Dört yüz metrelik bir gemininkuma saplanıp Süveyş Kanalı’nı kapatması,sadece ekonomik değil, jeopolitik bir krize neden oldu.Üç yüz yirmi gemi Kanal’da geçiş beklerken, zararon milyarlarca dolarhesaplanırken kaza,küresel ticaretteki büyük savaşın yeni cephesini açık etti:Tedarik yollarını,deniz ve kara ticaret koridorlarınıkim kontrol edecek?Bugüne kadar hepenerji koridorlarıüzerinden tartıştığımız, 21. yüzyılıngüç haritasının belirlenmesindederin etki uyandıran koridor savaşlarının şimdi deküresel
Dört yüz metrelik bir geminin
kuma saplanıp Süveyş Kanalı’nı kapatması,
sadece ekonomik değil, jeopolitik bir krize neden oldu.
Üç yüz yirmi gemi Kanal’da geçiş beklerken, zarar
hesaplanırken kaza,
küresel ticaretteki büyük savaşın yeni cephesini açık etti:
Tedarik yollarını,
deniz ve kara ticaret koridorlarını
kim kontrol edecek?
Bugüne kadar hep
üzerinden tartıştığımız, 21. yüzyılın
güç haritasının belirlenmesinde
derin etki uyandıran koridor savaşlarının şimdi de
küresel lojistik, tedarik
üzerinde başladığını gördük.
Bütün kanallar, koridorlar Müslüman Orta Kuşak’ta…
Dünya ticaretinin üçte birini kontrol eden
yüzde onunu kontrol eden
Basra Körfezi ve Kızıldeniz,
Türkiye’nin
ı dünyanın en kritik ticaret güzergâhlarıdır.
yeryüzünün eksenini oluşturan
yani
üzerindedir.
Mısır’da darbenin, Doğu Afrika ve Yemen’deki savaşların, Basra Körfezi’nde bitmek bilmeyen krizlerin, Kızıldeniz’deki gerilimlerin, Türkiye’yi D. Akdeniz’de boğma hesaplarının sebebi
budur.
Ne yazık ki; buralar
zayıf ülkelerin coğrafyası
nda. Böyle olunca da bu ülkeler baskı altına alınarak
koridorlar başkalarının kontrolünde tutuluyor.
Küresel ekonomik ve askeri gücü elinde tutanlar, bu kontrolü kaybetmemek için
deniyor, birçok ülkeyi bu amaçla mahvediyor.
Yeni ticaret yolları, yeni dünya, yeni ekonomik çevre, yeni güçlü devletler.
Şimdi
koridorlara yenileri eklendi.
ulaşan yeni
“İpek Yolu”, Kuzey Kutbunun erimesiyle
oluşan ve
Rusya ile Avrupa/ABD arasında krizlere neden olan
yeni ulaşım güzergahı,
üzerinde henüz başlayan ticaret ve ulaşım hatları,
İsrail ve Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) Süveyş’e alternatif Kanal
projesi gibi..
21. yüzyıl dünyasını formatlamak isteyen merkez ülkeler, bu yeni koridorlar üzerinden amansız savaş veriyor.
Güç ve etkinlik;
kaynaklar, koridorlar, pazarlar
üzerinden yeniden belirleniyor. Hesaplaşma;
“Yeni dünya, yeni coğrafya, yeni ekonomik çevre ve yeni güçlü devletler”
sloganı ile yürütülüyor.
“Coğrafi Keşifler” tersine döndü: Altı Müslüman ülkenin gücü Batı’nın eksenini değiştirir.
Batı,
le kazandığı ve yüzyıllardır sürdürdüğü üstünlüğünü ilk kez kaybediyor.
Doğu’nun çok dinamik yeni güç
olarak yükselmesi, bu
boğazları ve koridorları elinde tutan Müslüman ülkelerin gücü fark etmeleri
ve buna yatırım yapmaya çalışmaları
Batı’yı merkezden çıkaracak, eksenini kaybettirecek
iki çok önemli yeni durumdur!
Türkiye (Boğazlar), Endonezya ve Malezya (Malakka Boğazı), Mısır (Süveyş Kanalı ve Sina) İran (Basra Körfezi), S. Arabistan (Kızıldeniz) yeni dönemin çok büyük oyuncuları olabilir.
Küresel ekonomi ve ticaret güzergâhları üzerindeki denetimin sağladığı güce yatırım yapmaları, onları
21. yüzyılın yükselen güçleri
yapabilir. Bunun için
20. yüzyılın geleneksel Batı vesayetinden kurtulmaya yetecektir.
Sürpriz oyuncular sahaya çıkabilir.
Bu
koridorları kontrol eden dünya ticaretini,
enerji arzını kontrol edecektir. Bu da
siyasi, askeri ve kültürel büyük bir sıçrama
sağlayacaktır.
Rusya ve Çin ile ABD ve Avrupa
arasında devam eden, yeryüzünün bütün
kara ve denizlerine hâkimiyet
mücadelesinde,
sürpriz bir çıkış, oyun bozucu bir hareket bu ülkelerden gelebilir.
Buna
güçleri de var, akılları da.
Bu ülkeler arasından biri ya da birkaçı, 21. yüzyıl dünya sisteminin tam merkezine yerleşebilir. Bu olacaktır da.
Elini çabuk tutan geleceğin mimarlarından biri olacak...
ile birlikte, zaten var olan
büyük jeopolitik kapışmalar keskinleşti. Ezberler bozuldu, hesaplar değişti
ve her şey çok hızlandı.
Elini çabuk tutan, cesur olan, akıl sıçraması yapan,
günlük yıpratıcı tartışmalardan uzaklaşıp büyük hedefler ortaya koyan her ülke,
olacak.
Başkalarının oyununda rol almak yerine kendi oyunlarını sahneye süren
her ülkenin kazanacağı bir dünya var önümüzde. Çünkü yüzyıllardır devam eden ve dünyayı formatlayan
Batı hâkimiyeti ilk kez sarsılıyor, dünya gerçekten ilk kez değişiyor.
Türkiye; hem iç ve dış kuşatmaya direniyor ve dev adımlar atıyor.
Türkiye’nin; dışarıdaki çevrelemeye, içeriden kuşatmaya direnerek
attığı, atmaya çalıştığı her adım işte bu büyük hesaplara göre belirleniyor.
nın dünyanın içinde bulunduğu
eksen kaymasını açık edebildiği
bir dönemde
Türkiye, olağanüstü bir akıl sıçramasıyla, dev adımlar atıyor.
Batı’da da Doğu’da da bu kadar tartışmaların merkezinde olmasının nedeni budur.
Türkiye’nin
Güney’de, Doğu’da, Batı’da ciddi askeri müdahalelere girmesi, Doğu Akdeniz ve Ege’de çok şeyi göze alması, Libya’ya kadar uzanması, Mısır ve S. Arabistan’la ilişkileri yumuşatmaya çalışması
bir coğrafya aklıdır.
Her alanda olağanüstü atılımlar içine girmesi,
eskinin vesayet aygıtlarından tamamen kurtulmaya
dönük her adımı kararlılıkla atması çok daha büyük küresel krizlere hazırlıktır.
Bize “kenarda dur” diyene; Ne pahasına olursa olsun!
Türkiye,
ne pahasına olursa olsun, yeni dünya düzeninin merkezine yerleşecektir. Kanal İstanbul Projesi ile Boğazlar’daki egemenliğimizi sınırlayan Montrö Boğazlar Sözleşmesi
’nin artık istenmemesi, küresel lojistik, ticaret yarışlarına hazırlıktır.
Belki zamanla
Hazar’dan Basra Körfezi’ne de kanallar açılacak. Belki çok daha büyük projeler devreye alınacaktır.
Bunlar olurken Türkiye’ye
“Sen karışma, sen girme bu işlere, kenarda dur”
diyenlere asla kulak asılmayacaktır.
Kanal İstanbul ve Montrö için terör dalgası servis edebilirler!
İstanbul Havaalanı’nı engellemek için Gezi terörünü planlayan
ve Türkiye’yi
sürüklemeye çalışanları gördük.
O terörü, ABD ve Avrupa istihbarat teşkilatları yönetti.
Kanal İstanbul’a karşı da benzer bir terör dalgası servis edebilirler. Montrö için İngiltere adına, Fransa adına, Rusya adına konuşanlar sokakları, gazeteleri, televizyonları, iletişim organlarını istila edecektir.
Eski dünyanın güvenlik ve ekonomik konseptlerinin değişmesine direnenler, bizdekileri harekete geçirecektir. Zaten kimlerin bu amaçla sahaya sürüldüğü şimdiden bellidir.
Bunlar,
Sokullu’nun Hazar-Karadeniz kanal projesi zamanında yaşasalar aynısını yaparlardı.
Çünkü ihanet ihanettir. Çağlar değişir bu genetik değişmez.
15 Temmuz’dan beter bir zihinsel işgal girişimi var! ‘Önüne bak’ diyene aldırma!
Türkiye, 15 Temmuz’dan daha beter bir işgal girişimi altında.
Bu;
zihinsel körleştirmedir. Dünya yeniden kurulurken bize
diyenler en büyük kuşatmayı içeriden yürütmektedir. Bu “iç işgalciler”le mücadele de bir
dir.
Türkiye;
eskinin sınırlandırıcı bütün yapılarını değiştirmeye
çalışıyor ve değiştirecektir. Her şeyin özeti budur.
Batılı zihin kalıpları bizi sınırlıyor, düşünce sistemimizi daraltıyor,
dünya algımızı tek yanlı formatlıyor.
Türkiye’nin büyük ölçekli adımlarına karşı içerideki rezerv biraz da bu yüzden.
ön yargı ya da ön kabul, Türkiye’nin
çalışıyor.
Buna izin veremeyiz. Vermeyeceğiz.
Gereken her neyse. Asla cimri davranma Türkiye!
Bizi tekrar zayıf bir bölge ülkesine haline sıkıştırmalarına razı gelmeyeceğiz.
Dünya yeniden kurulurken asla çevrede kalmayacağız.
Birilerinin cephesi, garnizonu asla olmayacağız.
İçeriden ve dışarıdan ne kadar kuşatırlarsa kuşatsınlar,
nasıl bir zihinsel ambargo uygularlarsa uygulasınlar,
artık bu mümkün değil.
Türkiye önüne çıkan engelleri aşmada asla cimri davranmayacak. Gereken her neyse…
O eşik geçildi. Geri dönüş olmayacak. Boş umutlarla son saldırıları yapıyorlar.
Efendileri dünyada kaybediyor. Kendileri de içeride kaybedecek.
Bir anlayabilseler…
#Süveyş Kanalı
#Kanal İstanbul
#Malakka Boğazı
#Basra Körfezi
#Türkiye
#Mısır
#Çin