Türkiye’ye savaş açtılar. TL’ye savaş açtılar. Ekonomiye savaş açtılar. Erdoğan’a karşı yeni bir savaş açtılar. Dolar silahı ile terör estirdiler. Bir ülkenin kendini koruma, varlığını daha da güçlendirme atılımlarını sabote etmeye kalkıştılar.
Sermaye güçlerini kullandılar. Lobi güçlerini kullandılar. Medya güçlerini kullandılar. Muhalefet açlığını kullandılar. Uluslararası beklentileri, ayrıcalıkları, baskıları kullandılar. Açgözlülüğü, doyumsuzluğu kullandılar.
Milletin korkusunu, zaaflarını, zayıflıklarını kullandılar. Onlarca yıldır amansız şekilde insanımızın kanını emen sömürü çarklarını kullandılar. Dışarıda ve içeride ortak yürütülen siyasi dayanışmayı, ittifakları kullandılar.
Toplumsal psikolojiyi çökertmeye, ticari matematikle zihinleri karıştırmaya, devlete güveni yok etmeye, gelecek korkusu oluşturmaya, infial uyandırmaya, ABD doları üzerinden siyaseti formatlamaya, yeni müdahale için ortam oluşturmaya çalıştılar.
Devletin milli akla dönüşünde, sistemin ve kurumların yerlileşmesinde, güvenlik stratejilerinin Türkiye’ye göre yeniden tanımlanmasında, yeni Türkiye’nin yükselişine, coğrafyanın dönüşüne ne kadar direndilerse bu defa da öyle direndiler.
Tam bir finansal terör estirdiler. Tam bir yıkım fırtınası estirdiler. Türkiye’nin felaketini sevinç naralarıyla pazarladılar. ABD doları yükseliyor diye utanmazlıklarını arsızlıklarını bile gizlemediler.
Vatan düşünceleri, millet düşünceleri, ülke sevgileri sıfırdı. Türkiye’nin felaketinden mutlu olan “yerli yabancılar”ı, “iç işgalci”leri bir kez daha not ettik. İntikam ve öfkeden gözü dönmüşlerin, Türkiye’ye içeriden saldırılarını bir kez daha not ettik.
“Türkiye batsın da bize fırsat çıksın” diyen arsız siyasetçileri bir kez daha not ettik. Millet batsın ki, ayağa kalkıp sokaklara dökülsün diye ellerini ovuşturan siyasileri bir kez daha not ettik. Yalan ve sahtekarlık üzerine hesap yapan siyasetçilerin sevinçlerine bir kez daha tanık olduk.
Ama bilmiyorlardı. Türkiye bu devrimi tamamlayacaktı. Türkiye artık Batı başkentlerinden yönetilen, içerideki Truva Atları ile yönetilen, ABD ve Avrupa’dan gelecek talimatları bekleyenler tarafından yönetilen bir ülke olmayacaktı.
Siyasi dönüşümünü tamamladıktan, jeopolitik dönüşümünü tamamladıktan, “cephe”den “merkez”e dönüştükten sonra ekonomide yılların sömürü çarkları da kırılıyordu, kırılacaktı.
Her on yılda bir milletin biriken zenginliklerini toplayıp götürenlerin kazanç kapılarını kapatıyordu, kapatacaktı. İçeride kurdukları talan düzeni yıkılıyordu, yıkılacaktı. Milletin birikiminin belli merkezler tarafından hortumlanmasının önüne geçecek adımları atılıyordu, atılacaktı.
Türkiye siyasi sistemi dönüştürdüğü gibi, güvenlik sistemini dönüştürdüğü gibi, toplumsal eğilimi belli hedeflere yönelttiği gibi, yüzyılların aklını
21. yüzyıla taşıdığı gibi, Cumhuriyet’i yükseliş dönemine geçirdiği gibi, ekonomiyi de
bu yeni düzenin şartlarına göre dizayn ediyordu, edecekti.
Bugüne kadar Türkiye’nin her büyük adımına direnenler nasıl kaybettiyse bu sefer de aynı şekilde kaybedecekti. Savaş şimdi bu alana kaymıştı ve buradan da bir zafer inşa edilecekti. Cephe ekonomik alanlarda kurulmuştu ve bu cephede de Türkiye bayrağı yükselecekti.
Bu büyük mücadele umutsuzların mücadelesi değil. Başkasından himaye bekleyenlerin mücadelesi değil. Başkalarının aklıyla, silahıyla yürütülecek mücadele değil. Başkalarının kelimeleriyle, gelecek kurgularıyla şekillendirilecek bir mücadele değil.
Bu mücadele Selçuklu gibi, Osmanlı gibi, Cumhuriyet gibi devletler sürekliliğinin, o siyasi genetiğin 21. yüzyıla taşınmış mücadelesidir. Devletin ve toplumun her detayına kadar hissedilecek, küresel ve yerel her alanda verilecek mücadeledir.
Atılan adımların, alınan kararların, verilen mücadelenin tamamı bu bilinçledir. Bunun son aşaması ekonomi alanında yapılıyor. Kalıcı, uzun soluklu bir temel atılıyor.
İşte bu yüzden panikle saldırdılar. Ellerindeki bütün silahlarıyla saldırdılar. Çünkü on yıllardır tıkır tıkır işleyen sistemleri bozuluyordu. Hiçbir şey yapmadan zenginleşme üzerine kurulan düzen bozuluyordu.
Şu an Türkiye’de olan tek cümle ile budur. Eskiyi savunanlarla Türkiye’yi değiştirenler, yeniden kuranlar tam bu alanda hesaplaşıyor. Bu mesele sadece ekonomik değil, ekonomi-politik bir hesaplaşmadır.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başlayıp da bitiremediği hiçbir iş yoktur.
Türkiye’yi dönüştürmede, o büyük projeyi gerçekleştirmede attığı hiçbir adım boşa çıkmadı. En keskin saldırılar yapıldı, en uçuk senaryolar uygulandı yine de büyük hesapların hiç biri engellenemedi.
Büyük Türkiye inşası için, yükseliş dönemi için, dünyanın merkezine yerleşmek için yaptığı devrimlerin hiç biri durdurulamadı.
Bu da boşa çıkmayacak. Bunu da başaramayacaklar. Meseleyi iç politika, siyaset, gündelik kişisel hesaplar zannedenler büyük yanılgı içinde. Onlar her zaman bu hatayı yaptılar, kaybettiler.
Yine kaybedecekler.
Çünkü bu Türkiye’nin 21. yüzyıl projesinin 2023 öncesi son ayağıdır. Ekonomiyi de birkaç ülkenin, tefecilerin yağma alanından çıkarıp yapısal temeller atıldığında geri dönüşü olmayacaktır.
Vesayet dönemi her alanda kapatılacak. Sömürü düzeni her alanda sona erecek. Türkiye ayak bağlarından, kendini yavaşlatan şeylerden her alanda kurtulacak.
İsterlerse toptan savaş ilan
etsinler, Türkiye’yi durdurmak artık mümkün değil. Bugüne kadar denedikleri hiçbir formül başarılı olmadı. Yine başarılı olmayacak.
Türkiye’nin büyük yürüyüşünü, Erdoğan’ın 21. yüzyıla dönük devrimlerini anlamayanlar savruluyor. Savrulan herkes Türkiye duvarlarına çarpıp dağılacak. Büyük Türkiye davası, küçük oyunlarla sulandırılacak bir şey değil.
Biraz tarihe, biraz bugünün dünyasına, biraz küresel güç kaymalarına, biraz Türkiye’nin iddialarına, biraz özellikle son on yılda yapılanlara vakıf olan herkes bu fotoğrafı görecek.
Bizans engelleyemedi, siz
Görmeyenlere ne diyebiliriz ki…
“Acımasız Direniş” bütün coğrafyada bir tarih inşa ediyor. Küresel ölçekte sarsıntılara yol açıyor. Bizans, Osmanlı’nın kuruluşunu engelleyemedi. Siz de Türkiye yükselişini engelleyemezsiniz.
Herkes hesabını buna göre yapsın.
Türkiye’nin önüne dünyayı çıkardılar. Siz mi durduracaksınız. Bu akıl imparatorluklar aklıdır. Size fazla gelir.
Türkiye, 2023 projesini tamamlayacak. Asla yavaşlamayacak, durmayacak!
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.