* Mısır’ın dokuz genci: Bazen çığlıktan başka geriye söz kalmaz * O annenin acısını hissedebilir misiniz? * O darağaçları Türkiye’de kurulacaktı! * Coğrafyayı saran bir isyan dili şarttır!

04:0025/02/2019, Pazartesi
G: 25/02/2019, Pazartesi
İbrahim Karagül

Ahmet Cemal, Abdurrahman Süleyman, Abdüsselam Yusuf, Mahmud el Ahmedi, İslam Muhammed, Ebubekir el Seyid, Ahmed M. Seyid, Ahmed Aldjawi, Ahmet Vihdan..Gencecikdokuzadam, dünyanın sessizliği arasında, dünyanın işbirliği ile, Mısır cuntası tarafından idam edildi. Ve idamlar devam ediyor, edecek...23 yaşındaki Mahmud el Ahmedi’nin annesinin oğluna seslenişi,oğlunun cansız bedenini sevişi,çaresizliği, kimsesizliği, sahipsizliği,içini yakan korkunç ateşe rağmen vakarı…İzlemişsinizdir… Yüreğiniz dayanıyorsa,

Ahmet Cemal, Abdurrahman Süleyman, Abdüsselam Yusuf, Mahmud el Ahmedi, İslam Muhammed, Ebubekir el Seyid, Ahmed M. Seyid, Ahmed Aldjawi, Ahmet Vihdan..
Gencecik
dokuz
adam
, dünyanın sessizliği arasında, dünyanın işbirliği ile, Mısır cuntası tarafından idam edildi. Ve idamlar devam ediyor, edecek...


23 yaşındaki Mahmud el Ahmedi’nin annesinin oğluna seslenişi,
oğlunun cansız bedenini sevişi,
çaresizliği, kimsesizliği, sahipsizliği,
içini yakan korkunç ateşe rağmen vakarı…
İzlemişsinizdir… Yüreğiniz dayanıyorsa, insanca bir hassasiyetiniz varsa izlemişsinizdir. Hissettiklerinizi o annenin hissettikleriyle kıyaslayın.
Acının, öfkenin, çaresizliğin ne olduğunu
işte o zaman anlamışsınızdır.
Çığlıktan başka geriye hiçbir şeyin kalamadığı zamanlar olur
Bir çığlıktan başka geriye hiçbir şeyin kalamadığı zamanlar olur. Tüm zamanlara, yeryüzüne seslenirsiniz, sesiniz yine duyulmaz
, öylece kalırsınız. İşte o annenin çaresizliği, böyle bir şeydir.
Sadece
özgürlük
istediği için, sadece onurlu ve özgür bir ülke istediği için, sadece zulümlere karşı seslerini yükselttikleri için binlerce şehit veren Mısır halkı, şimdi bir kez daha idamlarla,
gencecik bedenlerin mezarlığı
na dönüşüyor.
ABD’nin, İsrail’in Avrupa’nın ve ülkelerini ve onurlarını satmış Arap rejimlerin desteği ile yeni bir Firavun düzeni inşa edilirken,
Mısır halkı bir kez daha korkunç bir bedel ödemeye mahkûm ediliyor.
Zulme karşı yeni
bir isyan dili, merhamet dili, adalet dili şarttır
Zulme karşı b
üyük bir isyan dalgası, bugün Müslüman dünyanın en güçlü siyasal dili olmak zorundadır.
Zulümlere karşı bir
onurlu siyasi öfke,
bugün küresel yerleşik düzene karşı
en güçlü siyasal ideoloji
olmak zorundadır.
Ekonomik
olarak güçlenmeliyiz,
siyasi
olarak güçlenmeliyiz,
askeri
olarak güçlenmeliyiz. Yüz yıldır
bu toprakları kasıp kavuran
dışarıdan
müdahalelere
karşı,
içeriden entrikalara ve alçaklıklara karşı
güçlenmeliyiz.
Zihinlerimizi arındırıp, kimliklerimizi güçlendirip,
bütün coğrafya için, bütün Müslüman dünya için bir özgürlük söylemi
, bir onurlu gelecek inşa etmeyi her şeyin önüne geçirmeliyiz.
Birinci hedefimiz bu olmalı.
Hangi siyasi kimliğe sahip olursak olalım,
hangi cephede yer alırsak alalım, hangi toplumsal statüde olursak olalım, bizi bir yerlere yamayan bütün kimlikleri bir kenara atıp
adalet için, merhamet için, onur için, özgürlük için, vatan için, milletimiz ve geleceğimiz için yeni bir siyasi dil inşa etme dışında hiçbir seçeneğimiz yok.
Dışarıdan ve içeriden işgale karşı ortak kimlik
Bu dil, öncelikle
Müslüman dünyanın özgürlüğünü ve onuru
nu
esas almalı. Bu dil öncelikle Müslüman toplumlara yönelik
içeriden ve dışarıdan gelen saldırılara karşı ortak bir duruş
u esas almalı. Bu dil, Müslümanların yaşadığı toprakları
aziz
bilmeli.
Bu dil, ülkelerimizin uğradığı saldırılara karşı
ortak
tavır
içermeli. Bu dil, bütün bunlara karşı bir öfke,
bir akıl, bir yeni kimlik dili
olmalı. Bu dil,
sahip olduğumuz bütün siyasi kimliklerin ötesinde bir ortak dil
olmalı.
Biz seyredersek yıkım kapılarımıza dayanacak
Mısır’da oynanan tiyatro, Irak’ta veya Afganistan’da oynanan tiyatro, Suriye’de veya Libya’da oynanan tiyatro, Türkiye’de oynamaya çalıştıkları ama başaramadıkları tiyatro aynı senaryonun parçası.
Bize hep parça parça anlattıkları, birbirinden bağımsızmış gibi anlattıkları bir oyun, tek bir oyun.
Yazanlar aynı, oynayanlar aynı, hedef aynı,
bütün bunların arkasındaki
akıl aynı
. Eğer
b
iz, bir akıl, bir duruş, bir ortak dil belirleyemezsek,
sırada başka ülkeler olacak. Topraklarımız, şehirlerimiz, insanlarımız büyük
fırtınalara
maruz kalacak.
Biz sadece seyredersek, Fas’tan Endonezya’ya kadar bir ortak bilinç inşa edemezsek, güçlü bir ses ortaya koyamazsak, birbirimizle didişip durursak,
yıkım kapılarımıza dayanacak.
Darağaçları bu ülkede kurulacaktı. Türkiye’ye önce Mısır senaryosu, sonra Suriyeleştirme girişimi..
Gezi olaylarıyla, 17-25 Aralık’la Türkiye Mısır’a çevrilecekti.
Aynı denemeyi yaptılar. E
fendilerinden aldıkları talimatlar
doğrultusunda Türkiye’de bunlara girişenler yargılanınca
ABD Dışişleri Bakanlığı
harekete geçiyor avazı çıktığı kadar bağırıyor.
“Adamlarını” kurtarmaya
çalışıyor. Ama aynı ABD, Mısır’daki idamlara ses çıkarmıyor.
Çünkü idam eden kendileri!
Gezi, 17/25 Aralık başarılsaydı,
Mısır’da kurulan darağaçları Türkiye’de kurulacaktı.
Başaramayınca
15 Temmuz
saldırısını denediler. O da
Türkiye’yi Suriyeleştirme senaryosuydu.
Başarsalardı
bugün Türkiye’nin dört bir köşesi yanıyor olacaktı.
Şehirler harabeye dönmüş, birçok ülke
Türkiye’yi işgale başlamış, yüzbinlerce insan hayatını kaybetmiş,
ülkemiz mahvolmuş olacaktı.
Merhamet çığlığını yükselten Türkiye’yi güçlü tutmak
bütün oyunları bozacak..
İşte bu yüzden Türkiye’ye saldırıp duruyorlar.
İşte bu yüzden Türkiye’nin direncini zayıflatıp
coğrafyada istedikleri gibi at koşturmak istiyorlar.
Türkiye’nin o dili inşa ettiğini, bunun geniş coğrafya üzerinde nasıl etkileri olduğunu,
kendi çıkarları için büyük bir yıkıma yol açacağını biliyorlar.
İşte bu yüzden,
kimse bu ülkeyi zayıflatacak, dışarıdan gelen fırtınalara karşı savunmasız bırakacak hiçbir pozisyon alamaz.
Alıyorlarsa bu, hem coğrafya için hem derin tarihsel hesaplaşmalarımız için
alçakça
bir
tercih
olarak görülecektir.
Bugün coğrafyada ve dünyada,
merhamet çığlığını yükselten sadece Türkiye var
. Bu yüzden de Türkiye’yi güçlü tutmak, el üstünde tutmak her şeyin önündedir. 21. yüzyıl, gerçekten de bizim için hesaplaşma yüzyılıdır.
Sisi ile dayanışma toplantısı. Katiller olay yerine gelmiş!
Dokuz gencimizin idamla şehit edilmesinden hemen sonra
Avrupa Birliği’nden Sisi cuntasına büyük bir destek
geldi. Avrupa’dan 20’den fazla
hükümet lideri ve devlet başkanı, Sisi’nin ev sahipliğinde Şarm el Şeyh’te bir araya geldi.
İdamların arkasında kimler var, apaçık ortada değil mi?
İsyan dalgasının, adalet arayışının, yeni siyasi dilin
hangi düzene, hangi kirli ortaklıklara karşı
zorunluluk olduğunu sadece bu toplantı bile fazlasıyla ortaya koyuyor.
#Mı-sır
#İdam
#ABD
#İsrail
#Zulüm
#Gezi olayları
#17-25 Aralık
#15 Temmuz
#Şarm el Şeyh