- Türkiye’ye karşı kurulan o ‘cephe’ nasıl çökertildi? - “U dönüşü”nü kim yaptı? Peki, siz niye öfkelisiniz?

04:0018/02/2022, Cuma
G: 18/02/2022, Cuma
İbrahim Karagül

Ortadoğu,bütün hesapların bir gecede sıfırlanabildiğibir yerdir.Bir gecede cephelerin kurulduğu, bir gecede o cephelerin yok sayılabildiği yerdir. Ortadoğu,dünyanın merkezidir, bütün güçlerin hesaplaşma alanıdır.Bu yüzdenkimsenin hesabı tam tutmaz,güvencede olmaz.Birsabah kalkarsınız, dün var olan bütün ittifaklar dağılmış, yeni ittifaklar kurulmuş. Dünküdüşmanlar dost, dostlar düşman olmuş.KIZILDENİZ-BASRA KÖRFEZİARASINDA 30 YIL SAVAŞLARIOrtadoğu’da;bırakın savaşları, aşiret kavgalarını bile on

Ortadoğu,
bütün hesapların bir gecede sıfırlanabildiği
bir yerdir.
Bir gecede cephelerin kurulduğu
, bir gecede o cephelerin yok sayılabildiği yerdir. Ortadoğu,
dünyanın merkezi
dir, bütün güçlerin hesaplaşma alanıdır.
Bu yüzden
kimsenin hesabı tam tutmaz,
güvencede olmaz.
Bir
sabah kalkarsınız, dün var olan bütün ittifaklar dağılmış, yeni ittifaklar kurulmuş. Dünkü
düşmanlar dost, dostlar düşman olmuş.
KIZILDENİZ-BASRA KÖRFEZİ
ARASINDA 30 YIL SAVAŞLARI
Ortadoğu’da;
bırakın savaşları, aşiret kavgalarını bile on yılda çözemezsiniz.
Kalıcı ittifakları bir yıldan fazla sürdüremezsiniz. Bu; bölge ülkelerinin, insanların zorluğundan kaynaklanmaz.
Dünyanın merkez güçlerinin tamamının,
bu bölgeye sürekli müdahil olmalarındandır. Hiçbir ülkenin,
hiçbir milletin özgürce
kendi varlığını ortaya koyamamasından, buna müsaade edilmemesinden kaynaklanır.
Son otuz yılda, dünyadaki savaşların neredeyse tamamı bu coğrafyada yaşanmıştır.
Bu bile belirsizliği anlatmaya tek başına yeter.
Kızıldeniz-Basra Körfezi
arasında bütün ülkeler bu savaşlarla yüzleşmiştir.
ERDOĞAN’IN BAE ZİYARETİ: OYUN ELLERİNDE PATLADI. ÇETELER SAHAYA SÜRÜLDÜ.
Ortadoğu kendi iç savaşını veriyor
gibi görünür ama aslında merkez güçlerin hâkimiyet savaşlarının
bedeli
ödenmektedir. Bu yüzden
küçük laflarla, sığ düşüncelerle
algılanabilecek, ilişki yürütülebilecek bir dünya değildir.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ziyareti
üzerinden
akılsız, anlamsız, kötülük dolu
bir tartışma yürütülmektedir.
Türkiye’nin bölge ile çatışmasına göre oyun kuran
çevreler
, bu imkân elinden alındığı için
çetelerini sahaya sürmüş
, sağa-sola saldırmaktadır.
Irak işgalinde
1 milyondan fazla insan öldü
. Irak-İran savaşından bu yana
büyük savaşlar, milyonlarca can kaybı, çöken ülkeler, yok olan şehirler gördük.
Tarihin
en acımasız, en kanlı
dönemlerinden biri bu bölgede yaşandı.
PEKİ, NASIL OLDU DA
BU AŞAMAYA GELDİK?
Belki ilk kez, bu
savaşlar Ortadoğu dışına
, Avrupa sınırlarına, başka bölgelere taşınır oldu.
Coğrafyayı rahatlatacak
bir imkân doğdu. Türkiye olarak bunu
beslemek, desteklemek, coğrafya içi ittifak halkalarını güçlendirmek
herkesin siyasi hesaplarının, kişisel düşüncelerinin ötesinde bir gerçektir.
Peki, bu aşamaya nereden geldik? Ne oldu da bu fırsat oluştu?
İki-üç yıl önce düşman olan ülkeler, birbiriyle dolaylı savaş yürüten ülkeler şimdi niye yakınlaşıyor?
Dünyada ne değişti? Coğrafyada ne değişti?
TÜRKİYE KARŞITI ARAP CEPHESİ’Nİ KİM KURDU? 15 TEMMUZ
YERİNE İKAME EDİLDİ…

Hatırlayalım:

ABD, İsrail ve BAE daha birkaç yıl önce Türkiye karşıtı bir Arap Cephesi kurdu. S. Arabistan, Bahreyn ve Mısır
da bu cepheye katıldı. İran tehdidine karşı yakınlaşma olarak pazarlandı ama h
edefi Erdoğan’ı devirip Türkiye’yi durdurmaktı.
15 Temmuz’dan hemen sonra başlatılan
bu çalışma, içeride kurulan siyasi cephe ve terör cephesiyle koordinasyon içindeydi. Aslında
15 Temmuz’un yerine ikame edilmiş
bir stratejiydi.
Yine terörle vuracaklardı, yine iç siyasi cephe ile vuracaklardı ama ayrıca
bu sefer bölgeden çok güçlü bir cephe
ile vuracaklardı.
BU CEPHE TÜRKİYE’YE NELER YAPTI? BAKALIM…
Bu cephe;
Libya’da, Karabağ’da, Suriye’nin kuzeyinde
Türkiye ile savaştı.
Ege ve Akdeniz’de ABD, Fransa, Yunanistan ve İsrail’le çalıştı.
Askeri anlaşmalar, enerji anlaşmaları, ortak tatbikatlar yaptı.
Bu cephe
; Sudan’da darbeyi destekledi, Somali’de Türkiye’yi vurmaya çalıştı,
Afrika’daki Türkiye varlığı ile mücadele etti.
Türkiye dostu Katar’ı işgale kalkıştı.
İçeride
muhalefeti, medyayı, terör örgütlerini
destekledi. Lobi ve finans kaynakları ile Türkiye’ye karşı
finansal savaşlar y
ürüttü.
ABD v
e İsrail, bu cephe ile Türkiye’yi bölgede yalnızlaştırma yoluna gitti. Bunu hiç gizlemediler.
BU CEPHEYİ BEN AÇIK ETTİM, KESKİN YAZILAR YAZDIM. HEPSİ DOĞRUYDU.
BAE, Muhammed bin Zayed
, bu cephe, bölgede olanlar, içeride olanlarla ilgili
en keskin yazıları
yazdım. Hatta bu cepheyi
ilk kez ilan ettim
. Takip ettim ve her gelişmeyi yazdım.
Hepsi doğruydu, hepsi yaşandı,
daha da fazlası vardı.
Bütün bunlar olurken
Türkiye dik durdu.
Onların yaptıklarına göre hareket etme yerine
kendi jeopolitik
hesaplarını öne çıkardı ve inanılmaz bir güç alanı inşa etti. Türkiye;
“durdurulamaz”
olduğunu bütün dünyaya kanıtladı.
İŞTE TAM O AN CEPHE ÇÖKTÜ. BİRDEN VE SESSİZCE ÇÖKTÜ.

Peki, sonra ne oldu?

ABD’nin Afganistan’dan apar topar çekilmesi, kendisine güvenenlerin uçak kanatlarından yere çakılması,
Ortadoğu’daki gücünü azaltıp
Pasifik
bölgesine yoğunlaşması, Avrupa sınırlarının tehlikeli hale gelmesi,
bölge ülkelerini panikletti.
Bir
güç boşluğu
oluşmaya başladı.
Çin-Rusya ve Asya güçleri ö
ne çıkıyor.
Batı’nın etkisi küresel ölçekte zayıflıyordu.
Yeni bir okuma yapmak, yeni pozisyon belirlemek zorunlu hale gelmişti.
İşte tam o zaman o cephe çöktü. Birden çöktü. Sessizce çöktü.
Cephe ülkeleri
Türkiye’ye yöneldi.
Türkiye, onların
hırçınlığına
karşı
s
oğukkanlı ve sabırlı
bir duruş sergilemiş, işbirliği alanlarını hep açık tutmuştu.
Sonucunu da aldı.
‘U DÖNÜŞÜ’ YAPAN BİZ DEĞİL, ONLAR OLDU.
VE BU ÇOK İYİ OLDU.
Pozisyonunu değiştiren Türkiye olmadı.
“U dönüşü” yapan biz olmadık.
Türkiye hep durduğu yerde,
uzun soluklu bir gelecek tasavvuruna
göre hareket etti. Karşısında kurulan cephe işte bu
sağlam duruşa
dayanamadı. Dağıldı. O ülkeler
pozisyonunu değiştirdi.
Onlar gerçeği gördü.
Ardı ardına Türkiye’ye
sıcak mesajlar göndermeye
başladı. Dün her cephede Türkiye’ye saldıranlar, ittifaklar kurup onu
etkisizleştirmeye
çalışanlar şimdi
Türkiye’nin yükselen gücüne yatırım yapmaya yöneldi.
Bu, bütün bölge için
son derece sağlıklı, olması gereken bir durumdur.
Düşmanlıklar azaltılır, çatışma al
anları daraltılır. Ülkeler birbirinin gücünden faydalanır, bölgesel bir güç alanı oluşur.
Herkesin çıkarı
sadece buradadır.
KÖTÜ OLANI ELEŞTİRİR, İYİ OLANI DESTEKLERİZ.
PEKİ, SİZ NİYE ÖFKELİSİNİZ?
Dün, Türkiye’ye kötülük yapanları hırçınlıkla eleştirdiğimiz gibi, Türkiye ile yakınlaşanları da aynı şevkle destekleyeceğiz.
Yarın yine aynı düşmanlık olursa yine karşı duracağız.
Çünkü
biz ortak iyiliğe inanıyoruz
. Kötülük ve düşmanlığın bütün coğrafyaya
yıkım getirdiğini
biliyoruz. Bunun onlarca örneğine
, çok trajik görüntülerine
tanık olduk.
İçeride ve Batı’da, bölgesel çatışma alanların
dan faydalananlar bu yakınlaşmalara bayrak açtı. Şimdi ç
ok öfkeliler. Bu gerçekler varken Türkiye’ye saldırıyorlar. Bir dış tehdit gibi. Bir düşman gibi.
BİZLER ‘TÜRKİYE EKSENİ’YİZ VE HEP BURADA OLACAĞIZ..
En önemli soru şu? Niye bu kadar öfkelisiniz?
Çünkü en önemli silah ellerinden alınmış oldu.
Erdoğan’a ve Türkiye’ye saldırmak için bir cepheyi daha kaybettiler.
Bunun en büyük
yansımalarını içeride göreceğiz.
En önemli
finansal, siyasi ve lobicilik kaynaklarını kaybettiler.

Bizler durduğumuz yerdeyiz. Hep orada olacağız.

Çünkü bizler Türkiye Ekseni’ndeyiz. Türkiye’ye, bölgeye, dünyaya buradan bakarız.
Terör ekseninde, Avrupa başkentlerinde, ABD-İsrail aksında,
Doğu
ya da
Batı kapılarında
değiliz.
Çünkü biz, yüzyılların siyasi genetiğiyiz.
Hem Türkiye hem coğrafyayız.
#ABD
#İsrail
#BAE