George Floyd’un öldürülmesi ve ardından ABD’nin hemen bütün şehirlerinde başlayan protesto gösterileri dünya genelinde bir dip dalgaya yol açar mı?
Yeni tür siyasal bilinç, kimlik veya tepki için psikolojik temel ve atmosfer oluşturur mu? Kitlelerin memnuniyetsizliğini, öfkesini, bilinçaltını harekete geçirir mi?
Siyasi tezlerin ve söylemlerin bittiği, toplumsal kimliğin hızla başkalaştığı ve yeni yollar aradığı, devlet-toplum ilişkilerinin özellikle Batı’da büyük oranda sarsıldığı, değer ve algının yeniden tanımlandığı, küresel ölçekte geleneksel güç haritasının kökten sarsıldığı bir dönemde özellikle Batılı ülkelerde bir tür toplumsal çözülme başlar mı?
ABD’deki ırkçılık, buna karşı yükselen ve yayılan öfke, hep gördüğümüz geçici bir dalga mı yoksa dünyadaki büyük değişimin yol açtığı bitmek bilmez bir derin sarsılmanın habercisi mi?
Salgın sonrası için dünya genelinde ortak korkular vardı: Kurumlar çöker, sivil yönetimler aşınır, etnik ve dini kimlikler daha çok sahaya iner, örtülü umutsuzluklar ve anlaşmazlıklar açığa çıkar, kitlelerin devlete inancı sarsılır, toplumsal isyanlar patlar, kaynaklara yönelik açlık daha da büyür bu da büyük çatışmalara yol açar…
Ne olabilir, öngörülemiyordu ama büyük oranda bir hareketlilik başlayacağı biliniyordu.
Çin, Hindistan, Rusya, Doğu Asya, Güneydoğu Asya, Orta Doğu ve Afrika’da şimdilik bir sükûnet hâkim.
Ama salgın sonrası ilk fırtına ABD’de koptu. Kopan fırtına, sanıldığı gibi sadece ırkçılıkla, ABD’nin geleneksel toplumsal çatışmasıyla sınırlı değildi. Irkçılık üzerinden çok daha derin, çok daha kırılgan bir şey yaşanıyor şimdi. O da ABD’nin kendi içinde bölünmesi, kamplaşması ve çözülmesidir.
Şimdilik Beyazlarla Siyahlar arasında görülen çatışma, sonrası Beyazlarla Hispanikler arasında, daha sonra eyaletler arasında, kitlelerle devlet arasında, yerleşik sistemle onu dönüştürmek isteyenler arasında, sistemin kurumları arasında görülecektir.
Trump’la yerleşik sistem arasındaki ayrışma işte bu gerilimler üzerinden devam edecektir. Daha şimdiden ABD Savunma Bakanı ile Trump arasında yaşanan atışma, “Ben Başkan’a değil Amerikan halkına bağlıyım” türünden çıkışlar, sistem içindeki kavgayı büyütecektir. Bu da, aslında toplumsal gerilimin nerelere uzandığının işaretidir.
Bundan sonra, dünyadaki her dalga, her fırtına her gerilim, her hareket, ABD içindeki tartışmayı çözülme yönünde besleyecektir. Sistem içi kavga bir “Üçüncü Dünya” ülkesi görüntüsü verecek hale gelebilir.
Bugüne kadar Türkiye dâhil, birçok ülkede denedikleri taktiklerin aynısı şimdi ABD’nin kendi içinde yaşanıyor ve dünya bunu dikkatle izliyor. Trump’ın “Teröristler Seattle’ı işgal etti” mealindeki sözleri bize çok tanıdık geliyor.
Vali ve belediye başkanına çağrı yaparak; “Şehrinizi geri alın yoksa ben alacağım” sözleri, ABD’nin dokunulmaz büyülü dünyası göz önüne alındığında vahim şeylere işaret ediyor.
Ne garip; ABD şehirlerinde “otonom bölge” ilan eden örgüt (ANTIFA), Suriye’de PKK ile çalışan, PKK kamplarında ABD askerleri tarafından eğitilen örgüttür. Yıllarca PKK ve FETÖ ile Türkiye’yi işgal etmeyi deneyenlerin düştüğü durum budur.
ABD içi iktidar yapıları, kendi iç savaşlarını Suriye ve işgal ettikleri topraklarda hazırlamıştır. Ülkeleri işgal ederken, terörle mahvederken o savaş, kendi şehirlerine taşınıyor şimdi.
Irkçılığa karşı yükselen tepki sadece ABD iç iktidar kavgasını açık etmiyor, çok daha geniş, derin, bütün Atlantik ekseni çevresini vuracak bir hafızayı, bilinçaltını da harekete geçiriyor.
İngiltere’de köle taciri ve ırkçı isimlerin, liderlerin heykellerine saldırılar başladı. Öyle ki; Winston Churchill’in heykeli bile saldırıya uğramasın diye korumaya alındı.
Belçika’da ırkçı ve köle tüccarlarının heykelleri saldırıya uğruyor ya da kaldırılıyor. ABD’de Konfederasyon liderlerinin heykelleri hedef haline geliyor, kaldırılması isteniyor.
Bir İngiliz sömürgesi olan Yeni Zelanda, sömürgeciliğin sembolü olan İngilizlerin heykellerini kaldırma kararı alıyor.
Bizim için çok daha önemlisi, Senegal, köle taciri ve sömürgeci heykelleri kaldırma kararı aldı. Bu; yakında bütün Afrika ülkelerine yayılabilir. Kıta genelindeki İngiliz, Fransız sömürge sembolleri hedef olabilir. Bu da Afrika genelinde büyük bir özgürleşme hareketini tetikleyebilir.
Senegal’de, Cezayir’de, Güney Afrika’da, Ruanda’da, bütün Afrika ülkelerinde Avrupalı sömürgecilik tarihini tersine çevirebilir.
Artık İngiltere’nin, İtalya’nın, Fransa’nın, Hollanda’nın, Belçika’nın, İspanya’nın, Portekiz’in, Latin Amerika’dan Afrika’ya, Güneydoğu Asya’ya uzanan sömürge tarihi bitmeli.
Elbette bu, tarihin görebileceği en büyük kalkışma olacaktır. En güçlü bilinç hareketi olacaktır. Ve bunun olması durumunda dünya, yüzyıllar sonra büyük bir devrime tanıklık edecektir.
Âfâkî gelebilir. Fantastik gibi görünebilir. Batı’nın gücünü kutsal görenler için uçuk gelebilir. Ama dünyada değişen sadece güç kaymaları değildir. Sadece; Batı’nın karşısında Çin’in, Asya’nın, Türkiye gibi ülkelerin yükselişi değildir. Değişen sadece teknoloji, iletişim, konfor değildir.
Gözümüzün önünde çok şey değişiyor. Kuşaklar, nesiller, yaşam tarzları, vicdan, yeryüzünü algılama biçimi, devleti ve gücü algılama biçimi, çokuluslu şirketlerin dünyayı talan etmesine bakış, siyasi ve toplumsal kimliklere bakış da hızla değişiyor.
“Coğrafi Keşifler” palavrasından sonra, sömürgeciliğin başlangıcından sonra, Batı’nın küresel düzeni ilk kez sarsılıyor. Birinci ve İkinci Dünya savaşları dünyada bu anlamda değişime yol açmadı. Batı’nın iktidar gücünü daha da pekiştirdi.
İşte bu güç hâkimiyetinin sonuna geldi Batı dünyası. Üzerinde konuşulacak konu budur.
Ama yüzyıllar sonra ilk kez Batı karşısında büyük güç yükselişleri var. Trmup’ın; Almanya’dan asker çekmesi, Irak’tan çekilme, Afganistan ve Güney Kore’den asker çekme kararları, “Artık sonsuz savaşlar dönemi bitti, dünyanın jandarması değiliz” açıklaması, ABD için bir başka korkunun işareti.
O da içeriden çözülmedir. Atlantik Ekseni bir daha dünyanın hâkimi olamayacak. ABD ve Avrupa’nın gerilemesine, Türkiye, Çin, Hindistan, Almanya, Rusya gibi ülkelerin yükselişine tanık olacağız.
Bundan sonra ABD ve Avrupa’da daha çok iç krizler, sorunlar izleyeceğiz. George Floyd’dan sonra izlediğimiz bunun ilk örnekleridir.
Batı için tarihin sonu gelmiştir. Güç ekseni yüzyıllar sonra ilk kez kırılmıştır.
Son olarak çok cesur bir söz edeyim: Batı’nın sonunu ABD getirecektir.
“Türkiye’nin yeni yükseliş çağı başladı” derken, “Buna cephe alan kaybeder” derken, artık “Türkiye durdurulamaz” derken, bu derin değişim haritasına bakarak bir şeyleri anlatmaya çalışıyordum.
Batı’nın yüz yılları tükenirken Türkiye yüzyılı başlıyor!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.