“Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz!”Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözü,Türkiye’nin üzerinde yürüdüğü yolun çerçevesini, güzergâhını, varacağı yeri belirliyor.Coğrafyamızda ve dünyada esen sert fırtınalarakarşı birdevlet aklını, refleksini, mücadele yöntemini, duruşubelirliyor. Bu söz, Türkiye’nin devlet felsefesininana aksınıoluşturuyor. İç politikadan ekonomiye, güvenlik politikasından dış politikaya kadarbir ilkeyiifade ediyor.EKONOMİK SAVUNMA HATTI: TERBİYE ETME DÖNEMİ BİTTİBu ilkeyi, dışarıdan gelen
“Dik duracağız, dikleşmeyeceğiz!”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bu sözü,
Türkiye’nin üzerinde yürüdüğü yolun çerçevesini, güzergâhını, varacağı yeri belirliyor.
Coğrafyamızda ve dünyada esen sert fırtınalara
karşı bir
devlet aklını, refleksini, mücadele yöntemini, duruşu
belirliyor. Bu söz, Türkiye’nin devlet felsefesinin
oluşturuyor. İç politikadan ekonomiye, güvenlik politikasından dış politikaya kadar
ifade ediyor.
EKONOMİK SAVUNMA HATTI: TERBİYE ETME DÖNEMİ BİTTİ
Bu ilkeyi, dışarıdan gelen ekonomik saldırılarla mücadelede görüyoruz.
Türkiye
atmıyor, baskılardan
, direniyor,
tedavisini arıyor, yeni kapılar açıyor,
yeni pazarlara yöneliyor.
ya da
larla bir ülkeyi
yöntemi, bu ilke yüzünden iflas etmiştir. Eğer
, geri adım atarsak bu, ekonominin düzelmesiyle değil,
, heba edilmesiyle sonuçlanacak,
, bu biliniyor.
Buradan hareketle bir
ekonomik savunma hattı, direnç hattı
oluşturuluyor. İçeride buna yönelik
“uyum” eksenli değişimler
yapılırken dışarıdan gelen dalgalarla mücadele için hazırlıklar yapılıyor,
küresel ticaret savaşının doğurduğu boşluklar
doldurulmaya çalışılıyor.
PATRİOT’LAR İÇİN YALVARIYOR OLACAKTIK. BİZİ SAVUNMASIZ BIRAKACAKLARDI. AMAÇ BUYDU.
alanında da “dik duracağız, dikleşmeyeceğiz” ilkesi üzerinden hareket ediliyor.
ABD’nin bütün baskılarına, Avrupa veya NATO’nun bütün baskılarına, içerideki “cephe”nin bütün baskılarına rağmen
Türkiye,
konusunda geri adım atmadı.
tartışması iç politik meseleye dönse de, bütün Batı’nın müdahale ettiği bir meseleye dönse de
Türkiye dik durdu. Ve S-400’ler geldi
, gelmeye devam ediyor.
a bakılsaydı, ABD’nin ambargo tehditlerine bakılsaydı, bu süreç çoktan sona erecek,
Türkiye bugün hâlâ Avrupa başkentlerinde Patriot dileniyor olacaktı.
Onlar
, teknoloji aktarmayacaktı ve ülkemiz,
Suriye’nin kuzeyinde, Doğu Akdeniz’de, Ege’de savunmasız bırakılacaktı
. Çünkü
Amacın bu olduğunu, Türkiye’yi savunmasız bırakmak olduğunu
15 Temmuz’da en kanlı haliyle gördük
çünkü.
“ABD İLE Mİ ÇATIŞACAĞIZ” DİYEREK İÇERİDEN KORKUTANLAR BU KUŞATMANIN PARÇASIDIR..
meselesini Suriye’nin kuzeyinde de gördük.
ABD ve müttefiklerinin Türkiye’yi çevreleme operasyonu
nun en kapsamlı projesi bu bölgede uygulandı.
İran sınırından Akdeniz’e
uzanan
aslında bir “
”ydi ve Suriye topraklarında
boyunca bu cephe için
yapıldı.
ın da yardımıyla
Türkiye’nin bu kuşağa müdahalesi engellenmek istendi.
15 Temmuz’dan önce
“kuşağın” Türkiye tarafı FETÖ’cü komutanlarla güvenceye alınmıştı.
“ABD ile mi çatışacağız” diye korku salanlar
oldu. Ama Türkiye dik durdu, terör kuşağının Akdeniz’e açılan kapısı
ve
ile kapatıldı.
Şimdi
gibi operasyonlarla kapatılıyor. Türkiye yine dik duruşunu sürdürecek,
iki kapısı da kapatılan terör kuşağının birkaç bölgeden beli kırılacaktır.
İşte o zaman
bakın kimler sahaya çıkacak,
ABD ve PKK adına korku pazarlayacak, zihin karıştıracak.
AKDENİZ’DE BİR JEOPOLİTİK HARİTA ÇİZİLİYOR. TÜRKİYE BU HARİTAYA MÜDAHALE EDECEKTİR.
“Dik durup dikleşmeme” ilkesini şimdi Doğu Akdeniz’de izliyoruz.
Suriye’nin kuzeyinden bizi çevrelemeye çalışanlar,
kuşatmayı Akdeniz’e uzattı.
Doğu Akdeniz’e hemen bütün Batılı ülkeler savaş gemileri taşıdı.
Doğalgaz pazarlığı, sondaj krizi, açık ve örtülü anlaşmaların dışında
bütün bu ülkeler Türkiye’nin karşısında
kurdu. Enerjinin ötesinde bir
jeopolitik harita çiziliyor
aslında.
Türkiye, yalnızlığına rağmen hiç geri adım atmadı.
Kendisi de sondaja başladı.
Sismik ve sondaj gemilerini
bölgeye gönderdi, çalışma başlattı. ABD ve İsrail’in örgütlediği, bölge ülkelerinin katıldığı bu cephenin,
Ege adalarını füze üslerine döndürmeleri,
askeri tatbikatları,
arayışları Türkiye’nin gözünü korkutamadı. AB’nin önceki gün aldığı “
” yaptırım kararına karşı Türkiye
de bölgeye gönderme kararı aldı.
Yine ABD, Türkiye’ye ambargo kararı için
iki kez basın toplantısını iptal etti.
Onlar da
bu beklenebilecek bir şey. Ama bu da Türkiye’yi
. Dik durmak öyle bir şeydir çünkü.
DİK DURMASAYDIK GEZİ TERÖRÜ, 15 TEMMUZ BAŞARILI OLACAKTI.
Eğer Erdoğan, yakın çevresi, ekibi, onunla omuz omuza yürüyen milyonlar dik durmasaydı Gezi terörüyle hükümet devrilecek, Türkiye AB’ye rehin verilecekti.
Eğer dik durulmasa, korkulsa ve yumuşansaydı 17-25 Aralık başarılı olacak,
15 Temmuz başarılı olacak, bugün Türkiye’nin sokaklarında iç çatışmalar yaşanıyor olacaktı.
Eğer
yumuşasak, ürksek, tedirgin olsak, sinsek ve “yalvarır” pozisyon alsaydık,
terör, dışarıdan aldığı büyük destekle bugün bütün ülkeyi çok daha ağır biçimde vuruyor olacaktı.
Eğer
irademizi Atlantik çevresine teslim etseydik, FETÖ ve PKK bugün Türkiye’de ortak yönetim kuruyor olacaktı,
ülkemiz yüz yıl sonra bir kez daha
sürüklenecekti.
YUMUŞAMAYACAK, YUMRUĞUN SIKI OLACAK, GÜCÜNÜ BU TOPRAKLARDAN ALACAKSIN..
Eğer dik durmasaydık;
Türkiye son on yıldaki büyük yükselişini gerçekleştiremeyecek,
bugün hâlâ Batı kapılarında
olacak,
İran sınırından Ege’ye kadar bütün güneyde ülkemizi hareket edemez hale getirmiş olacak
, bu dönemde Ankara’da hükümetler gelip gidecek,
iç istikrarsız alabildiğine yayılacak
, Batı’dan gelen ütün müdahaleler sonuç doğuracak,
Türkiye paçavraya çevrilmiş olacaktı.
“Dik duracaksın ama dikleşmeyeceksin.” Yumuşamayacak, ezik olmayacaksın. Yumrukların sıkı olacak
, gücünü bu topraklardan bu milletten alacaksın.
hareket edecek,
öyle yol alacaksın.
Gücünü bu topraklardan almayanların korkularını paylaşmayacaksın.
Yüz yıl sonra başlayan “
”nın aslında bir
olduğunu, bu
eşiğin ancak bir dirençle aşılacağını
bileceksin. Bu dirence karşı
arkasında kimin aklı olduğunu, nasıl bir Türkiye hayal edip planladıklarını bileceksin.
FIRTINA NEREDEN GELİRSE GELSİN, TARİHİN AKIŞI DEĞİŞTİ BİR KERE..
Bundan sonra
e gelirse gelsin, ne fırtınalar eserse essin, ağlamadan, sızlamadan, yalvarmadan, diz çökmeden
sadece mücadele ile üstesinden gelinebileceğinin farkında olacaksın.
Bunu Suriye’nin kuzeyinde gördük, ekonomik mücadelede görüyoruz ve göreceğiz, Doğu Akdeniz’de görüyoruz, S400 meselesinde gördük,
gelecekse ambargolarda da göreceğiz.
Çünkü
yüzyıllık kuşatma, yüz yıllık mücadele, yüz yıllık hesaplaşma, yüz yıllık meydan okumayla
yüzleşiyoruz. Fırtınalar ne kadar sert eserse essin, bu yol yürünecek,
içeriden ve dışarıdan gelen saldırı dalgalarına göğüs gerilecek
, bu ülke bunun üstesinden gelecek, biliyoruz.
Çünkü
tarihin akışı değişti bir kere
Kimse bu yükselişi durduramaz, biliyoruz.
MERHAMET DİLENİRSEK MAHVOLURUZ. ÖNCÜLER DİRENECEK MİLLET YÜRÜYECEK.
Yalvarırsak,
merhamet dilenirsek küçülürüz, mahvoluruz
bunu da biliyoruz.
Elini nereye uzatırsan o kadar güçlüsün, zor oyunu bozar
dönemindeyiz. Sadece biz değil, bütün dünya böyle bir dönemi yaşıyor.
Güce, kararlılığa yatırım
yapma dışında hiçbir seçeneğimiz yok.
Ve Türkiye bunu yapıyor. Böyle de devam edecek.
dik durdukça, devlet dik durdukça, iktidar alanlarını yönetenler dik durdukça millet de dik duracak. Çünkü
Anadolu topraklarındaki bin yılımız bu felsefeye dayalı. Bu siyasi genetiğe dayalı.
#Recep Tayyip Erdoğan
#S-400
#NATO
#ABD
#FETÖ
#PKK