* Barbaros Hayrettin Paşa, 473 yıl sonra geri döndü * Sancağı Karargâha konuldu. Akdeniz’in sahipleri geri geldi. * Türkiye-Libya anlaşması deniz haritasını değiştirdi. Sevr Plânı ellerinde patladı * Mavi Vatan, büyük ülke: Türkiye’nin yüzölçümü bildiğimizden çok fazla.

04:002/12/2019, Pazartesi
G: 2/12/2019, Pazartesi
İbrahim Karagül

Barbaros Hayrettin Paşa’nın sancağı, müzeden alınıp,27 Eylül 2019tarihindeDeniz Kuvvetleri Karargâhının girişine konuldu. Bu, ilk kez oluyor.Artık, seferden, tatbikatlardan dönen donanma, İstanbul Boğazı’ndan geçerkenBarbaros Hayrettin Paşa Türbesi önlerinde selâmlamayapıyor.“Çimariva”diye bilinen bu gelenek,“Mavi Vatan”tatbikatıyla birlikte yeniden başlatıldı.MAVİ VATAN, MUHTEŞEM ÜLKE: TÜRKİYE’NİN YÜZÖLÇÜMÜ BİLDİĞİMİZDEN ÇOK BÜYÜK.“Mavi Vatan”kavramsal olarak, muhteşem bir tanımlamadır. Zihin kodlarımızı

B
arbaros Hayrettin Paşa
’nın sancağı, müzeden alınıp,
27 Eylül 2019
tarihinde
Deniz Kuvvetleri Karargâhı
nın girişine konuldu. Bu, ilk kez oluyor.
Artık, seferden, tatbikatlardan dönen donanma, İstanbul Boğazı’ndan geçerken
Barbaros Hayrettin Paşa Türbesi önlerinde selâmlama
yapıyor.
“Çimariva”
diye bilinen bu gelenek,
“Mavi Vatan”
tatbikatıyla birlikte yeniden başlatıldı.
MAVİ VATAN, MUHTEŞEM ÜLKE: TÜRKİYE’NİN YÜZÖLÇÜMÜ BİLDİĞİMİZDEN ÇOK BÜYÜK.
“Mavi Vatan”
kavramsal olarak, muhteşem bir tanımlamadır. Zihin kodlarımızı değiştiren, vatan algımızı yeniden formatlayan bir güzel ifadedir.
Vatan algımızı, harita algımızı,
Türkiye algımızı sadece toprakla sınırlayan bir zihin yapısına
sahibiz.
“Türkiye’nin yüzölçümü”
derken sadece toprağımızı n ölçüsünü,
sadece
783 bin 562 kilometrekare
yi esas alırız mesela.
Oysa
denizlerimizi, karasularımızı, kıta sahanlığımızı da katınca, Türkiye’nin yüzölçümü olağanüstü ölçekte büyür
.
Haritaya
bakışımızda, Türkiye’ye bakışımızda
köklü değişiklikler
olur. Bir devasa ülke gözümüzde büyür.
Kara ve denizlerin de ötesine geçersek
, Türkiye’nin etkinlik alanını hesaplarsak, Avrupa’dan Asya’ya, Ortadoğu’dan Afrika’nın derinliklerine uzanan
bir muhteşem güç
ortaya çıkar.
BİZLER ARTIK KÂŞİFLERİZ… HAFIZA KEŞİFLERİ YAPIYORUZ. ‘VADİ’NİN GERÇEK SAHİPLERİ BÜTÜN COĞRAFYAYI SARSIYOR.
Özellikle son on beş yıldır,
biz artık kâşifleriz.
Hafıza keşifleri
yapıyoruz.
Coğrafyayı, siyasi tarihi, milletimizin siyasi kodlarını
, tarih yapıcı ve coğrafya inşa edici rolümüzü,
Türkiye algımızı, Osmanlı-Selçuklu algımızı
, bütün bunları tek bir fotoğrafta görebilmeyi, bunu bize sağlayan
“hafıza”
yı yeniden keşfediyoruz.
Ezberlerimizden, zihinsel vesayetten kurtuluyoruz
. Bu da, sadece Türkiye için değil, bütün coğrafyada büyük değişimler demektir.
Sarsıntılar, depremler
demektir. Bütün
kurulu düzenlerin altüst olması
, suyun kendi
havzasına
akması,
vadinin sahiplerinin geri dönmesi
demektir.
SELÇUKLU GERİ DÖNDÜ, OSMANLI GERİ DÖNDÜ, EMANET EHLİNE DÖNDÜ..
Selçuklu geri döndü, Osmanlı geri döndü
, 1. Dünya Savaşı’ndaki hesaplaşmalar geri döndü,
Anadolu savunması
geri döndü,
yüzyılların iddiaları
geri döndü, kısaca
bize ait ne varsa
hepsi geri döndü. Hepsinin bizim olduğunu, bize ait olduğunu gördük.
Çünkü emanet ehline dönüyor artık
.
Suriye’nin kuzeyinde
yüzlerce kilometre cepheler
inşa edenler bizi hedef alacaktı.
PKK, DEAŞ ya da terör örgütleri değildi asıl meselemiz
. Savaştığımız, Anadolu’yu savunmaya çalıştığımız şey de terörle savaş değildi.
1917’de Gazze’de, dünya savaşının her aşamasında Kudüs’te, Medine’de, Kanal’da, Suriye ve Irak’ta, Balkanlar ve Kafkasya’da, daha sonra Anadolu’da verdiğimiz mücadele Suriye’nin kuzeyinde yine veriliyordu.
ANADOLU’YA GİRMEMİZİN, BİZANS’I YENMEMİZİN İNTİKAMI İÇİN GELİYORLARDI.
Anadolu’ya girdiğimizden beri
,
Doğu Roma’yı ortadan kaldırdığımızdan beri
, Avrupa’nın merkezine ulaştığımızdan beri biriktirdikleri
korku ve intikam
Suriye’nin kuzeyinde,
“Terör Koridoru”
nda karşımıza çıktı.
Oradaki kuşatmayı yararken
Doğu Akdeniz’de, Akdeniz’in tamamında, Ege’de ve Balkanlar’da yeni duvarların inşa edildiğini, yeni cephelerin kurulduğunu
, kuşatmanın genişlediğini fark ettik.
Doğu Akdeniz’de
doğalgaz
kaynaklarında toplanıyorlardı,
Ege adalarında füze sistemleri
kuruyorlardı.
Yunanistan-Bulgaristan-Romanya
hattında
askeri üsler
inşa ediyor, yığınaklar yapıyorlardı.
MÜLTECİ MEZARLIĞI HALİNE GETİRDİKLERİ AKDENİZ’DE, BİZİ DE BOĞMAYA ÇALIŞTILAR
Türkiye’nin etrafını sarıyor
, Anadolu’da sıkıştırıp orada paramparça etmenin hesaplarını yapıyorlardı.
Akdeniz’i parçalıyor
, bir zamanlar Türk gölü olan bu denizden Türkiye’yi tamamen çıkarıyor,
nefes alamaz hale
getiriyorlardı.
ABD oradaydı, Avrupa’nın neredeyse tamamı oradaydı
.
Fransa
en ateşli biçimde Türkiye karşıtı bütün projelerde yer alıyordu.
İsrail
oradaydı.
Mısır
oradaydı.
Yunanistan
ve
Rum Kesimi
oradaydı.
Arap rejimleri
, yeni hedefleri Türkiye’yi zayıflatmak için, yine oradaydı.
Birinci Dünya Savaşı’nda hangi ülkeler Osmanlı’nın karşısındaysa şimdi Akdeniz’de Türkiye karşıtı cephedeydi
. Onlara, İsrail ile birlikte
Suud ve BAE
gibi Körfez ülkeleriz de eklenmişti.
Akdeniz’i paylaşanlar Libya’yı ikiye bölüyor
,
Hafter adında bir terör baronu
na olağanüstü askeri destek veriyor, Akdeniz’in her alanında kendilerine
kuklalar
oluşturuyordu. Bugün Libya’da devam eden iç savaş, Akdeniz’deki paylaşımın göstergesi, özetidir.
MİLLİ UÇAK GEMİSİNDEN YENİ DONANMA FİLOLARINA BİR ‘SAVUNMA DEVRİMİ..’ AKDENİZ’İN HER YERİNDEYİZ.
Sondaj gemilerimizle, savaş gemilerimizle, füze sistemlerimizle savunmayı Batı’ya da yaydık
. Biz de
doğalgaz
arıyorduk. Savunma kalkanımızı Akdeniz’de de kuruyorduk.
Mavi Vatan
adı altında herkesin
ezberini bozan tatbikatlar
yapıyor, hazırlıklara girişiyorduk.
Türk donanmasını alabildiğine güçlendiriyor,
yeni savaş gemileri ile birlikte milli imkânlarla denizaltılar ve uçak gemisi yapıyorduk
.
Sonar sistemlerinden elektronik yazılımlara
, savaş endüstrisinde olağanüstü yatırımlar yapıyor, bir
savunma devrimi
inşa ediyorduk.
İnsansız hava araçlarımız
da, uçaklarımız da, savaş gemilerimiz de
Akdeniz’in her yerinde
ydi artık.
TÜRKİYE-LİBYA ANLAŞMASI AKDENİZ HARİTASINI DEĞİŞTİRDİ: SEVR DAYATANLARA DERS VERİLDİ.
Suriye’nin kuzeyinde sekiz yıldır
kurdukları düzeni dokuz günde yerle bir eden Türkiye, Batı ittifakının bölge ülkeleriyle birleşip
dokuz yıldır devam ettirdikleri Akdeniz paylaşımını Libya ile yaptığı tek bir anlaşmayla
sıfırladı.
ABD’nin, İsrail’in, Fransa’nın, Mısır’ın, Yunanistan’ın, Batı dünyasının, bölgesel ortaklarının, Batılı savaş endüstrisinin hesapları
bir hamlede çökmüştü
.
Bize yeniden Sevr dayatanlara müthiş bir cevap verilmişti
. Bizi tehdit edenlerin tehdit altında olacağı gösterilmişti.
Türkiye-Libya anlaşması Akdeniz üzerindeki bütün hesapları bozmakla kalmadı,
Türkiye’nin bir Akdeniz haritası olduğunu
dünyaya gösterdi.
ONLARIN HARİTA PLANLARI VARSA
BİZİM DE HARİTALARIMIZ VAR. SURİYE’DE YAPTIK, AKDENİZ’DE YAPTIK. DAHA ÇOK YAPACAĞIZ.
Biz
harita ile gelenlere kendi haritamızı
gösterecektik. Onların bir harita planları varsa bizim de vardı ve aynı şekilde karşılık verecektik.
Bunu Suriye’nin kuzeyinde yaptık. Daha yapacağız! Bunu Akdeniz’de yaptık. Daha çok şey yapacağız.
Libya anlaşması
ylaDoğu Akdeniz’deki
doğalgaz hesapları
çöktüğü gibi,
Yunanistan-Rum yönetimi denklemi
de bozuldu.
Türkiye-Libya doğrudan sınır
oldu
.
Akdeniz’in tam ortasında bir siper inşa ettik. Lozan’dan bu yana, jeopolitik anlamda Türkiye’nin en büyük atılımlarından biri gerçekleşiyordu.
EVET, BARBAROS DÖNDÜ. TARİH TERSİNE DÖNECEK.
Evet, Barbaros 473 yıl sonra Akdeniz’e geri döndü
. Artık Kuzey Afrika’dan Doğu Akdeniz’e kadar her yerde biz varız.
Karada da, denizde de, bizim de harita taslaklarımız
var,
iddialarımız
var. Ve biz artık savunma değil,
meydan okumayı
tercih edeceğiz.
Asıl devrim zihinlerimizde
oluyor. Biz dönüştükçe, kendimizi buldukça coğrafya dönüşüyor, yüzyılların güç haritaları altüst oluyor.
Yüz yıl, beş yüz yıl, bin yılık hesaplar
masamızda.Arık biz bu dili konuşacağız.
Ve bu dili onlara da öğreteceğiz.
#Barbaros Hayrettin Paşa
#Türkiye
#Libya
#Milli uçak
#Bizans