On yıldan fazla bir zamandır, “Orta Kuşak” üzerine yazılar yazıyorum. Daha 2006’da, Türkiye’nin “Orta Kuşak” üzerinde büyük bir güç yükselişi ile dünyayı şaşkına çevireceğini yazmıştım.
Türkiye’nin dünyadaki yeni güç kaymasına çok iyi hazırlanması gerektiğini, “Orta Kuşak” üzerinden bir yeni jeopolitik pozisyon alması gerektiğini her fırsatta gündeme taşımaya çalıştım.
O zamanlar bunlar “afaki” kabil ediliyordu. Ciddiye alınmıyor, kişisel hayal ürünü görülüyordu. Çünkü hepimiz önümüze bakıyor, içerideki dar çekişmelere kilitleniyor, geleceği okumakta zorlanıyorduk.
Çünkü Batı’nın Birinci, İkinci dünya savaşlarını kazandığı, Soğuk Savaşı da kazandığı görülüyor, yeni dünyayı yine onların şekillendireceğine inanılıyordu. Başka bir ihtimal söz konusu bile olamazdı!
Ama öyle olmadı. Belki yüzyıllardır görmediğimiz ölçekte güç kaymaları bütün ülkeleri sarstı. En çok da dokunulmaz olan, dünyanın merkezi olan Batı’yı sarstı. Sarsmaya da devam ediyor.
Batı hala çok güçlü ama tek başına dünyanın hakimi değil. Bu ilk kez oluyor. Bugün bile hala inanmakta zorlananlar var. Ama gerçek artık bu. 21. yüzyıl şaşırtıyor, şaşırtmaya da devam edecek.
Buna inanan, güç yatırımını buna yapan her ülke kazanacak. Ancak eski zihin kalıplarına saplanıp kalan ülkeleri ciddi tehlikeler bekliyor. Arada kalacaklar, oradan oraya savrulup duracaklar. 21. yüzyıl onlar için kabusa dönecek.
Orta Kuşak dünyanın merkezidir. Yeryüzünün ana eksenidir. Bakmayın Osmanlı çöktükten sonra güçsüz kaldığına, paylaşıldığına, talan edildiğine, yüz yıl boyunca kan ve yıkımlara maruz kaldığına, köleleştirildiğine, emanet rejimler üzerinden kontrol altında tutulduğuna.
Kuzey ve Orta Afrika’dan, Atlantik kıyılarından Endonezya’ya, Pasifik kıyılarına uzanan; Afrika, Ortadoğu, Ön Asya, Orta Asya ve Uzak Asya diye tanımlanan bütün bir kuşağı içine alan bu coğrafya medeniyetlerin çıkış noktasıdır.
İmparatorluklar kuşağıdır.
Ve en önemlisi bu coğrafya Müslümandır. İslam’ın yayılış haritası tam da yeryüzünün ekseni olmuştur. Medeniyet, kimlik kadar, hemen bütün insanlığın anavatanı olmuştur. Semavi dinlerin dinlerin çıkış noktasıdır.
Burası yeryüzünü, insanlığın ana karakterini şekillendiren haritadır. İnsanlığa harfleri öğreten birikimin vatanınıdır.
Bütün jeopolitik teorileri, bütün medeniyet/kimlik teorileri, bütün ideoloji, kültürler bu kuşaktan hareketle tanımlanır. Bütün güç yükselişleri bu coğrafyadan beslenir.
Bugüne bakalım;
Yeryüzünün enerji kaynakları buradadır. Enerji ulaşım koridorları buradadır. Deniz ticaret yolları, boğazları buradadır. Kara ticaret yolları yüzyıllardır bu kuşaktadır. Çin-Avrupa yeni ticaret koridorları yine bu kuşakta şekillenmektedir.
Batı’nın tek yanlı bağnaz sistemine başkaldırı, dinamik nüfus buradadır. Küresel sistem sorgulaması buradadır. 21. yüzyılın doğum sancısı bu kuşaktadır.
İşte savaşlar, işgaller bu yüzden burada yaşanmaktadır. Büyük fırtınalar bu yüzden bu kuşakta esmektedir. Dünyanın neresinde bir güç inşası söz konusu olsa, buradan aldığı paya göre gücünü ölçebilmektedir.
Türkiye; “Orta Kuşak” haritasının tam merkezindedir. Bütün medeniyet, kimlik, güç savaşlarının tam merkezindedir. Dünyadaki yeni güç ayrışmasının, güç kaymalarının, 21. yüzyıl dünyasına yönelik bütün küresel projelerin tam merkezindedir.
Türkiye; enerji denkleminin, ticaret koridorlarının, yeni jeopolitik kurguların tam merkezindedir. Türkiye artık “köprü”, “cephe” değil, 21. yüzyıl dünyasının merkezidir. Bütün harita planlarının merkezindedir.
Doğu-Batı olarak dünyanın yeniden ve çok daha keskin bir şekilde ayrışması bizi ve bulunduğumuz merkez coğrafyayı ölümcül bir tercihe zorladı. Ya “eski” Batı’nın yanında, ya “yeni” Doğu’nun yanında duracaktık.
Bu iki seçenek de, Türkiye ve coğrafyaya bir yüz yıl daha kaybettirecek, bir yüz yıl daha hırpalanan, talan edilen, yakıp yıkılan ülkeler olacaktık.
Türkiye, imparatorluklar aklıdır. Tarih yapan coğrafya inşa eden çok güçlü bir siyasi gelenektir. Osmanlı’nın çöküşü ile kesintiye uğrayan bu “merkez güç alanı” bugün yeniden harekete geçmiştir. 21. yüzyıla büyük iddialarla dönmüştür.
Bu akıl, Batı ve Doğu ile denge kurarken, ekonomik alanda, siyasi alanda, küresel sistem sorgulaması alanında kendini merkeze yerleştirdi. Devleti dönüştürdü, dış politikasını dönüştürdü, bölgesel politikalarını dönüştürdü. Hepsini birlikte bir büyük geleceğe hazırladı, hazırlıyor.
Bütün bunlar, bu yeni kurgulamalar çok sancılı geçti. Dışarıdan ve içeriden ağır saldırılarla mücadele edildi. Çünkü bu sadece Türkiye’nin değişimi değildi.
Türkiye değişirse coğrafya değişiyor, bu da Batı için büyük tehdit olarak görülüyordu. Bugün içeriden ve dışarıdan yürütülen saldırıların, baskıların, darbe girişimlerinin, “dışarıdan çevreleme içeriden çökertme” planlarının tek sebebi budur.
Bugün “Erdoğan’ı devir Türkiye’yi durdur” planlarının tek sebebi budur. İçeride siyasi cephe kurma, bu cepheyi terörle tek çatı altında toplama projesinin tek sebebi budur.
Ancak Türkiye zor olanı aştı. Son düzlüğe ulaşmak için son bir engeli daha aşması gerekiyor. Küresel ölçekte güç eğilimleri, akışları bu imkanı verecek. İçerideki imparatorluklar aklı, bu engeli de aşacak.
İçeride ne yaşanırsa yaşansın, Türkiye’nin bu yürüyüşü durdurulamaz. Dışarıdan ne kadar baskı yapılırsa yapılsın yine durdurulamaz. Bu tarihin akışıdır ve değiştirilemez. Türkiye yükselişi bu oyunlarla engellenemez.
21. yüzyılın en büyük sürprizi budur, Türkiye’dir. Ve Türkiye bunu coğrafya ile birlikte yapabileceğini çok iyi bilmektedir.
Yeni merkez inşa etmekte, coğrafyasını buna çağırmakta, “Orta Kuşak” coğrafyasını yeniden, bir kez daha yeryüzünün eksenine dönüştürmektedir.
On yıl önce bunları yazarken “afaki” bulanlar bugün dünyanın güç haritasına bir baksın. Nereden nereye geldik. Batı nerede, Çin nerede, Avrupa Birliği nerede, ABD nerede, Türkiye nerede?
Kendi adıma, zor olanı söylemenin, zor olanı düşünmenin, dünyadaki güç eğilimlerini dikkatle takip etmenin ve erken konuşmanın zorluklarının farkındayım ve buna razıyım.
Biz, çok büyük iddialarla bu yüzyıla döndük. Estirilen korku fırtınalarına rağmen, adım adım bunu başarıyoruz. Artık zafer, artık yükseliş dönemi bu. Artık cephe değil, merkez olma dönemi.
21. yüzyıl Türkiye’si budur. Hala inanmayanlar da inanmak zorunda kalacaktır. “Orta Kuşak” duruşu, Türkiye’nin dünyaya sürpriz hediyesidir!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.