Türkiyebir haftadaülkenin bütün güney bölgesini kaplayan, iki yüzün üzerinde yangınıkontrol altına aldı, büyük oranda da söndürdü. Canla başla bir mücadeleyürütülüyor. Bazıları gizlemeye çalışsa da bunun dünyada örneği yok.Bir hafta boyuncaormanlarımız kundaklandı.Evet “kundaklandı”. Herkes bununla uğraşırken“iç işgalci cephe”ve sosyal medya örgütleri yalan ve iftiralarıyla bu sefer“Türkiye’yi kundakladı.”PKK’yı korumak için Türkiye’ye saldırdılarOrman yangınlarının sebebiiklimmiş… Evet, bunu sorgulayalım.
Türkiye
ülkenin bütün güney bölgesini kaplayan, iki yüzün üzerinde yangını
kontrol altına aldı, büyük oranda da söndürdü. Canla başla bir mücadele
yürütülüyor. Bazıları gizlemeye çalışsa da bunun dünyada örneği yok.
Bir hafta boyunca
ormanlarımız kundaklandı.
Evet “kundaklandı”. Herkes bununla uğraşırken
ve sosyal medya örgütleri yalan ve iftiralarıyla bu sefer
PKK’yı korumak için Türkiye’ye saldırdılar
Orman yangınlarının sebebi
miş… Evet, bunu sorgulayalım. Ama sabotaj ihtimallerini de sorgulayalım. İşte asıl
“Türkiye’yi kundaklama” kampanyası bu sorgulama ile başladı.
Arkasından PKK çıkar korkusu
yla ve bu durumu gizlemek için alabildiğine
devlete, ülkeye, yangınla mücadele edenlere, ciğerleri yananlara, yüreği Türkiye için atanlara saldırdılar.
gözlerimizi kararttılar, hedef şaşırttılar, örtbas
, milleti birbirine düşürmeye çalıştılar.
uğratmak
oluşturmak için yangın söndürme çalışmalarını sabote ettiler.
Çirkef yalan ve kurgularla…
Laf oyunlarıyla,
zihin oyunlarıyla, çirkef yalan ve kurgularla, siyasi ajandalarını, ideolojik kin ve öfkelerini
sahaya sürdüler. Mücadele eden
binlerce insanı küçümsediler.
Kurumları, organizasyonları, havadan müdahaleleri yok göstermeye çalıştılar.
Söndürme çalışmalarını yerinde izleyen gazetecilerle
diye alay ettiler. İspanya bir uçak gönderdi onu pazarladılar ama
Türkiye’nin mücadelesiyle dalga geçtiler.
Her gün
mücadele eden pilotları, uçakları, helikopterleri yok saldılar.
Büyük kötülük fırtınası: FETÖ, PKK ve DHKP-C ile kol kola hareket ettiler.
Türkiye; sadece son bir haftada
iki kundaklama ile, iki tür felaketle aynı anda mücadele etmek zorunda
kaldı. Ki, bunlar
olduğunu artık bal gibi biliyoruz.
Çok büyük kötülük
fırtınalarıyla karşı karşıyayız.
Türkiye’nin felaketine yatırım yapanların, çirkin istismarları ile bir kez daha yüz yüzeyiz. Bunu
teröründe gördük,
ta gördük
’da gördük. Aynı örgütlenmeyi, orman yangınlarında bir kez daha gördük.
Hep aynı çevre…
FETÖ’cüler, PKK’lılar, DHKP-C’liler,
onların yörüngesinde hareket eden
gazeteciler, medya organları, sanatçılar…
Yine tam bir
Türkiye’ye saldırdılar. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bir içeriden saldırı denediler.
Terör örgütlerinin arkasına sığındılar
Koca siyasi partiler işte
bu şer ekseninin kontrolüyle, söylemiyle hareket ettiler. Asıl tehlike burasıydı.
Türkiye’yi yönetmeye aday siyasi partilerin, örgütlerin söylem üstünlüğüne sığınmaları, kendi
ajandalarını onların arkasına gizleyerek yürütmeleri faciadır,
çok büyük bir tehlikedir!
Ülkenin tamamı için bir afet durumu söz konusu iken bu
siyasi partilerin, liderlerin, vekillerin, danışmanların,
yönetim kademelerinin, tam da o örgütlerin söylemiyle
paralel biçimde kitleleri provoke etmeleri
bir milli güvenlik, bir ülke bütünlüğü meselesidir.
Kılıçdaroğlu’nun açıklamaları toplumsal düzeni tehdit ediyor.
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu
’nun son aylarda öne çıkan açıklamaları,
toplumsal düzeni tehdit ediyor.
Ülke bütünlüğünü tehdit ediyor. Bir
uyandırıp
ı öne çıkarma işaretleri veriyor. Daha önce PKK’nın açıklamalarıyla, Kandil’den gelen mesajlarla
gösteriyor.
Cümleler, çağrılar, tonlamalar
çok benziyor.
Ne kadar kızarsanız kızın;
CHP Kılıçdaroğlu’nun Genel Başkan olmasıyla Türkiye Ekseni’nden
çıkarıldı. Artık o
. Atatürk’ün partisi değil.
CHP’deki milli damar tasfiye edildi.
CHP’den bir
çıkarıldı. Devletten çok, Türkiye düşüncesinden çok örgütler ekseninde hareket eden bir yapı üretildi.
Terör örgütlerine hedef gösterdiler
Bunları yazınca çıldırıyorlar. Kılıçdaroğlu bana
açıyor. Bütün teşkilatlara
veriliyor. Eren Erdem gibi;
Selçuklu’dan Osmanlı’ya ve Cumhuriyet’e
uzanan
savaş açan
gibilerden
gösteriliyorum.
Tuncay Özkan, Faruk Bildirici, Eren Erdem, Zafer Arapkirli, Lütfi Türkkan, Celal Çelik
(KK’nın Avukatı),
Ümit Kıvanç,
Zeynep Altıok Akatlı, Gökhan Özbek, Mehmet Demirkol,
(İP, Sakarya mv.) ve daha tespit ettiğimiz
üzerinden linç kampanyası, hedef göstermeler başlıyor. Bu kişilerin
hakaretlerini, küfürlerini, tehditlerini
saymıyorum bile.
Bu örgütlerle mi çalışıyorsunuz?
Neden bu kadar paniklediniz? Niye öfkeden deliye döndünüz?
Yazdıklarımızı hakaret kabul ediyorsanız siz
Benim hiçbir zaman ifade edemeyeceğim kelimelerle binlerce insanı üzerime saldınız.
Emniyet raporlarına göre, yangın sırasında
sosyal medyadan terör estirenlerin yüzde 32’si FETÖ’cü, yüzde 18’i PKK’lı, yüzde 12’si DHKP-C’li.
İşte yukarıda bahsettiğim olayda da
ydi. Peki siz kimsiniz?
Hangi terör örgütüne hedef gösteriyorsunuz?
Ve bunu nasıl yapabiliyorsunuz?
Hep birlikte yeni bir şey denediniz.
Hep birlikte bir şey denediniz.
Yine denediniz.
Dünyayı da yardıma çağırdınız.
İşte bunları ortaya koyunca deliye döndünüz.
Damarınıza bastık. Sizi açık ettik.
Kötülüğünüzü suratınıza çarptık. Hesaplarınızı bozduk.
Bunları yapmaya devam edeceğiz.
Tek ajandamız Türkiye’dir
ve bu yolda mücadeleyi sürdüreceğiz.
ABD’den, Avrupa’dan ya da başka ülkelerden sinyaller
alıp Türkiye ile uğraşanların, ülkemizi hırpalayanların, bu amaçla içeride ortaklıklar kuranların, milletimizin zor anlarında kendi kişisel ajandalarını ortaya koyanların karşısında geri adım atmayacağız.
Korku mu, yılgınlık mı? Asla!
Türkiye’yi
uğratanlara direneceğiz. Direnmenin ötesinde, ülkemize omuz vereceğiz. İçerideki ve dışarıdaki ortaklıklara karşı,
ne güç vereceğiz.
21. Yüzyıl Türkiye’si elbette inşa edilecek.
Türkiye’yi durdurmanın mümkün olmayacağını,
tarihin yanlış sayfalarında yer aldıklarını onlar kadar herkes görecek.
Korku mu, yılgınlık mı, bezginlik mi?
#Türkiye
#PKK
#FETÖ
#DHKP-C
#Kemal Kılıçdaroğlu