* ABD İran’a saldırmaz, yeni bir Arap-Fars savaşı çıkarır. * İki Veliaht ve iki ülke: Haçlı saldırısının tetikçisi oldular. * Ama büyük tuzak S. Arabistan’a kuruldu.

04:0017/05/2019, Cuma
G: 17/05/2019, Cuma
İbrahim Karagül

ABD-İran arasındakiyeni restleşme nereye uzanabilir? BirABD-İran savaşı çıkar mı? S.Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’dekineocon sağcıların tahrikleriyle İran’a karşı büyük bir müdahale başlar mı? Böyle bir durumdaTürkiye’den Kuzey Afrika’ya, Pakistan’dan Somali’yekadar bütün bölge ne tür gelişmelere sahne olur?Hiç basit sorular ya da ihtimaller değil bunlar. Nihayetindebütün coğrafyayı yakıp yıkmaya dönük bir hesapvar, bu artık gerçek.İslam’ı kendi içinde savaştırıp, İslam’ı kalbinden

A
BD-İran arasındaki
yeni restleşme nereye uzanabilir? Bir
ABD-İran savaşı çıkar mı? S.Arabistan
, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve ABD’deki
neocon sağcıların tahrikleri
yle İran’a karşı büyük bir müdahale başlar mı? Böyle bir durumda
Türkiye’den Kuzey Afrika’ya, Pakistan’dan Somali’ye
kadar bütün bölge ne tür gelişmelere sahne olur?


Hiç basit sorular ya da ihtimaller değil bunlar. Nihayetinde
bütün coğrafyayı yakıp yıkmaya dönük bir hesap
var, bu artık gerçek.
İslam’ı kendi içinde savaştırıp, İslam’ı kalbinden vurup,
Müslüman toplumlar üzerinde yeni bir sömürge, vesayet dönemi başlatmak istiyorlar. Ayrıca,
yeryüzünün ana eksenini oluşturan Müslüman Orta Kuşak
tamamen denetim altına alınırsa Batı için yeniden bir küresel hakimiyetin de kapıları aralanmış olacak.
ABD MÜDAHALE ETTİ, İRAN KAZANDI. İSRAİL İLE İRAN ARASINDAKİ BENZERLİK.
Kısa vadede
açıktan İran’a saldırmak istemezler.
Ambargodan sonra daha yıpratıcı saldırılar başlar, İran’ı
içeriden
çökertmeye çalışırlar. Ama Irak işgali gibi bir operasyon bugünkü küresel konjonktürde çok da mümkün görünmüyor.
Şu bir gerçek ki;
bugüne kadar ABD-İran gerilimlerinin tamamından İran kazançlı çıkmıştır. ABD’nin bölgeye müdahaleleri İran’ı değil, İran’ın düşmanlarını zayıflatmıştır. Afganistan ve Irak işgali iki ülkeyi de mahvetti ama İran’ın jeopolitik genişlemesine büyük katkı sundu, düşmanlarını zayıflattı ya da bitirdi.
Irak işgali İran’ın bu ülkeye hakimiyetiyle, kontrolüyle sonuçlandı. Dolayısıyla
ABD ile İran hiçbir zaman açıkça çatışma içine girmedi.
İran ve İsrail, bölgede çatışmacı dil kullanan iki ülke.
Her ikisi de bu dilden, çatışma ve gerilim politikalarından kazançlı çıktı.
Çatışmadan güç devşiren
ülkeler oldular. Ne garip ki bu iki ülke,
yeryüzünün en azılı düşmanı gibi görünseler de, hiçbir zaman açıktan karşı karşıya gelmediler.
Birbirlerine doğrudan
dokunmadılar
. Hep örgütler üzerinden, dolaylı savaştılar.
120 BİN ASKER NE İÇİN GELECEK?
ABD’nin, bölgeye
120 bin asker
göndereceği konuşuluyor.
Trump yalanladı ama o bilmez.
Vakti gelince haberdar olur. Peki bu yığınak, bu hazırlık neden?
Açıktan vurma yerine İran içinde
belli bölgelere nokta saldırılar
bekleniyor. Özellikle
nükleer tesislere
yönelik. İşte
yığınak; bu tür bir saldırıdan sonra İran’ın örgütler üzerinden, Irak ve Suriye’deki milisleri üzerinden ABD hedeflerine karşılık vermesine yönelik bir hazırlık.
Şu anki görüntü böyle. Bu yüzden de
ABD, Almanya, Hollanda
gibi ülkeler Irak’taki kadrolarını büyük oranda geri çekmeye başladı.
İSLAM İÇ SAVAŞI, KIYAMETSAVAŞI, İKİ VELİAHT’IN İHANETİ
Ancak hem neoconlar hem S. Arabistan ve BAE,
ABD askeri gücünü İran’a yönlendirme
konusunda büyük çaba harcıyor. Aslında hepsi birlikte bir
Kıyamet Savaşı
istiyor. Bölgenin tamamına yayılacak bir savaşın, Müslüman toplumları tarih dışına iteceği ve belki bir yüz yıl daha ayağa kalkamaz hale getireceği muhakkak. Bu yüzden de gelişmeler aslında oldukça vahim.
ABD ve İsrail,
İslam iç savaşı
konusunda oldukça başarılı bir yöntem izliyor.
Örgütler
kuruyor, Müslümanları kullanıyor. Devletleri kontrol ediyor, birbiriyle savaştırıyor.
Suudi Veliaht Muhammed bin Selman ile BAE’li Muhammed bin Zaid’i
kontrollerine aldılar ve yeni bir şey deniyorlar.
İKİ VELİAHT, İKİ ÜLKE: HAÇLI SALDIRISININ TETİKÇİSİ OLDULAR
Tanrıyı kıyamete zorlama
” senaryosu ne yazık ki bugün
S. Arabistan ve BAE üzerinden
servis ediliyor. İki ülke bir Evangelist Haçlı çılgınlığının sözcüleri haline geldi.
Mekke ve Medine
’yi kontrol eden
bu iki ülke, Veliahtlar üzerinden kontrol altında tutularak bir tür Haçlı Savaşları’nın tetikçilerine
dönüştürüldü.
S. Arabistan ve BAE
’ye bakılırsa ABD ve İsrail bütün güçleriyle İran’a saldırmalı.
Arapları
bu tehlikeden kurtarmalı. Çünkü onlara en büyük gelecek tehdidinin İran olduğu söylendi. İran da eylemleriyle buna
zemin
hazırladı
, bu kanaati güçlendirdi. İşte şimdi asıl senaryo başlıyor.
Bu arada,
bugüne kadar İran’ı tehdit gösterenlerin söz konusu ülkelere artık Türkiye’yi tehdit gösterdiklerini
özellikle not edelim.
YENİ BİR ARAP-FARS SAVAŞI HAZIRLIĞI BU
1991 Körfez Savaşı Arap-Fars savaşıydı. Araplar yenildi, İran Irak’ı denetim altına aldı. Arap-Fars sınırı, İran-Irak sınırından Suriye-Ürdün sınırına geriledi. Son Suriye savaşı da Arap-Fars savaşıdır.
Bu ülkede etkin olan İran, İsrail sınırına dayandı. Aynı İran, Yemen üzerinden de S. Arabistan’ı,
Arap ana karasını
sıkıştırmaya başladı.
Bütün
bu savaşlar ve jeopolitik hesaplar Arap siyasi aklının körlüğü üzerinden servis edildi.
Hepsinde S. Arabistan büyük oranda suçludur.
Arap toprakları S. Arabistan yönetimi yüzünden adım adım işgal edilmektedir.
SUUDİ ARABİSTAN’A ÇOK BÜYÜK TUZAK KURULDU..
Şimdi bu
siyasi körlük belki de en büyük hatayı yapmak üzere.
Yeni bir
Arap-Fars savaşı
çıkarılacak.
Öncekiler ülke düzeyindeydi, bu sefer bölgesel düzeyde bir hazırlık var.
Araplarla İranlıları tokuşturacaklar, kenara çekilip yıkımı izleyecekler. Başarırlarsa bu savaş belki onlarca yıl sürecek.
Bütün bunlar üzerine sözüm şu:
Tuzak S. Arabistan’a kuruldu. İmha planı o ülkeye yöneldi. “Himaye ederek imha et” politikasıdır bu.
Neden böyle.
Çünkü Mekke de Medine de S. Arabistan’da!
Çünkü geleceğe doğru yüzyıllık bir hesap var önümüzde.
Türkiye’nin verdiği mücadeleyi böyle bir iklim içinde değerlendirip öyle konuşun
derim.
#ABD
#İran
#BAE
#Suudi Arabistan
#Mekke
#Medine
#Donald Trump