* Müslüman coğrafyayı Doğu’dan da kuşatmak * Budist ve Hindu medeniyetleri ile de çatıştırmak.. * Düşünce öncülerimiz neden bir söz üretmez?

04:0019/02/2019, Salı
G: 19/02/2019, Salı
İbrahim Karagül

Öteden berizihnimikurcalayan bir konu var. Bakıyorum; pek kimse bu konulara ilgi duymuyor. İlgi duymayınca, izlemeyince,kafa yormayınca da bir süre sonra önümüze konulacak fotoğraflara şaşkınlıkla bakmakzorunda kalıyoruz.Mesele şu:Batı’nın,Atlantik İttifakı’nın, ABD-İsrail ekseninin yıllardır sürdürdüğü İslam’ı, Müslümanları tarih dışına itme, yeniden güç olmalarını engelleme, istila ve iç savaşlarla bunaltma, bu olmazsa doğrudan istila projelerine şimdiyenilerimi ekleniyor?İslam’ı ve coğrafyasını

Öteden beri
zihnimi
kurcalayan bir konu var. Bakıyorum; pek kimse bu konulara ilgi duymuyor. İlgi duymayınca, izlemeyince,
kafa yormayınca da bir süre sonra önümüze konulacak fotoğraflara şaşkınlıkla bakmak
zorunda kalıyoruz.

Mesele şu:



Batı’nın,
Atlantik İttifakı’nın, ABD-İsrail ekseninin yıllardır sürdürdüğü İslam’ı, Müslümanları tarih dışına itme, yeniden güç olmalarını engelleme
, istila ve iç savaşlarla bunaltma, bu olmazsa doğrudan istila projelerine şimdi
yenileri
mi ekleniyor?
İslam’ı ve coğrafyasını Doğu’dan da kuşatmak?
Batı’dan kuşatılan
İslam
, bundan sonra
Güney’den ve Doğu’dan da mı kuşatılacak?
Hristiyan-Yahudi aşırı sağının yönettiği Batı’dan saldırılara, bundan sonra
Budist dünya ve Hindu dünyası da mı katılacak?
İslam tüm medeniyetler için ortak sorun
haline mi getirilecek?
Batı-İslam, Hristiyan-Yahudi medeniyeti ile İslam
çatışmalarına bundan sonra
Budist medeniyeti-İslam, Hindu medeniyeti-İslam çatışmaları
mı eklenecek?
Batı siyasi aklı
nın; her ne kadar başka söylemler üzerinden pazarlamaya çalışsa da, Müslüman dünyaya yönelik
tehdit
algılaması ve müdahaleleri tamı tamına medeniyet eksenlidir.
İslam bütün medeniyetlerle çatışma halinde tezi işleniyor..
Terörü İslam’la özdeşleştirip
küresel ölçekte terörle mücadele doktrini dayatan, ama
İslami kimliği kullanan her terör yapılanmasının altından kendi istihbarat teşkilatları çıkan
bu akıl, Müslüman dünyayı Batı’nın küresel hâkimiyeti önündeki
tek güçlü siyasal tez ve tehdit
olarak görmektedir.
Böyle olunca da,
Müslüman dünyayı hem bütün çevrelerden kuşatma, hem kendi içinde sonsuz savaşlara sürükleme
, bu iç savaşlar için bütün farklılıkları ve kimlikleri çatışma gerekçesine dönüştürme, hem de İslam medeniyetini dünyanın
bütün medeniyetleriyle çatışmalı, kavgalı
hale getirmeye dönük
çok büyük bir hesap
uygulanıyor.
Müslümanların katledilmesini bize alkışlatan akıl bu..
Bu akıl, 2001 yılında Afganistan
Cenk Kalesi
’nde Müslümanların canlı yayında katledilmesini
bize alkışlatan akıldır
. Bu akıl,
Ebu
Gurey
b
’de İslam’a ve
bize ait ne kadar değer varsa aşağılatan,
bunu ibadet aşkıyla yapan akıldır. Bu akıl,
DEAŞ’ı kurup dünyayı DEAŞ’a karşı savaşmıyorsun diye tehdit eden akıldır.
Bu akıl,
Müslüman topraklarını Müslümanları oyuna getirerek bazen onların eliyle talan eden
akıldır
.
Bu akıl Müslüman topraklarını
İslami kimliği kullanan terör örgütleri üzerinden istilaya hazır hale getirebilen
akıldır.
Bu akıl, bizi
kötü sembollerle rehin alıp
ülkelerimizin talan edilmesine, mahvedilmesine
gönüllü razı olmamızı
başarabilen akıldır. Bu akıl,
FETÖ gibi “iç işgalciler” üzerinden
Türkiye’yi rehin almaya çalışan, başaramayınca da başkalarını
ikame
edebilen akıldır.
Dudak bükmeyin, afaki gelmesin,
bir akıl geliştirin!
Bu aklı
kutsamıyorum
,
yüceltmiyorum
, hesaplaşılamaz demiyorum. Kendi
aklımızı
öne
çıkarma
çağrısı
yapıyorum sadece.
Binlerce yıllık, kadim coğrafya bilgeliğini, Anadolu basiretini, bu topraklardaki bin yıllık siyasi genetiği
harekete geçirme çağrısı yapıyorum. Bunu
başarabileceğimize
inanıyorum.
Bazılarına bu cümlelerin çok ileri sözler geldiğini,
afaki
geldiğini, bu yüzden
dudak büktüklerini
biliyorum. O bazılarının Soğuk Savaş’ın sona ermesinden bu yana
Müslüman dünya ile Batı ve Doğu arasındaki ilişkilere dair anlamlı tek cümlesi
olduğunu sanmıyorum. Onların
Irak işgalini Saddam’la, Libya’nın çökmesini Kaddafi ile, Afganistan’ı Taliban’la
anlama dışında bir zihinsel çaba içinde olmadıklarını zaten biliyorum.
Bölgemizde yaşananlar, Batı’daki ve Doğu’daki gelişmeler ve eğilimler,
küresel güç haritasındaki yeni durumlar, hem İslam iç savaşını hem de İslam’ın, Müslüman dünyanın dört bir taraftan çevrelenmesini
öne alan bir
projeyi
anlamamızı kolaylaştırıyor. Sadece yerel değil, küresel ölçekte bakış bunun için yeterlidir.
Müslümanın adalet arayışı, Batı’nın stratejik arzuları…
Savaşı İslam’ın kalbine taşıyanlar,
Hristiyan-Yahudi medeniyeti ile İslam arasında savaş inşa edenler, yine
yerel sorunları kullanıp Doğu medeniyetleri ile İslam arasında çatışmacı bir geleceğin
hazırlığını
yapıyor.
Çin (Budist medeniyeti) ile İslam dünyası, Hindistan (Hindu medeniyeti)
ile İslam dünyası arasında sonsuz çatışmalar duvarları inşa ediyor.
Afrika’nın derinliklerinde Müslüman-Hristiyan, Müslüman-Animist çatışmaları örgütleyenler, şimdi hem Müslümanları hem
Çin ve Hindistan’ı provoke ediyor.
Onlar, İslam’ın,
Müslümanların dini öğretilerini, inançlarını, adalet arayışlarını kendi stratejik arzuları için seferber ediyor.
Müslümanların hassasiyetlerini kurşuna dönüştürüyor.
Çin ve Hindistan Batı’nın İslam’la savaş doktrinine katılacak mı?
Son günlerde
Keşmir’de olayların yeniden patlak vermesine dikkat.
Onlarca
Hindistan askeri ölürken Pakistan’a nota verildi.
Bir Hind-Pakistan savaşı neden tetiklenir? Ama bu, sadece Pakistan’la Hindistan arasında bir sorun olmayacak.
Keşmir davasının haklılığı ortada
iken, Pakistan’ın yönünü Çin’e çevirmesi,
ABD-Hindistan-İsrail yakınlığı
bu proje için elverişli zemin oluşturuyor. Bu da meselenin
Keşmir meselesinin ötesinde hedefleri
olabileceğini öne çıkarıyor.
Yine
Doğu Türkistan’da yıllardır devam eden katliamı daha da artırmak için Çin’e fırsatlar hazırlanıyor.
Maalesef
Çin de Hindistan da bu tuzağa düşüyor, Batı’nın İslam’la savaşına sürükleniyor.
Müslüman düşünürler neden bir söz üretmez!
Biz kendimize göre,
durduğumuz yerden bakalım.
Müslüman dünyanın,
Batı ile, Doğu ile Güney ile çatışma
halinde olması aslında bizim tercihimiz değil. Onlar bunu Müslümanların “
çatışmacı kimliği
” diye pazarlıyor. Ne yazık ki bunu
bize bile pazarlayabiliyorlar.
Elbette yerel sorunlarımız çok önemli,
çok hassas
. Ama 21. yüzyıl,
yüzlerce yıllık değişimlere
hazırlanırken, küresel güç haritası üzerinde
çok büyük ve uzun soluklu bir mücadele
yürütülürken,
yerel krizlerin ötesine de geçip, Müslüman dünyanın dört bir taraftan çevrelenmesi projesine de dikkat kesilmemizi
öneriyorum. Siyasilerden çok
Müslüman düşünürlerin bu alanda tezler
, söylemler üretmesinin zorunluluğu apaçık ortadadır.
Güç yükselişi dışında hiçbir seçeneğimiz yok. Türkiye’yi yalnız
bırakma lüksümüz yok
İşte böyle bir dönemde yeryüzünün
en karmaşık bölgesi
nde yaşıyoruz. Bütün medeniyetlerin, kimliklerin hak iddia ettiği bu coğrafyada,
bir güç yükselişi dışında hiçbir seçeneğimiz yok. Türkiye bunu yapmaya çalışıyor ve bu yüzden ağır saldırılar altında.
Bu yüzden Türkiye’nin mücadelesini destekleme dışında seçeneğimiz yok. Bu ülkeyi yalnız bırakma lüksümüz yok. Batı’nın
Müslüman dünyayı küresel ortak sorun ilan etmesine karşı harekete geçmek
için fazla zamanımız yok. Bir coğrafya dirilişi dışında gideceğimiz hiçbir yol yok!
#Atlantik İttifakı
#ABD
#İsrail
#Cenk Kalesi
#DEAŞ
#FETÖ
#Doğu Türkistan
#Çin
#Hindistan