Erdoğan bize ne anlattı? Batı hegemonyası biterken Türkiye ne yapmak istiyor?

04:007/10/2021, Perşembe
G: 7/10/2021, Perşembe
İbrahim Karagül

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın:“Batı’nın üstünlüğü anlayışının sonuna geldik. Yeni bir uluslararası sistem oluşuyor. Batı hegemonyası bitmiştir”cümlesi, bu topraklardan yükselen ve dünyaya yönelen en güçlü sözdür.Çünkü;yüzyılların özeti, geçmişin ve geleceğin bütün şifreleribu tespitte ve bunu söyleyebilecekgüç ve cesaretteyatıyor.Tarih yapan,coğrafya inşa eden akıl,21. yüzyılın ilk çeyreğinde bu güçlü çıkışı yapabiliyorsa,büyük hedeflere yönelmişdemektir.İmparatorluklar aklı boş konuşmaz. Büyük güçler

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın:
“Batı’nın üstünlüğü anlayışının sonuna geldik. Yeni bir uluslararası sistem oluşuyor. Batı hegemonyası bitmiştir”
cümlesi, bu topraklardan yükselen ve dünyaya yönelen en güçlü sözdür.
Çünkü;
yüzyılların özeti, geçmişin ve geleceğin bütün şifreleri
bu tespitte ve bunu söyleyebilecek
güç ve cesarette
yatıyor.
Tarih yapan,
coğrafya inşa eden akıl,
21. yüzyılın ilk çeyreğinde bu güçlü çıkışı yapabiliyorsa,
büyük hedeflere yönelmiş
demektir.

İmparatorluklar aklı boş konuşmaz. Büyük güçler asla hamaset yapmaz.

Bu cümlelerin; tam da bu dönemde,
tam da ülkelerin ve ulusların yeni kararlar verme aşamasında,
tam da dünyanın
güç ağırlığının yer değiştirdiği
ve yeniden oluştuğu dönemde
Türkiye’den yükselmesi,
büyük çıkışların, çok büyük değişimlerin
habercisidir
.
ABD’nin içine kapandığı
ve dünyanın birçok bölgesinden çekilmeye başladığı,
Avrupa’nın “Birlik” ruhunu kaybettiği
ve kendi iç sorunlarına yoğunlaştığı, yüzyıllardır dünya düzenini şekillendiren
Batı’nın gücünün eridiği ve “merkez” olma rolünü “ahlâken” kaybettiği
bir dönemde
“Türkiye Yükselişi” bir rastlantı değildir.
İmparatorluklar aklı böyle bir zamanda
hamaset
yapmaz.
Dünya tarihini şekillendiren güçler ve milletler böyle dönemlerde
boş konuşmaz.
21. yüzyıla yeniden dönen,
en önemlisi de
küresel bir bakışa
sahip olan
milletlerin ve güçlerin her sözü, her düşüncesi,
her hareketi her dokunuşu, dünyanın büyük değişiklikler yaşadığı dönemlerde çok kritiktir.

Batı hegemonyadan ‘savunma’ya geçiyor.

Birinci ve İkinci Dünya savaşları
nda olandan çok daha derin bir kırılma yaşanıyor. Çünkü o savaşlar aslında
“Batı iç savaşı”
ydı.
Bu sefer, savaş bile olmadan
Batı’nın elindeki güç kararlı bir şekilde başka alanlara, başka ülkelere
kayıyor. Bu, aslında yirmi yıldır devam ediyor ve hızlanıyor.
Sadece Türkiye değil,
imparatorluk geleneği, büyük güç geleneği, tarih ve coğrafya aklı olan,
buna göre siyasi aklı biçimlenen ülkeler ve milletlerin
hepsi bugün benzer cümleler kuruyor.
İngiltere’nin AB’den ayrılması,
ABD’nin Afganistan/Orta Asya’dan çekilmesi,
Ortadoğu’da birçok yerde gücünü azaltmaya başlaması, ABD ve İngiltere’nin
Avrupa ve Pasifik’te Fransa’yı dışlaması, Avrupa için bölünme
nin derinleşmesi, Rusya ve Çin ile ABD ve İngiltere arasındaki gerilimin tırmanması, ABD’nin gücünü
Pasifik’te toplama telâşı,
Batı’nın genel anlamda
hegemonyadan savunmaya geçme
arayışı bize çok şey anlatıyor.

Erdoğan bize ne diyor? Ne anlatmaya çalışıyor?

Cumhurbaşkanı Erdoğan
’ın bu sözü,
“Coğrafi Keşifler”
adı altında başlatılan
“sömürgecilik tarihi”,
“modern kolonyalizm tarihi”
, iki Dünya Savaşı sonrası kurulan dünya düzeni
sonrasını haber veriyor.
Dünyaya
“Türkiye döndü”
diyor.
Libya
’dan
Suriye’
ye,
Karabağ’
dan
terör
le mücadeleye,
Batı’nın içerideki iktidar/vesayet alanlarını sona erdirmeye dönük bütün “müdahaleler”
aslında Türkiye’nin bu yeni dönemini haber veriyordu.
Peki, neydi bu haber,
Türkiye ne yapmaya çalışıyor?
Erdoğan neyi anlatmak istiyor?

“Büyük güçler kapısı” açıldı “Coğrafya ile yükselme” devri.

Türkiye; yüzyıllar sonra Batı düzeninin çöküşünü gördü.
Bunu çok iyi okudu. Yeni yükselişleri, yeni
güç dağılımlarını,
kendisine açılan alanları, kimlerin gerilediğini, kimlere alan açıldığını gördü.
Tarihin, kendisi gibi bazı ülkelere yeniden
“büyük güçler kapısı”
nı açtığını okudu.
Selçuklu’dan Osmanlı’dan, Cumhuriyet’ten devamla “coğrafya ile yükselme”
yolunu açtı.
Sadece Anadolu’da terörle mücadele değil,
güvenlik ve nüfuz etkisini çok geniş alanlara yaydı. Buna siyasi aklı ve gücünün yettiğini,
olağanüstü “güç inşası”
nın mümkün olduğunu biliyordu. Birileri güç kaybederken o gücün
başka ülkelere
kayacağı mutlaktı. Ve Türkiye bunu
toplamaya
başladı.

“Dünyanın eksenini sarsar” derken bunu kastediyorum.

Önceden sadece
PKK ile,
terör örgütleriyle uğraşırken
elini uzattığı her yerde karşısına dünyanın merkez ülkeleri çıktı.
Sömürge ülkeleri çıktı.
Bütün Batı ülkeleri çıktı.
Ve Türkiye, bu alanların
tamamından elini güçlendirerek çıktı.
Sadece Doğu Akdeniz’de, sadece
Afrika’da Fransa ile girdiği ve kazandığı
güç hesaplaşması bile neleri başardığını anlatmaya yetecektir.
Türkiye’nin Ortadoğu’da, Afrika’da, Orta Asya’da kurduğu
ilişkiler, yakınlıklar, ortaklıklar
yeryüzünün
ana eksenini sarsacaktır.
Ve şimdiden sarsıyor da.
Dünya,
Doğu
ve
Batı
diye ikiye bölünürken Türkiye,
yeryüzünün ana ekseninde çok güçlü bir “üçüncü güç” yükselişi
nin mümkün
olduğunu
gösterdi.

Bütün ezberleri bozan, şok edici dalga geliyor. Batı, ‘intikam cephesi’ni bu yüzden içeride kurdu.

İşte bütün
ezberleri bozan, şok edici dalga
bu oldu. Bunu beklemiyorlardı. Özellikle Batı, çok büyük bir
sürprizle
karşılaştı. Bu öfke
ile, intikam cephesini “içeride” kurdu.
Kendi ülkemizde siyasi partiler ve terör örgütleri üzerinden
“Türkiye’yi durdurma cephesi”
inşa etti. Bu yetecek mi? Dışarıda durduramayanlar içeriden durdurabilecek mi?
Hiç
sanmıyorum
. Çünkü bu cepheyi kuranlar zaten kaybediyor.
“Hegemonya, kolonyalizm, vesayet”
bu büyük yükseliş ve akıl karşısında tutunamayacak.
Çünkü bu bir
iç politik mesele, siyasi parti meselesi değil.
Bu, bir ülkenin 20. yüzyılda ara verdiği yürüyüşünü yeniden başlatmasıdır.
Dikkat edin,
eskinin kibirli, kanlı sömürgeci güçlerinin kaleleri birer birer devriliyor.
Onlar geleceği kendi kibirleri yüzünden kaybetti.
Uluslara yaşattıkları kanlı siyasi tarih
yüzünden kaybetti. Güç, ellerinden kaymaya başladığı anda her millet harekete geçti.

Yüzyılların mesajı: Bir imparatorluğu daha içeriden yıkmalarına izin vermeyelim.

İşte Türkiye bunun öncüsü oldu. Yeni Türkiye’nin Yolu, bu yüzden bütün coğrafyanın yoludur.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hem Türkiye’nin hem coğrafyanın gücünü keşfetti ve harekete geçirdi.
Bu, küresel ölçekte sarsıntılara, derin değişikliklere yol açacak bir devrimdir.

Ona öfkelerinin tek sebebi de budur.

Ama Erdoğan, bütün dünyanın izlediği bir gerçeği açıkça ilân etti.
“Batı’nın üstünlüğü anlayışının sonuna geldik. Yeni bir uluslararası sistem oluşuyor. Batı hegemonyası bitmiştir.”
Batı için küresel liderlik tarihinin sonuna geldik.
Yüzyılların mesajı bu!
Bu söz, tarih değiştirecek. Hep birlikte göreceğiz.
Yeter ki; bir imparatorluğu daha içeriden yıkmalarına izin vermeyelim.
#Recep Tayyip Erdoğan
#Türkiye
#ABD
#AB
#Libya
#Suriye