIŞMASI..
Bugün
Libya meselesi gibi, Doğu Akdeniz’deki enerji masaları gibi
,
Suriye savaşı gibi, Ege ªdaları gibi gördüğünüz
mesele,
o kadar derin, o kadar yaygın ve o kadar uzun süreli bir gerilim işareti veriyor ki,
Akdeniz’e kıyısı olan hiçbir ülke, küresel iktidar alanında payı olan hiçbir güç bu hesaplaşmanın dışında kalmayacak.
Doğu Akdeniz’de keşfedilen
enerji kaynakları
ve
Libya’nın paylaşılması
üzerinden izlediğimiz süreç yakında Akdeniz’in
bütün kıyılarını
vuracak.
İnsanlığın, her dinin ve medeniyetin miras hakkı istediği
Akdeniz merkezli coğrafya, daha yeni yeni ısınıyor.
Güçler, hesaplar, kimlikler, gelecek kurguları
çarpışmaya
yeni başladı
.
ARTIK MERKEZ COĞRAFYADA HER KRİZ, HER MASA, HER TEDBİR “BÖLGESEL” OLACAK.
Arap Baharı
’ndan sonra
Mısır’da darbe
,
Suriye savaşı
,
Lübna
n’da protestolar,
Yemen
’de iç savaş,
örgütler
üzerinden
vekalet
savaşları,
Doğu Akdeniz’de dünyanın en güçlü donanmalarının toplanması
gibi çok şeye tanık olduk.
Bundan sonra
“yerel” olanın “bölgeselleşmesi”ne tanık olacağız
. Artık
her girişim, her kriz, her masa, her tedbir, her mücadele “bölgesel” olacak
.
Kuzey Afrika’dan Arap Yarımadası’na, Kızıldeniz’den Basra Körfezi’ne Doğu Akdeniz’den Ege’ye, Suriye’den Anadolu’ya
dünyanın
“merkez coğrafya”
sının tamamını Akdeniz hesaplaşmasının içine alın.
BASRA KÖRFEZİ’NDEN SONRA ORDULAR KIZILDENİZ/CİBUTİ’DE: “KORSAN”LARLA KÖRLEŞTİRMEK…
Özellikle,
Basra Körfezi, Kızıldeniz ve Akdeniz arasında kalan hiçbir ülke
, bu hesaplaşmanın dışında kalamayacak. Önümüzdeki yıllar bu ülkelerin
çöküşünü
görebiliriz.
Yıllardır Basra Körfezi merkezli krizler bölgeyi sarsıyordu. Bu da
Arap-İran
merkezli krizler üzerinden
servis
ediliyordu.
Batılı ordular
, terör örgütlerini bahane edip bu bölgelere yerleştiler. En sonunda Irak’ı işgal ettiler.
Sonrasında dünyanın
merkez donanmaları Kızıldeniz’de, Cibuti’de, Süveyş ile Hint Okyanusu’na açılan Bab-ul Mendep Boğazı’nda toplanmaya başladı
. Batılı ordular bu sefer
“Somali Korsanları”
hikayesi üreterek bu bölgelere yerleşti.
İRAN’DAN İSKENDERUN’A, PKK VE DEAŞ’I GÖSTERİP TÜRKİYE’Yİ KÖR ETMEK, GÜNEY KAPISINI KAPATMAK.
Oysa
terör örgütleri de, Somali korsanları da onların savaş araçları
olarak ürettikleriydi. Hepimizi kör ediyorlardı ve bizler sanki buna
gönüllüydük
.
Üçüncü aşamada Suriye savaşı
başlatıldı. Batılı donanmalar bu sefer de
Doğu Akdeniz’e de yerleşmeye
başladı. Biz Akdeniz harita çalışmasını aslında Suriye savaşı ile
farkettik
.
İran sınırından İskenderun Körfezi’ne kadar bir hat
kuruyorlar, oraya yerleşiyorlar, cepheler inşa ediyorlar, Türkiye’nin bütün
güney sınırlarını çevreliyorlar
,
Anadolu ile Arap coğrafyası arasına kalın duvarlar
örüyorlardı. Türkiye’nin
güney kapılarını
kapatıyorlardı.
Bütün bunları da
PKK ve DEAŞ üzerinden servis
ediyorlardı. Bu, çok ciddi bir körleştirmeydi.
Mesele terör değil
, çok daha kapsamlı bölgesel bir plandı.
UYANDIK, MÜDAHALE ETTİK. BU SEFER DE DENİZDEN ÇEVRELEMEYE BAŞLADILAR..
Uyandık
ve bölgeye
üç kez çok ciddi müdahale
yaptık. Daha da yapmak zorunda kalacağız.
“Koridor haritası”
bu müdahaleler sonrası şimdilik ertelendi.
Ama dikkat edin,
terör koridorundan sonra Doğu Akdeniz
krizi patladı.
İsrail’in bölgede doğalgaz rezervleri
keşfetmesi (ki bunlar büyük oranda
Filistin halkının zenginliği
dir) üzerinden,
enerji denklemi
üzerinden
Suriye ve Lübnan’ın Batı kıyıları
,
Türkiye’nin ve KKTC’nin doğu ve güneyi
bir anda küresel odak noktası haline geldi.
Neredeyse bütün merkez ülkeler ve bölgesel ülkeler
yeni duruma göre pozisyon
almaya,
ittifaklar
kurmaya,
cepheler
şekillendirmeye, burada da
Türkiye’yi dışarıda tutma
ya başladılar. Suriye’de olduğu gibi Türkiye’nin güneyi yine kapatılıyordu.
Bu sefer denizden de çevreleniyorduk.
DOĞU AKDENİZ’DEN SONRA ADALAR VE BATI’DAN KUŞATMA: BOĞAZLAR KRİZİNE HAZIR OLUN!
Yine dikkat edin,
Doğu Akdeniz’deki yığınağın hemen sonrasında Ege adaları tartışma alanına çekildi
.
ABD, Yunanistan ve bazı bölge ülkeleri
ile AB ülkeleri
,
adaları silahlandırmaya
, bölgede
füze üsle
ri kurmaya, ABD askeri üsleri inşa etmeye başladı. Buradan bakınca
Ege ve adalar meselesi
daha da tırmanacaktır.
Bunun bir adım sonrası ise
Boğazlar olacak
.
Ege’den sonra çok ciddi Boğazlar krizi yaşayacağız
. Türkiye şimdiden buna hazırlıklı olmak zorunda.
Doğu Akdeniz’de başlayan kavga, Ege’ye ve adalara kadar geldi.
Boğazlara ve Karadeniz’e doğru yayılacak
demektir. Güç mücadelesinin
yayılma seyrini, haritasını
takip edenler bunu farkediyor olmalı.
YA KANAL İSTANBUL? LİBYA VE İSKENDERUN AYNI SAVUNMA HATTIDIR
Kanal İstanbul
meselesini, karşı çıkışları bu çerçevede de ele almak zorundayız.
Suriye’nin kuzeyindeki çevreleme
ye müdahale edince ayağa kalkanlar,
Libya’da bir savunma hattı kurunca karşı çıkanlar
, Ege adaları meselesinde de
karşı çıkacak
.
Boğazlar meselesinde de tuhaf tavırlar içine girecek.
Bu çevrelerle
Kanal İstanbul’a karşı çıkanların aynı olması
yeterince düşündürücü değil mi!
Aslında
Libya’dan İskenderun Körfezi’ne
kadar bir kriz haritası var. Türkiye için
Libya’da savunma hattı kurmakla İskenderun’da kurmak birbiriyle bağlantılı
. Eğer bugün bunları yapamazsak yarın Ege’de, adalarda,
Boğazlar’da hiçbir şey yapamayacağız
demektir.
SÜVEYŞ KRİZİ ÇIKAR, BAZI ÜLKELER SAVAŞLA YÜZLEŞİR.
Biz ne yaparsak yapalım, Akdeniz,
21. yüzyılın en büyük hesaplaşma alanıdır
. Enerjiden jeopolitik hesaplara kadar bir
“güçler haritası”
arayışı var. Yakın gelecekte ciddi bir
Suveyş krizi
kapıda. Bu abartı değil.
Kızıldeniz kıyısında, Basra Körfezi’nde bazı ülkeler açık savaşlarla, işgallerle yüz yüze kalabilir
.
Türkiye,
Cebelitarık’tan İskenderun’a, Kızıldeniz’den Basra Körfezi’ne kadar her yerde olmak zorunda
. Yoksa Akdeniz’in hiçbir yerinde olmayacağız.
AKDENİZ’DE YOKSAK ANADOLU’DA YOKUZ.YÜZYILLARDIR DİRENEN MİLLET HEP BİZ OLDUK.
Akdeniz’de yoksak Ege ve Boğazlar’da da olmayacağız. Bir adım sonrası Anadolu’da da olamayacağız.
Birkaç yıl önceki Doğu Akdeniz’e
NATO gücü
, uluslararası güç konuşlandırma fikrini hatırlamakta yarar var.
Marmara Denizi’nde uluslararası denetim isteyenler
bile oldu.
Haçlı seferlerinden bu yana
coğrafyayı, Akdeniz’i savunuyoruz. Direnen tek güç bizdik.
Bugün de bütün bölgede direnen tek ülke, millet yine biziz
.
#Akdeniz
#Kimlik
#Arap Baharı
#Kanal İstanbul
#Süveyş