- Cumhurbaşkanı Erdoğan Ukrayna’da savaşı önler. Karadeniz’e çok dikkat! - Herzog neden geliyor? Kuşatma cepheleri birer birer çöküyor.

ABD, EastMed projesinden çekildi. Akdeniz doğal gazını Avrupa’ya taşıyacak Yunanistan çözümü çöktü. Türkiye’ye karşı geliştirebildikleri en büyük projeleri iflas etti.

ABD çekilir çekilmez İsrail-Türkiye yakınlaşması hız kazandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da EastMed konusunda İsrail’le görüştüklerini açıklamıştı. Şimdi İsrail Cumhurbaşkanı Yitzak Herzog’un Türkiye ziyareti bekleniyor.

Bu gelişme Türkiye’yi Akdeniz’de boğmaya dönük bütün hesapların nasıl bir bir sıfırlandığının en önemli göstergelerinden biridir. İsrail, bazı Arap ülkeleri, Avrupa ve ABD hep birlikte Türkiye karşısında bir Akdeniz Cephesi kurmuştu.

Ortak tatbikatlardan ortak enerji projelerine, şımarık ve pervasız gövde gösterilerinden açık meydan okumalara hepsi Türkiye’nin direncine yenildi. Güney Kapısı’nı kapatamayanlar Akdeniz-Ege-Batı Kapısı’nı kapatacaklardı! Öyle görünüyor ki, hepsinden geri adım atılıyor.

İran sınırından Akdeniz’e, Ege’den Balkanlar’a Türkiye’yi çevreleme, kuşatma, durdurma projeleri ardı ardına başarısızlıkla sonuçlanıyor. Öyle görünüyor ki, Akdeniz enerji satrancında Türkiye tezleri, yeni ittifak halkaları inşa edecek.

Hatırlayalım; BAE, S. Arabistan, Bahreyn, Mısır ve İsrail Türkiye’ye karşı bir “Arap Cephesi” kurmuştu. Ülkemiz hem ABD ve Avrupa hem de Araplar üzerinden durdurulacaktı. O proje de çöktü.

BAE Türkiye ile yakınlaşmaya başladı. Bu iş yolunda giderse, S. Arabistan-Türkiye ilişkileri de ciddi oranda güç kazanır, yeni bir yakınlaşma başlar. Bu da yeni bir siyasi, ekonomik havza oluşumunu tetikleyebilir.

BAE’den sonra Türkiye-İsrail ilişkilerinin de yumuşaması dikkat çekicidir. İsrail için hem Arap dostlarının Türkiye ile yakınlaşması, hem EastMed projesinin çöküp Türkiye tezlerinin önem kazanması belirleyici olmuştur.

Türkiye’deki iç muhalefet tarafından her ne kadar sulandırılıp istismar edilse de, bu bir bölgesel yakınlaşmadır. Evet, Türkiye’nin buna ihtiyacı vardır. Ama BAE, S. Arabistan ve İsrail’in daha çok ihtiyacı vardır.

Bunun sebebini münferit proje fırsatlarıyla ölçebilirsiniz. Taktik manevralarla ölçebilirsiniz. Ama en doğru sonucu; küresel ve bölgesel güç kaymalarına, bölünmelere, ayrışmalara, ülkelerin belirledikleri yeni pozisyonlara bakarak anlayabilirsiniz.

Türkiye her alanda küresel bir oyuncudur. Kimse, içerideki karartmalarla bunu örtemez. Kimse bu güç inşasını sulandıramaz. Kimse Türkiye’yi içeride boğarak dünyadan yalıtamaz. Kimse, üç kuruşluk hezeyanlarını Türkiye’nin siyasetiymiş gibi gösteremez.

Hemen yanı başımızda, kuzeyimizde bir savaş yaklaşıyor. Rusya açık biçimde Ukrayna’yı işgalle tehdit ediyor. ABD-Rusya, NATO-Rusya görüşmeleri krizi önlemede sonuçsuz kaldı.

Ukrayna’da patlayacak bir savaş bütün Karadeniz’i yakar. Sadece Ukrayna ile sınırlı kalmaz. Türkiye’yi doğrudan içine alır, bütün Doğu Avrupa’yı, Balkanları ve Kafkasları tehlikeye atar.

Rusya’nın dikkatini doğuya, Kazakistan’a çekme, Orta Asya’da oyalama, Avrupa’dan uzak tutma girişimi başarısız oldu. Kazakistan çok hızlı biçimde istikrarı sağladı. Bu tecrübeden sonra Orta Asya’da benzer krizlere çok hızlı müdahale edilecektir.

Ve Rusya, kaldığı yerden devam etti ve tekrar Ukrayna’ya döndü. Bu ülke üzerinden büyük savaş sözleri bütün Avrupa ve ABD’de yankılanıyor. Ukrayna, Doğu-Batı güç kırılmasının ana cephesidir. Bu yüzden tehdit altında. Polonya’dan Ege’ye bu hat üzerindeki bütün ülkelerde benzer krizler yaşanacak.

Şimdi Türkiye devrede. Cumhurbaşkanı Erdoğan Kiev’e gidiyor. Rusya lideri Vladimir Putin ile Ukrayna Devlet Başkanı Vladimir Zelensky’yi Türkiye’ye davet etti. Türkiye’nin iki ülke ile de arası iyi. Bir çözüm bulabilir.

Peki Türkiye’nin girişimi başarılı olursa, krizi en azından ertelerse ne olur? ABD, Avrupa ve NATO’nun yapamadığını Türkiye yaparsa ne olur? Dünyada nasıl bir Türkiye algısı olur?

Bunu “içerideki”ler anlamaz. Anlasa da sulandırır ve yeni bir çirkin kampanya yönetir. Ama Karadeniz, Balkanlar, Doğu Avrupa’yı rahatlatan Türkiye olur. Cumhurbaşkanı Erdoğan olur. Türkiye bunu başarabilir.

Çok değil altı yıl öncesine bakalım: Suriye ve Irak’ın kuzeyinden kuşattılar. Akdeniz’e kadar bir harita çizdiler. Sonra D. Akdeniz’de Avrupa-Arap ittifakı ile bir başka cephe kurdular. Ege’ye kadar kuşattılar. Sonra Ermenistan’ı Azerbaycan’a saldırtarak Doğu Cephesi kurdular. Dikkat edin bunların tamamı dağıtıldı.

En önemlisi de 15 Temmuz gibi içeriden işgal girişimi yok edildi.

Şimdi Türkiye Filipinler’e askeri helikopter satıyor. Bütün Afrika ülkelerine SİHA ve askeri tedarik yapıyor. O ülkelere ordular kuruyor.

Pakistan’la ortak askeri projeler çalışılıyor. Olağanüstü güvenlik teknolojileri üretiyor. Çok ciddi, kalıcı jeopolitik değişikliklere imza atıyor. Aslında bunlar harita değiştiriyor.

Bütün ülkeleri kasıp kavuran salgın sonrası duran dünya ekonomisinin Türkiye’ye verdiği zararı en aza indirmek için canla başla çalışıyor.

Her gün Avrupa, Arap, ABD, Asya basınında Türkiye tartışılıyor. Bütün kıtalarda en çok konuşulan Türkiye. Ama bunu dışarıyı izleyen görüyor.

İçerideki kötü niyetli karartma, artık Türkiye için bir tehdit haline gelmiştir. Türkiye ile savaş aracı haline gelmiştir. Bir silaha dönüşmüştür.

Aşırı sağcı Fransız siyasetçi Jordan Bardella; “Avrupa’yı Washington’un arka bahçesi, Pekin’in kurbanı, Erdoğan’ın paspası ve Afrika’nın oteline çevirdiniz” diye Avrupa Parlamentosu’nda bağırıyor.

Biz ise; Ekrem İmamoğlu’nun ergen kıvırmaları ve çiğlikleriyle, Kemal Kılıçdaroğlu’nun gel-gitleriyle, Meral Akşener’in kötücül saldırganlığı ile boğuşuyoruz.

Türkiye, İran’dan Suriye’ye kuşatmayı bitirdi.

Türkiye, Akdeniz kuşatmasını bitirdi. BAE’den sonra İsrail’i ve S. Arabistan’a iyi bakın. Türkiye Kafkaslar’da haritaları değiştirdi. Türkiye’yi karşısına alan kaybediyor. Türkiye’nin yanında duran kazanıyor!

Türkiye Ukrayna krizini yumuşatabilir. Türkiye, Balkanlar’daki yeni gerilimi Sırbistan’la iyi ilişkiler üzerinden bitirebilir. Buna şans tanınmalı.

Bunları Erdoğan yapıyor. Bütün dünya bunları Erdoğan’ın yaptığını biliyor. Seven bu yüzden seviyor, kızan bu yüzden kızıyor. Hem dışarıda hem içeride Türkiye’nin dostu da düşmanı da tam burada netleşiyor.

Peki, siz, içeriden saldıranlar, siz kimsiniz!